Emile Bouvier’in kaleme aldığı yazıda, Türkiye’nin özellikle son 20 yılda Afrika’da büyük bir diplomatik, ekonomik ve askeri güç kazandığı belirtiliyor. Bu süreçte Türkiye’nin kıta ile olan bağları, hem ticaret hacminde hem de askeri varlıkta önemli artışlar gösterdi.
Afrika'da Fransa Karşıtlığı Yükseliyor, Türkiye İse Kazan-Kazan Prensibiyle Yükseliyor
Afrika'da son dönemde artan darbe girişimlerinin ardından, kıta halklarının Fransa’ya karşı tepkileri de büyümeye başladı. Fransa'nın sömürgeci geçmişi ve askeri varlığı, Afrikalıların tepkisini çekiyor. Türkiye ise bu boşluğu fırsata çeviriyor ve "kazan-kazan" ilkesiyle ilişkilerini samimiyet, karşılıklı yarar ve anlayış temelinde inşa ediyor. Türkiye, Afrikalı ülkelere stratejik yatırımlar yaparken, askeri varlığını da güçlendiriyor.
Türkiye'nin Stratejik Hamleleri: Libya'dan Somali'ye Uzanan Bir Güç Gösterisi
Türkiye’nin Afrika’daki etkisini artıran önemli hamlelerden biri, 2020’de Libya'da Trablus’u savunarak Hafter’in ilerleyişini durdurması oldu. 2024 yılında ise Türkiye, Somali kıyılarına deniz kuvvetlerini göndererek kıtadaki askeri varlığını daha da pekiştirdi. Bu stratejik hamleler, Türkiye’nin Afrika’daki varlığının her geçen yıl nasıl büyüdüğünü ve çeşitlendiğini gözler önüne seriyor.
Afrika, Türkiye İçin Cazip Bir Ortam
Afrika, hızla artan nüfusu, doğal kaynakları ve gelişen ekonomisiyle Türkiye için cazip bir işbirliği alanı haline geliyor. 2000’lerin başlarında diplomatik, ekonomik ve güvenlik anlamında sınırlı bir varlığa sahip olan Türkiye, son 20 yılda kıtada önemli bir oyuncu konumuna yükseldi. Türkiye’nin Afrika’daki büyükelçilik sayısı dört kat artarken, ticaret hacmi sekiz kat büyüdü. Türkiye’nin Afrika’daki uçuş destinasyonları 5’ten 62’ye çıkarak, kıta ile olan bağları daha da güçlendirdi.
Diplomatik Atağa Yumuşak Güç Desteği: Türkiye’nin Afrika Stratejisi
Türkiye, Afrika’daki etkisini artıran diğer faktörlerin başında diplomatik ilişkilerin güçlendirilmesi ve insani yardımların etkisi bulunuyor. 1998 yılında açıklanan Afrika Eylem Planı, 2005'te ilan edilen "Afrika Yılı" ile hız kazanmıştı. Türkiye, Afrika Birliği’ne gözlemci olarak katıldı ve stratejik ortaklık ilişkileri kurdu. Türk hükümeti, insani yardım, eğitim ve dini faaliyetlerle Afrika’da önemli bir yumuşak güç unsuru haline geldi. TİKA, Kızılay ve AFAD gibi kuruluşlar, hastaneler kuruyor, gıda yardımları yapıyor ve kıtadaki birçok ihtiyacı karşılıyor.
Eğitim ve Dini Yatırımlar: Türkiye’nin Afrika'daki Yumuşak Gücü
Maarif Vakfı, Afrika'daki birçok öğrenciye burs imkânı sunarak Türkiye’nin eğitim alanındaki etkisini pekiştiriyor. Türkiye'nin Afrika’daki büyük cami projeleri, Diyanet’in yürüttüğü dini eğitim faaliyetleriyle birleşerek, dini bağları da güçlendiriyor. Özellikle Gana ve Mali gibi ülkelerde gerçekleştirilen büyük cami projeleri, Türkiye’nin dini bağlarını güçlendirmeyi amaçlayan bir stratejinin parçası.
Türkiye, Afrika’da yalnızca ekonomik yatırımlar yapmakla kalmayıp, aynı zamanda insanî ve kültürel alanlarda da güçlü bir varlık göstererek bölgedeki etkisini her geçen gün artırıyor. Bu çok yönlü politika, Türkiye'yi Afrika'nın geleceğinde kilit bir oyuncu haline getiriyor.