Antik kentte Kültür ve Turizm Bakanlığının "Geleceğe Miras Projesi" kapsamında Karabük Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ersin Çelikbaş'ın başkanlığında kazı ve restorasyon çalışmaları devam ediyor.

Kiliselerin tabanında, birçok hayvanın tasvir edildiği mozaiklerle ünlenen ve bu nedenle "Karadeniz'in Zeugması" şeklinde adlandırılan antik kentte, şimdiye kadar iki hamam, iki kilise, bir savunma yapısı, kaya mezarları, tiyatro, bir kemerli ve kubbeli yapı, anıtsal kültik niş (duvar içinde oyuk), sur, villa, diğer anıtsal binalar ile bazı kült (kutsal) alanları gibi yapılar bulundu.

Kazılarda son olarak milattan sonra 5. yüzyıla ait Hazreti Süleyman betimli muska olarak kullanılan kolye ucuna rastlandı.

"Daha önce benzer örneklerine bu coğrafyada hiç rastlanılmamıştı"

Doç. Dr. Ersin Çelikbaş, gazetecilere, antik kentte Kültür ve Turizm Bakanlığının "Geleceğe Miras Projesi" kapsamında çalışmalara devam ettiklerini söyledi.

Bu çalışmalar sırasında önemli nitelendirilebilecek buluntuların da ortaya çıktığını belirten Çelikbaş, "Bunlardan birini bu hafta içerisinde 'SDJ-3' olarak adlandırdığımız yapının içerisinde gerçekleştirilen kazılar esnasında ortaya çıkardık. Anadolu arkeolojisi için önemli bir eser olduğunu düşünüyoruz. Çünkü daha önce benzer örneklerine hiç bu coğrafyada rastlanılmamıştı. Nedir peki bu eserimiz? Aslında bu amulet dediğimiz muska olarak kullanılan bir kolye ucu." diye konuştu.

Çelikbaş, bu objeyi önemli kılan şeylerden birinin de her iki tarafında yer alan yazıtlar ve üzerindeki betim olduğunu belirterek, şunları kaydetti:

"Üzerindeki betimde Hazreti Süleyman bir at üzerinde elinde mızrakla şeytanı mızraklarken resmedilmiş. Peki neden böyle bir betim var? Çünkü 3 kutsal dinde de Hazreti Süleyman önemlidir. Yahudilik'te ve Kitab-ı Mukaddes'te hükümdar olarak belirtilirken, İslam dininde ise hükümdarlığının yanında peygamber olarak da belirtilmektedir. Yani semavi dinler için önemli olan Hazreti Süleyman'ın bu kolye üzerinde betimlenmesi gerçekten bizleri hem şaşırttı hem de Anadolu arkeolojisi için önemli bir eser niteliğini bize gösterdi."

Kolye ucunun üzerindeki yazıtta "Rabb'imiz kötülüğü yendi" yazdığını anlatan Çelikbaş, "Peki bu kolye ucu, bu muska neden burada ele geçti? Aslında bunda Hadrianopolis Antik Kenti'nin sahip olduğu askeri niteliğin etkisi var. Nedir? Hadrianopolis'te bir süvari birliğinin varlığını daha önceki yıllarda da arkeolojik kazılar neticesinde somut verilerle tespit etmiştik." şeklinde konuştu.

"Betim açısından benzer örnek Filistin'imizin başkenti Kudüs'te ortaya çıkmıştır"

Çelikbaş, Hazreti Süleyman'ın atlara olan ilgisi ve bağlılığının da bilindiğine işaret ederek, şöyle konuştu:

Dağ koşucusu Burcu öğretmen, idman sonrası öğrencilerini edebiyatla buluşturuyor Dağ koşucusu Burcu öğretmen, idman sonrası öğrencilerini edebiyatla buluşturuyor

"Hazreti Süleyman'ın ayrıca orduların komutanı olduğu da bilinmektedir. Dolayısıyla Hadrianopolis'teki Roma ve Roma sonrası, Bizans dönemlerindeki süvarilerin de aslında koruyucusu olarak burada resmedildiğini anlıyoruz. Hazreti Süleyman'ın tabii ki hem İslamiyet'te hem İslamiyet öncesi dinlerde de ilim ve hikmetle kuşandığını, Rabb'imizin ilim ve hikmeti bahşettiğini de bilmekteyiz. Hazreti Süleyman'ın hükmü olarak bilinen çeşitli yargılarının, karar almalarının da günümüzde hala daha etkili şekilde insanlar arasında deyim olarak da kullanıldığını görüyoruz."

Eserin çok önemli olduğunu vurgulayan Çelikbaş, "Ön yüzünde Hazreti Süleyman ve Rabb'imizin kötülüğü yendiğinden bahsediyor. Arka yüzünde ise 4 kutsal meleğimizin isimleri yer almaktadır. Azrail, Cebrail, Mikail ve İsrafil. Bu da çok önemli. Anadolu arkeolojisinde bugüne kadar bu eserin benzer örneğine rastlanılmamıştır." dedi.

Çelikbaş, şunları kaydetti:

"Bir tek betim açısından benzer örnek Filistin'imizin başkenti Kudüs'te ortaya çıkmıştır. Bu kadar uzak mesafeler arasında 2 benzer eserin ortaya çıkması, buranın da yine antik dönemde önemli bir din merkezi olduğunu gösteren işarettir. Eserimiz üzerindeki yazı fontlarından anlaşıldığı kadar ve yapmış olduğumuz çalışmalardaki elde ettiğimiz stratigrafik veriye göre milattan sonra 5. yüzyıla tarihlendirilmektedir."

Kaynak: aa