İsrail'in, 7 Ekim'deki "Aksa Tufanı" saldırısının ardından işgal altındaki Batı Şeria'da, 27 bin dönüm Filistin toprağına el koyduğu bildirildi.

Filistin Kurtuluş Örgütüne (FKÖ) bağlı Ayrım Duvarı ve Yahudi Yerleşim Birimleriyle Mücadele Konseyi Başkanı Müeyyed Şaban, "30 Mart Filistin Toprak Günü" dolayısıyla bir açıklama yaptı.

Gazze'ye saldırıların başladığı 7 Ekim 2023'ten beri, Filistinli 220 aileden oluşan ve toplam 1277 kişilik 25 bedevi topluluğunun göçe zorlandığını aktaran Şaban, İsrail'in Gazze saldırısının arkasına saklanarak, bu dönemde Filistinlilere ait Batı Şeria'da 27 bin dönümü bulan toprağı gasbettiğini kaydetti.

Batı Şeria'daki "C bölgesi" olarak sınıflandırılan bölgelerin yüzde 69'u, tüm Batı Şeria topraklarının ise yüzde 42'si olan 2 bin 380 kilometrekareye İsrail'in fiili olarak hakim olduğunu belirten Şaban, özellikle 7 Ekim sonrasında İsrail kurumlarının 6 bin 852 dönüm alan üzerine sömürge birimi kurma amaçlı projeler üzerinde çalıştığını ifade etti.

Yahudi yerleşimcilerin Batı Şeria'da toprak işgalinin yanı sıra bölgenin asıl sahipleri Filistinlilere karşı çeşitli saldırılar düzenlemeyi sürdürdüklerini hatırlatan Şaban, Gazze saldırıları sonrasında, bölgede 1156 ayrı saldırı düzenlendiğinin tespit edildiğini ve bu türden saldırılarla 12 Filistinli sivil vatandaşın hayatını kaybettiğini paylaştı.

Erdoğan'dan 'Türk Dünyası Yüzyılı' vurgusu Erdoğan'dan 'Türk Dünyası Yüzyılı' vurgusu

İşgal güçlerinin icraatları sonucu Yahudi yerleşimcilerin saldırılarında çoğunluğu zeytin ağacı olmak üzere 9 bin 600 ağaca zarar verildiğinin altını çizen Şaban, bütün bu uygulamalarla Batı Şeria'daki Filistin topraklarının "bölük pörçük" edildiğini ve buralarda gidiş geliş güzergahlarında, 140'ı 7 Ekim sonrası olmak üzere, toplam 840 askeri barikat ya da geçiş noktaları kurulduğunu belirtti.Oslo Anlaşması

Filistin ile İsrail yönetimi arasında 1995'te imzalanan "İkinci Oslo Anlaşması" çerçevesinde işgal altındaki Batı Şeria A, B ve C bölgelerine ayrılmıştı.

Batı Şeria'nın yüzde 18'ini kapsayan "A bölgesi"nin yönetimi idari ve güvenlik olarak Filistin'e, yüzde 21'lik "B bölgesi"nin idari yönetimi Filistin'e güvenliği ise İsrail'e devredilirken, yüzde 61'ini kapsayan "C bölgesi"nin idare ve güvenliği İsrail'e bırakılmıştı. AA

Editör: Haber Merkezi