Gazze'de bir yıldır sürdürdüğü aralıksız saldırılarını Lübnan'a ve bölgeye yayan İsrail'in iktidardaki sağcı koalisyonu, ABD'de Demokratların adayı Başkan Yardımcısı Kamala Harris'i tehdit, Cumhuriyetçi aday, eski Başkan Donald Trump'ı ise fırsat olarak görüyor.

ABD'deki Joe Biden yönetimi, İsrail'in Gazze'ye bir yıldır devam eden saldırılarını durdurmaktansa daha da desteklemesiyle ortaya çıkan "insanlık felaketi" karşısında uluslararası arenada sıkça eleştirildi.

Biden'ın temmuzda başkanlık yarışından çekilmesiyle Demokratların adayı olan Başkan Yardımcısı Harris, seçim kampanyasında İsrail'e yönelik kararlı ifadelerden kaçındı.

Gazze'de, İsrail'in Uluslararası Adalet Divanında soykırımla yargılandığı "insani duruma" ilişkin bazı mesajlar veren Harris, aynı zamanda sürdürdüğü saldırılara rağmen İsrail'in "kendini savunma hakkı" söylemiyle Tel Aviv'e desteğini yineledi.

Cumhuriyetçilerin adayı Trump, Biden-Harris yönetimini Orta Doğu politikalarıyla sıkça eleştirdi. Başkan adaylarının kampanya döneminde Orta Doğu yorumlarında İsrail'e destek mesajları sık görülse de eleştirileri ise neredeyse görülmedi.

İsrail hükümetinden ABD seçimlerinde aday yorumu

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun liderlik ettiği hükümette, Gazze'de anlaşma ve ateşkes karşıtı tutumlarıyla da tanınan Diaspora Bakanı Amichai Chikli ve Ulusal Güvenlik Bakanı aşırı sağcı Itamar Ben-Gvir, yeni dönemde Beyaz Saray'da Trump'ı görmek istediğini kamuoyu önünde dile getirdi.

Trump'ın 2016-2020 başkanlık döneminde ABD'nin iki devletli çözüm esasına ve uluslararası hukuka aykırı tek taraflı İsrail lehine aldığı kararlar aşırı sağda beğeni topluyor.

Bu dönemde, işgal altındaki Doğu Kudüs'ü de katarak, ABD'nin Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak 2017'de tanıması, Trump'ın Yahudi damadı ve dönemin Orta Doğu Danışmanı Jared Kushner'ın hazırladığı İsrail'in işgal altındaki Batı Şeria'nın büyük bir bölümünü İsrail'in ilhak ettiği sözde barış planı, Tel Aviv'in bölgede Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn, Fas, Sudan gibi Arap ülkeleriyle barış anlaşmalarını 2020'de imzalamaları gibi, dönemin ABD Başkanı'nın İsrail yanlısı politikaları Tel Aviv'de sağa cazip geliyor.

İsrail'de ekseriyet Trump'ı istiyor

Kanal 12'nin yaptığı ankete göre, İsraillilerin yüzde 66'sı Trump'ı, yüzde 17'si Harris'i başkan olarak istediğini belirtti.

Netanyahu yanlıları ve aşırı sağcı görüşlülerin televizyonu olarak bilinen Kanal 14'te, Harris'e karşı doğrudan tehdit gözüyle bakılıyor.

Aşırı sağ ve Netanyahu hükümetine yakın görüşleriyle öne çıkan kanalda, yayınlanan bir tartışma programında, alt yazıda; "ABD'deki seçimlere bir haftadan az bir süre kaldı. Kudüs'te 'terör destekçisi' Kamala Harris'in ABD Başkanı seçilmesi korkusu." ifadelerine yer verildi.

Merkez basında, Netanyahu hükümetinin Trump'ı Beyaz Saray'da görmek isteyebileceğini, bölgede daha geniş bir alanda hareket edebileceğine inandığı yorumları yer alıyor. Buna karşın seçilmesi halinde Trump'ın İsrail'e savaşı bitirmesi konusunda daha sert baskı yapabileceğine muhalif basında dikkati çekiliyor. Harris'in ise Demokratlar içindeki İsrail'e eleştirel kanadı tatmin etmek isteyeceğini ve Netanyahu ile sorun yaşamasına kesin gözüyle bakılıyor.

New York Times'ın haberine göre, Netanyahu da bölgedeki çatışmalarda siyasi çözüme gitmek için ABD seçimlerinin sonuçlarını bekliyor. Gazze ve Lübnan'da ateşkes için çeşitli taslakların tartışıldığını paylaşan Amerikalı yetkililer, sürecin ümitsiz olduğunu belirterek Netanyahu'nun ABD seçimlerinin sonrasını beklediğini paylaştı.

Trump seçilirse Netanyahu'dan savaşı bitirmesini istediği iddiası

The Times of Israel'in konuya ilişkin bilgi sahibi ve ismini açıklamadığı iki kaynağa dayandırdığı haberine göre Trump, Netanyahu'ya seçimleri kazanması halinde 20 Ocak 2025'te ABD başkanlık koltuğuna oturana kadar Gazze'deki "savaşı bitirmesini" söyledi.

Trump'ın daha önce Netanyahu'ya Gazze ve Lübnan saldırılarına ilişkin açıktan destek verdiği bilinirken gazeteye konuşan yetkililer, Gazze'ye saldırılara ilişkin ilk kez bir "zaman çizelgesinin" gündeme geldiğinin altını çizdi.

Haberde konuşan bir yetkili, Trump'ın savaşı sonlandırması için İsrail'e üst üste yaptığı çağrılardan çekindiklerini, savaş bitmezse bunun "Washington-Tel Aviv hattında çekişmeye dönüşebileceğini" ifade etti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti Gelibolu İlçe Kongresi'ne telefonla bağlandı Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti Gelibolu İlçe Kongresi'ne telefonla bağlandı

İsrailli yetkili, "Savaşı hızlıca sonlandırmanın önünde iç politikaya ilişkin çekinceler" olduğunu belirterek, Netanyahu'nun koalisyonunda bugüne kadar Gazze'de ateşkes ve esir takası anlaşmalarına karşı çıkan, daha saldırgan bir politika talep eden aşırı sağcıların baskısına işaret etti.

İsminin gizli kalmasını isteyen bir muhalefet milletvekili de yeni başkanın göreve başlayacağı 20 Ocak'a kadar saldırıların sürdürülmesi halinde Netanyahu yönetiminin Kamala Harris ile de sorun yaşayacağını belirterek, "Netanyahu ağır bir bedel ödemeden Demokrat başkanlarla çatışmaları başardı. Aslında, Demokrat başkanlara karşı dik durabilmeyi kampanya söylemine çeviriyor." ifadesini kullandı.

Muhalefet milletvekili, "Trump ile kavga gerçekten Netanyahu'nun zorunda kalmadığı bir durum, kaçınmak isteyeceğini düşünüyorum. Ama aşırı sağcı Maliye Bakanı Bezalel Smotrich ve Ulusal Güvenlik Bakanı Ben-Gvir işini zorlaştırabilir." diye konuştu.

Uzmanlar desteğin süreceğini ancak baskının artabileceğini değerlendiriyor

AA muhabirine konuşan uzmanlar ise Tel Aviv yönetiminin Trump'ı kendi çıkarlarına daha yakın bir aday görmesine rağmen Beyaz Saray'a gelecek Cumhuriyetçi ya da Demokrat başkanın yönetiminin, İsrail'e desteğini sürdüreceğini ama bölgedeki saldırılarını sonlandırması için baskı yapabileceğine dikkati çekti.

ABD'de öne çıkan "Amerika öncelikli siyaset anlayışının" İsrail'i de etkileyeceğine değinen uzmanlar, Washington'ın bölgede Tel Aviv'in daha geniş ittifak kurması için desteğinin süreceğinin altını çizerek, Suudi Arabistan'ı zikrediyor. Demokratların İsrail'e daha fazla baskı yapacağını ancak "dikkatli davranacaklarını" değerlendiren uzmanlar, buna karşın Trump'ın daha tahmin edilemez olduğunu ve İsrail'e gelecek uluslararası yaptırımları durdurmamaya varan adımlar atabileceğini değerlendirdi.

Kudüs İbrani Üniversitesi Siyaset Bilimi Profesörü Jonathan Freeman, İsrail için ABD ile yakın ilişkiler kurmanın her zaman önemli olduğunu, yeni başkan kim olursa olsun İsrail'i desteklemeye devam edeceğini söyledi.

ABD'nin İsrail'in Lübnan'a saldırılarını desteklediği açıklamasına işaret eden Freeman, ABD'nin tarihte hiç olmadığı kadar, bu dönemde "İsrail'e destek verdiğini" belirtti.

ABD'deki siyasi boşluk nedeniyle çatışmanın uzadığı görüşüne katılmayan Freeman, "başında İsrail'in savaşına ilişkin Beyaz Saray'ın istikrarsızlık getireceği endişesi olduğunu ancak bunun tam aksi olduğunu zamanla İran ve bölgedeki vekillerinin geriletildiğini" savundu, çıkar ortaklığına vurgu yaptı.

Freeman, "İran'ın geriletilmesiyle bölgede daha fazla barış anlaşmaları imzalanabileceğini" ileri sürerek, savaş boyunca İsrail ile normalleşme anlaşmaları imzalayan Arap ülkelerinden hiçbirinin anlaşmadan çekilmediğini dile getirdi.

İsrailli akademisyen, Tel Aviv'in Suudi Arabistan ile normalleşme anlaşması imzalamak istediğini ABD'nin de bu sürecin mimarı olduğunu belirtti.

İran'ın nükleer programına ilişkin anlaşma endişesi

"İran'ın nükleer programına ilişkin anlaşma imzalama isteğinin İsrail açısından kötü olabileceğini" savunan Freeman, Harris'in temsil ettiği Demokrat Parti'deki tabanın İsrail'e daha karşıt olduğunu, bunun kararlarını etkileyebileceğini aktardı.

Donald Trump'ın da nükleer anlaşma imzalayabileceği niyetini beyan ettiğine dikkati çeken Freeman, ABD'de iki başkan adayının da "Amerika öncelikli" söylemi tekrar ettiğini dile getirdi.

Tel Aviv yönetimi için bunun yolun sonunda İsrail'e daha az yardım sağlanması anlamına gelebileceğini, bu nedenle de "İsrail'in ulusal savunma sanayi ve silah üretimine astronomik olarak hız verdiğini" anlatan Freeman, Amerikan kamuoyuna, Orta Doğu'da ABD çıkarları doğrultusunda sürdürdüğü saldırılarında "İsrail'in Amerikan askerlerine başvurmadığının, bunun da destek talebini kolaylaştırdığının" altını çizdiğini ekledi.

Bir sonraki Amerikan Başkanı döneminde Washington'ın bölgeden daha da çekilmek isteyebileceğini paylaşan Freeman, ABD'nin bölgedeki üslerini kapatmak isteyebileceğini, eskisi kadar yardım göndermek konusunda istekli olmayabileceğini, "bunun daha fazla çatışma, tehdit ve şiddet doğurabileceğini" İsrail'in değerlendirdiğini söyledi.

Freeman, İsrail'in bir yandan kendi becerilerini artırmaya çalıştığını bir yandan da Rusya ve Çin ile ilişkilerini yeniden güçlendirmeyi amaçladığını anlattı.

"Trump İsrail için iyi olmayabilir"

Tel Aviv Üniversitesi Orta Doğu Tarihi Öğretim Üyesi Prof. Eyal Zisser de herkesin ABD seçimlerini yakından takip ettiğini, Washington'ın seçim döneminde bölgedeki meselelere odaklanamadığını ancak yeni yönetimle tablonun netleşeceğini ifade etti.

ABD'deki "siyasi boşluk" nedeniyle çatışmanın uzadığı görüşüne katıldığını aktaran Zisser, yeni başkan kim olursa olsun ABD'nin İsrail'e yönelik temel politikasında büyük değişiklik olmayacağını değerlendirdi.

Zisser, "Yeni yönetim bir şey istediğinde bununla ilgili daha katı olacaktır. Bu nedenle hangi başkanın geleceğine ilişkin spekülasyon yanlış olur. Benim görüşüm, Demokratlar gelirse Netanyahu'ya karşı daha sert bir tutum takınacaktır. Bazıları Trump'ın İsrail için daha iyi olduğunu söylüyor ama çok daha katı olabilir, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinde İsrail aleyhine çıkacak kararlara, yaptırımlara, veto oyu kullandırmayabilir." ifadesini kullandı.

Harris'in parti içindeki İsrail karşıtı grupların çağrılarına karşılık vermek isteyebileceğini ancak İsrail'e yaklaşımlarında Demokratların daha dikkatli olacağını savunan Zisser, "Harris'in savaşın bitmesini isteyebileceğini, Netanyahu'dan gerçekleştirmesi zor şeyler talep edebileceğini" dile getirdi.

Prof. Eyal Zisser, her durumda İsrail'in daha fazla baskı görebileceğini ancak ABD'nin İsrail'e desteğinde çok büyük değişiklik olmayacağını sözlerine ekledi.

Kaynak: aa