İstanbul Boğazı’na alternatif olarak tasarlanan ve kamuoyuna 2011 yılında duyurulan Kanal İstanbul Projesi, Türkiye’nin yakın tarihindeki en büyük altyapı yatırımlarından biri olma özelliği taşıyor. “Çılgın proje” olarak tanıtılan bu girişim, Karadeniz ile Marmara Denizi arasında yapay bir su yolu açmayı hedefliyor. Ancak proje, teknik boyutlarının ötesinde, çevresel, ekonomik, hukuki ve sosyal etkileriyle de yoğun tartışmalara yol açmış durumda.


Projenin Teknik Detayları

Kanal İstanbul’un planlanan teknik özellikleri şöyle:

AK Parti Mardin 701 mahallede vatandaşların taleplerini dinleyecek AK Parti Mardin 701 mahallede vatandaşların taleplerini dinleyecek
  • Uzunluk: 45 kilometre

  • Yüzey Genişliği: 275 metre

  • Taban Genişliği: 77,5 metre

  • Derinlik: 20,75 metre

  • Güzergâh: Küçükçekmece Gölü’nden başlayarak Sazlıdere Barajı ve Terkos Gölü’nün batısından geçip Karadeniz’e bağlanacak.

Bu boyutlarıyla proje, Panama ve Süveyş kanallarıyla karşılaştırılabilecek ölçekte.

Kanal İstanbul Projesi Nedir İşte Tüm Detaylar....


Hedeflenen Amaçlar

Projenin devlet tarafından açıklanan amaçları şunlar:

  • İstanbul Boğazı’ndaki gemi trafiğini azaltmak: Boğazdan her yıl ortalama 45 bin gemi geçiyor. Bu sayı, zaman zaman güvenlik sınırlarını aşabiliyor.

  • Seyir güvenliğini sağlamak: Tarihi yarımadaya yakın olan Boğaz, tanker kazaları ve çevre felaketleri açısından risk oluşturuyor.

  • Trafik gelirini kontrol altına almak: Montrö Boğazlar Sözleşmesi uyarınca Türkiye, Boğaz geçişinden sınırlı bir gelir elde ediyor. Kanal İstanbul ise bu geçişleri paralı hale getirerek ekonomik gelir hedefliyor.

  • Yeni bir şehir kurmak: Kanal çevresinde, modern şehircilik ilkelerine dayalı yeni yerleşim alanları oluşturulması planlanıyor.


Tartışma Konuları ve Eleştiriler

1. Çevresel Etkiler

Uzmanlara göre proje, ciddi çevresel tehditler barındırıyor:

  • İstanbul’un Avrupa Yakası’ndaki su kaynaklarının üçte birini oluşturan Sazlıdere ve Terkos havzaları zarar görebilir.

  • Kanalın açılmasıyla yeraltı su seviyeleri değişebilir, bu da ekosistem dengelerini bozabilir.

  • Denizlerin tuzluluk oranlarında değişiklik olabilir, bu da Marmara Denizi’nin halihazırda bozulmuş olan ekosistemine yeni bir yük bindirebilir.

  • Deprem riski taşıyan bir bölgede bu ölçekte bir kazı ve yapılaşma, yeni riskler doğurabilir.

2. Ekonomik Maliyet ve Finansman

Projenin maliyeti resmi olarak açıklanmamış olsa da, çeşitli kaynaklar 15-25 milyar dolar arasında bir bütçeye ihtiyaç duyulduğunu belirtiyor. Eleştirmenler, bu kaynakların daha acil sosyal yatırımlar için kullanılması gerektiğini savunuyor.

3. Hukuki Tartışmalar: Montrö Sözleşmesi

1936 tarihli Montrö Boğazlar Sözleşmesi, İstanbul Boğazı'ndan geçen askeri ve ticari gemilerin statüsünü düzenliyor. Kanal İstanbul’un devreye girmesi durumunda, bu yeni kanal Montrö’ye tabi olacak mı sorusu, hem ulusal hem uluslararası düzeyde hukuki tartışmalara neden oluyor.
Hükümet, kanalın Türkiye'nin kendi egemenlik alanı içinde değerlendirileceğini savunurken, uzmanlar bu durumun uluslararası anlaşmalarda kriz yaratabileceğini ifade ediyor.


Sosyal ve Kentsel Etkiler

Proje güzergâhında bulunan köy ve mahallelerdeki mevcut yerleşimlerin bir kısmı kamulaştırma tehdidiyle karşı karşıya. Bu durum hem mülkiyet hakları açısından sorun yaratıyor hem de sosyal yapıyı dönüştürüyor.
Kanal çevresinde kurulacak yeni şehir, nüfusun İstanbul’un kuzeyine kaymasına neden olabilir. Bu da kentsel yoğunluğu daha da artırabilir.

Kaynak: Haber Merkezi