Son yıllarda artan şiddet olayları, toplumun derin bir çöküş sürecine girdiğini gözler önüne seriyor. Gaziantep'teki Narin olayı ve şehit edilen polis memuru Şeyda Yılmaz'ın acısı henüz tazeyken, Sıla Bebek vakası ve İstanbul’daki Sur katliamı, toplumun ahlaki değerlerinin hızla eridiğini kanıtlıyor. Ardından Fatih'te ulu orta gerçekleşen bıçaklı saldırı, Beyoğlu'nda sokak ortasında taciz ve yine bir polis memuruna yapılan bıçaklı saldırı, Hayvan katliamları son haftalarda yaşanan vahşet zincirine eklendi.
UZMANLAR DİJİTAL PLATFORMLARI SUÇLUYOR
Uzmanlar, bu çöküşü dijital platformların ve sosyal medya fenomenlerinin yaydığı içeriklerin körüklediğini savunuyor. Birçok dizi ve film, şiddet ve suç ögelerini normalleştiriyor. Genç nesil, bu tür içeriklerle büyüyor ve ahlaki değerlerden uzaklaşıyor. Suçun ve sapkınlığın sıradan hale gelmesi, bireysel ve toplumsal denetimi zayıflatıyor.
HAYVAN KATLİAMLARI VE AİLE İÇİ ŞİDDET
Toplum sadece insana değil, hayvanlara karşı da acımasız. Hayvan katliamları ülke genelinde hız kesmeden devam ediyor. Aile içi şiddet vakaları, toplumun en temel yapısının bile zayıfladığını gösteriyor. Şiddet, evlerin içinde de kendini gösteriyor ve savunmasız bireyler bu vahşetin kurbanı oluyor.
TOPLUMSAL DEĞERLERİN EROZYONU: DUR DİYEBİLİR MİYİZ?
Artık her gün bir vahşet haberiyle uyanmak sıradanlaştı. Sokaklar, insanlar için tehlikeli hale geldi; güven ve dayanışma gibi değerler kayboldu. Peki, bu noktadan geri dönülebilir mi? Ahlaki çöküşün önüne geçmek mümkün mü? Toplumu derinden etkileyen bu sorunların çözümü, yalnızca bireysel ve toplumsal farkındalıkla mümkün olabilir. Dijital çağda gençleri ve çocukları sağlıklı, güvenilir içeriklerle buluşturmak, aile bağlarını güçlendirmek ve toplumun yeniden bir araya gelmesini sağlamak hayati bir önem taşıyor.
GELECEĞİMİZ TEHLİKEDE
Giderek yaygınlaşan bu vahşet ve cinayetler, yalnızca bugünü değil, geleceği de tehdit ediyor. Bir nesil, şiddeti ve ahlaksızlığı sıradan görerek büyüyor. Bu gidişatı durdurmak, medyanın ve toplumun tüm kesimlerinin el ele vermesiyle mümkün olabilir. Aksi takdirde, her geçen gün derinleşen bu çöküş, toplumu geri dönülemez bir uçuruma sürükleyebilir.
NEREYE GİDİYORUZ?
Toplumsal çürüme, her gün kendini daha çok hissettiriyor. Şimdi, bu gidişatı durdurmak ve ahlaki değerleri yeniden inşa etmek için adımlar atılmalı. Aksi halde, gelecekte yaşanacaklar, bugün yaşadıklarımızdan çok daha karanlık olabilir.