Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, İklim Değişikliği Başkanı Prof. Dr. Halil Hasar, 2023-2030 İklim Değişikliği Azaltım Eylem Planı ve Ulusal İklim Değişikliğine Uyum Stratejisi ve Eylem Planı ile ilgili değerlendirmelerde bulundu.
Nihai amacın küresel ortalama sıcaklık artışını 1,5 derece ile sınırlandırmak olduğu ve Türkiye’nin 10 Kasım 2021 tarihi itibarıyla resmi olarak taraf olduğu Paris Anlaşması, küresel bazda emisyonları en kısa sürede tepe noktasına ulaştırarak yüzyıl ortasında net sıfır olunmasını hedefliyor. Paris Anlaşması’nın ve uzun vadeli iklim hedeflerine ulaşılmasının merkezinde yer alan Ulusal Katkı Beyanları (NDC’ler), her ülkenin kendi koşullarına göre ve gönüllü olarak belirlediği ulusal emisyonları azaltma ve iklim değişikliğinin etkilerine uyum sağlama çabalarını somutlaştıran bildirimleri kapsıyor.
İklim değişikliği azaltım ve uyum eylem planlarıyla ilgili AA muhabirinin sorularını yanıtlayan Hasar, Türkiye’nin hem sera gazı emisyonu azaltımı alanında hem de iklim değişikliğine uyum kapsamında Ulusal İklim Değişikliğine Uyum Stratejisi ve Eylem Planı (2023-2030) ile İklim Değişikliği Azaltım Eylem Planı (2023-2030) olmak üzere iki ayrı eylem planı hazırladığını belirtti.
Birbirini tamamlayıcı nitelikteki iki eylem planının, kapsadıkları sektörler ve iklim değişikliğine ilişkin yaklaşım anlamında önemli farklılıklar içerdiğini bildiren Hasar, ortak noktalarının ise iklim değişikliği ile mücadelede kilit ve öncelikli hedefler belirlenmesi olduğunu vurguladı.
İklim Değişikliği Azaltım Eylem Planı’nın temel amacının, güncellenen Ulusal Katkı Beyanı ile belirlenen, 2030 yılına kadar olağan senaryoya göre yüzde 41 sera gazı emisyonu azaltım hedefine ulaşmak ve Türkiye’yi iklim değişikliğine daha dirençli hale getirmek olduğunu kaydeden Hasar, planın iklim değişikliğine yönelik hedeflere ulaşmak adına belirlenen dönem içerisinde enerji, sanayi, binalar, ulaştırma, tarım, atık, arazi kullanımı ve ormancılık olmak üzere 7 sektörde sera gazı emisyonunun azaltımına ilişkin bir yol haritası olduğuna işaret etti.
“YENİLENEBİLİR ENERJİYE GEÇİŞ EN KRİTİK STRATEJİK HEDEFLERDEN BİRİ OLARAK ÖNE ÇIKIYOR”
Hasar, plan kapsamında sektörel çalışmalarda öne çıkan stratejik hedeflerle ilgili şu bilgileri verdi:
“Yenilenebilir enerjiye geçiş en kritik stratejik hedeflerden biri olarak öne çıkıyor. Bu kapsamda elektrifikasyon (elektrikle güç sağlama süreci) oranının, yenilenebilir enerjiye dayalı kurulu gücün ve biyoyakıt ve hidrojen gibi alternatif yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımının artırılması planlanıyor. Enerji verimliliğinin artırılması hemen her sektörde ön plana çıkan bir stratejik hedef ve sadece enerji üretimi konusunda değil, aynı zamanda sanayi, binalar, ulaştırma ve tarım gibi sektörlerde enerji kullanım süreçlerinin daha verimli bir şekilde yürütülmesi yoluyla enerji yoğunluğunun azaltılması planlanıyor. Bu noktada özellikle binalar sektöründe mevcut binalarda enerji verimliliğinin artırılmasının yanı sıra, yeni inşa edilecek binalar için Neredeyse Sıfır Enerjili Bina (NSEB) konseptinin hayata geçirilmesine yönelik eylemler mevcut. Aynı şekilde ulaştırma sektöründe de elektrikli araç kullanımının artırılması, toplu ulaşım ve mikromobilite sistemlerinin güçlendirilmesi gibi eylemler ön plana çıkıyor.”
Döngüsel ekonomiye geçişin özellikle sanayi, tarım ve atık sektörlerinde ön plana çıkan stratejik hedeflerden biri olduğuna değinen Hasar, döngüsel ekonomi modelinin hayata geçirilmesiyle endüstriyel süreçlerin daha verimli yürütülmesi ve atık miktarlarının azaltılması ile bunlara bağlı olarak sera gazı emisyonlarının azaltılmasının amaçlandığını aktardı.
Hasar, tarımda ayrıca metan emisyonlarının azaltılması için hayvancılık faaliyetlerinden kaynaklanan atıkların kontrolü, özellikle organize biyogaz tesislerinde enerji kaynağı olarak kullanılması ve yem endüstrisinin geliştirilmesinin planlandığını dile getirdi.
Sanayi sektöründe üretim süreçlerinde bir dönüşüm planlandığından ve çeşitli sektörlerde destek ve teşvik mekanizmaları tasarlandığından bahseden Hasar, “Ülkemizde kurulacak olan Emisyon Ticaret Sistemi vasıtasıyla özellikle emisyon yoğun sanayi faaliyetlerinde azaltım tedbirlerinin daha etkin bir şekilde hayata geçirilmesi ve sanayide yeşil dönüşüm ile iklim değişikliği eylemleri için bir finansal kaynak yaratılması planlanıyor.” dedi.
Yutak alanların korunması ve geliştirilmesinin bir diğer önemli stratejik hedef olduğunu anlatan Hasar, özellikle azaltılması mümkün olmayan sera gazı emisyonlarının dengelenmesi ve böylece net sıfır hedefine ulaşılması adına ormanlık ve sulak alanlar başta olmak üzere Türkiye’nin karbon yutak kapasitesinin geliştirilmesi için çalışılacağını ifade etti.
HEDEFLER VE UYUM EYLEMLERİ
Hasar, 2023-2030 Ulusal İklim Değişikliğine Uyum Stratejisi ve Eylem Planı kapsamında ise tarım ve gıda güvencesi, sanayi, enerji, kent, su kaynakları yönetimi, biyoçeşitlilik ve ekosistem hizmetleri, halk sağlığı, turizm ve kültürel miras, ulaşım ve iletişim, sosyal kalkınma ve afet riski azaltma olmak üzere 11 sektör özelinde yapılan etkilenebilirlik ve risk analizleri sonucunda stratejik hedefler ve uyum eylemlerinin belirlendiğini belirtti.
Kent başlığı kapsamında belirlenen stratejilerin; teknolojik, toplumsal ve doğa temelli eylemler olmak üzere üç kategoride tanımlandığının altını çizen Hasar, şöyle devam etti:
“Teknolojik eylemler; yapı malzemeleri, set ve altyapı inşası, yeşil çatı ve cepheler gibi uygulamaları kapsarken, toplumsal eylemler; eğitim, kapasite artırımı, mevzuat değişiklikleri, koordinasyon sağlanması, iş birliği ve plan geliştirilmesi gibi hususları içeriyor. Doğa temelli eylemler ise yeşil alanların artırılması, mevcutların korunması, ekolojik koridor oluşturulması, kentsel tarım uygulamaları ve yağmur suyu toplama sistemleri gibi eylemleri içeriyor.”
Hasar, su kaynakları yönetimi kapsamında su kaynaklarına ilişkin havza koruma çalışmalarının sürdürülmesi, arıtılmış atık su miktarının artırılması ve yeniden kullanım oranının 2030 yılına kadar yüzde 15 seviyesine çıkarılmasının hedeflendiği, ayrıca güvenli içme suyu şebekesine erişim ve tarımsal sulamada verimliliği artırıcı uygulamaların yaygınlaştırılmasının tasarlandığı bilgisini paylaştı.
“İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ NEDENİYLE ORTAYA ÇIKAN HASTALIKLARIN İZLENMESİ PLANLANIYOR”
Tarım ve gıda güvencesi alanında; iklim değişikliğine dirençli ve teknolojiyi etkin kullanan, havzanın ürün desenini ve su bütçesini dikkate alan sürdürülebilir ve rekabetçi bir tarım sektörü hedeflendiğini sözlerine ekleyen Hasar, diğer başlıklarla ilgili şunları söyledi:
“Biyolojik çeşitlilik ve ekosistem hizmetlerini tehdit eden, habitat parçalanması ve değişikliği, kirlilik, aşırı kullanım gibi faktörlerin baskısının doğa temelli çözümler dikkate alınarak azaltılması planlanıyor. Korunan alan miktarının artırılması, tahrip olmuş ekosistemlerin restorasyonu, orman yangınlarıyla mücadelede önleyici tedbirlere öncelik verilmesi gibi hususlar ön plana çıkıyor. Halk sağlığı kapsamında, iklim değişikliği nedeniyle ortaya çıkan hastalıkların izlenmesi planlanırken iklime duyarlı hastalık listesi hazırlanması, İş Sağlığı ve Güvenliği mevzuatının, iklim değişikliği etkileri doğrultusunda gözden geçirilmesi gibi eylemler de yer alıyor.”
Son haline getirilen İklim Değişikliği Azaltım Eylem Planı’nın (2023-2030) ve Ulusal İklim Değişikliğine Uyum Stratejisi ve Eylem Planı (2023-2030) çalışmalarının 200’e yakın paydaş kurumun katkısıyla bir yıldır devam ettiğini hatırlatan Hasar, eylem planlarının bu yıl içerisinde İklim Değişikliği ve Uyum Koordinasyon Kuruluna sunularak kurul tarafından onaylanmasının ardından yayımlanmasının planlandığını bildirdi.
AA