İSTANBUL (AA) - Arhavi'de 8 Aralık'ta meydana gelen heyelanın ardından İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ), Karadeniz Teknik Üniversitesi, Bursa Uludağ Üniversitesi, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Ankara Üniversitesi, Rize İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü, Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) Deprem ve Risk Azaltma Genel Müdürlüğünce bilimsel ve teknik rapor hazırlandı.

AFAD Heyelan Danışma Komisyonu Üyesi Prof. Dr. Tolga Görüm başkanlığında düzenlenen raporda, 8 Aralık 2024'te saat 03.05'te Karadeniz Sahil Yolu'nun 1167 kilometresinde oluşan moloz çığının Güngören Mahallesi'nin en batısında, 287 metre yüksekliğindeki bir yamaçtan eğim yönünde hareket edip alt kotlarda kıyı şeridini de içine alacak şekilde genişlediği kaydedildi.

Moloz çığının yamaç zonu boyunca harekete geçtiği aktarılan raporda, şu tespitlere yer verildi:

"Gerçekleştiği yamacın ortalama eğimi 30-40 derece arasında değişmektedir. Söz konusu hareket, bazaltik, andezitik lav ve piroklastik kayaçlar, kum taşı, marl ve çörtlü kireç taşından oluşan Üst Kretase (Santoniyen-Kampaniyen) yaşlı Çağlayan formasyonu bozunma zonu içerisinde gerçekleşmiştir. Moloz çığı tipindeki heyelanın, taç bölgesinden itibaren malzemenin depolandığı bölüme kadar olan mesafesi 522 metre uzunluğundadır. Kütlenin maksimum genişliği 250 metre ve toplam yüzey alanı 105 bin 210 metrekare olarak belirlenmiştir. Olay öncesi ve sonrası uzaktan algılama verilerinin karşılaştırılması sonucu, hareketin kaynak alanındaki alanının yaklaşık 26 bin 464 metrekare ve hareket eden malzemenin de ortalama 12 metre derinliğinde olduğu hesaplanmıştır. Heyelan öncesi ve sonrası sayısal yükseklik verileri de kullanılarak hareket eden malzemenin hacmi 100 bin 57 metrekare olarak hesaplanmıştır."

1 kilometreyi geçen gerilme çatlakları

Raporda, kaynak alanında ortalama genişliğinin 230 metre olan bu kesimin aşırı derecede ayrışmış andezitik lav ve piroklastik kayaçlardan oluştuğu, kütlenin taç kesimi ve gerisinde toplam uzunlukları 1 kilometreyi geçen gerilme çatlaklarının belirlendiği ifade edildi.

Moloz çığının sonlandığı birikim alanı ve topuk kesimine doğru malzeme birikimi yolunun hemen gerisinde oluşturulan, yol kotunun altında kalan depresyondan her iki yana doğru yayılacak şekilde ilerlediğine dikkati çekilen raporda, "DO10 (kara yolunun) her iki yönünü kaplayarak kuzeyde, deniz kesiminde sonlanmıştır. Denizde sonlandığı kesimde ortalama kalınlığı 5 metre olan kütlenin geride yol seviyesindeki ortalama kalınlığı 7,6 metreye ulaştığı, depresyonun merkezi kısımlarında ise 18 metre olduğu hesaplanmıştır. Hız sınıfına göre 'aşırı hızlı (5 metre bölü saniye-m/s)' kütle hareketi sınıfında olan moloz çığının, yarı nemli karakterde olduğu gözlenmiştir. Yolun güney kesiminde, kaya ve moloz düşmeleriyle rüsubata karşı koruma amaçlı tasarlanan duvarın belirli bir kısmını yıkması, buna karşın bu duvarın gerisindeki depresyon nedeniyle hızının bu kesimde sönümlediği, sonrasında ise göreli şekilde tekrar artarak ilerlediği belirlenmiştir. Heyelanın kuzeydoğu kesiminde, Artvin yönünde ilerleyen bir araç içerisindeki 4 kişinin yaşamını yitirdiği kesimde nihayetlenen kütlenin hızının bu alanda 2 m/s'nin altında olduğu hesaplanmıştır." bilgisi verildi.

Raporda, 2017 yılına ait MAXAR uydu görüntüsü kullanılarak, Güngören moloz çığının geliştiği alanda ve çevresinde farklı tip ve büyüklükte 24 heyelan haritalandığını, heyelan tip sınıflamasına bağlı olarak haritalanan 4 heyelanın kayma, 11 heyelanın çamur akması ve 9 heyelanın ise moloz akması tipinde geliştiği aktarıldı.

AFAD tarafından üretilen "LiDAR SYM" ve "ITU Geohazard" araştırma grubunun ürettiği envanter çalışmasında, güncel heyelan alanının dışında geçmişte burada gelişmiş farklı heyelanların da haritalandığı raporda yer aldı.

Güngören moloz çığının bu alan için sürpriz olmadığı belirlendi

Raporda, Güngören moloz çığının geliştiği alan ve çevresinde geçmişte birçok heyelanın yaşandığı vurgulanarak, şöyle devam edildi:

"1983 yılında projelendirilen ve 2006'da tamamlanan Karadeniz Sahil Yolu çalışmaları sırasında taş ocağı olarak işletilen kesimin üst kotlarında ve güncel heyelanın doğu kesiminde 3 Nisan 2006'da gerçekleşen heyelanda 1 kişi hayatını kaybetmiştir. Söz konusu bu olay, dahası bu teknik ve bilimsel rapor kapsamında oluşturduğumuz çok zamanlı heyelan envanteri Güngören moloz çığının bu alan için sürpriz olmadığını ortaya koymaktadır. Saha gözlemleri ve mahalle sakinlerinin beyanlarına göre, çatlak sistemlerinin moloz çığı olayından çok önce taç bölgesinde geliştiği belirtilmiştir. 2020 yılına ait MAXAR görüntüleri üzerinde yaptığımız incelemelerde, bu çatlakların mevcut olduğu tespit edilmiştir. Özellikle 15 Kasım 2024'te saat 12.02'de gerçekleşen Mw (moment büyüklüğü) 4,7 Pazar (Rize) depremi sonrası bu çatlakların büyüdüğü rapor edilse de olay öncesi bölgede mevcut yağışların kümülatif etkisi nedeniyle muhtemel tetikleyici faktöre ilişkin bulgular hem depremin hem de meteorolojik faktörlerin ortak etkisinin bu alan için net ölçülememesi nedeniyle açık değildir."

İzmir'de maaşları eksik yatan Konak Belediyesi çalışanları "uyarı eylemi" yaptı İzmir'de maaşları eksik yatan Konak Belediyesi çalışanları "uyarı eylemi" yaptı

Güngören moloz çığı sonrasında yapılan çalışmalarda duyarsız 2 ana kütleye ek olarak eski heyelan kütlesinin gerisinde yavaş hareket eden bir kütlenin varlığının tespit edildiğinin altı çizilen raporda, bu kütlelerin bulunduğu yamaçların yenilmesinin büyük olasılıkla gerçekleşeceğine işaret edildi.

"Ulusal heyelan izleme ve erken uyarı sistemlerinin hayata geçirilmesi gerekmektedir"

AFAD Heyelan Danışma Komisyonu Üyesi Prof. Dr. Görüm, AA muhabirine, Türkiye'de sıkça yaşanan heyelanlara ilişkin çok detaylı ve kapsamlı, özellikle LiDAR gibi teknolojilerin kullanıldığı heyelan envanterlerinin hazırlanması gerektiğini söyledi.

Bu envanter, tüm kamu kurum ve kuruluşlarının yapacağı planlamalar için temel altlık teşkil edeceğini belirten Görüm, "Güncellenmiş heyelan sınıflamalarına ve uluslararası standartlara göre hazırlanacak bu envanterde, yerleşim alanları, yollar ve kritik altyapı sistemleri yersel ve uzaktan algılama teknikleriyle izlenmeli, heyelan aktivitesi ve karakteristiği konusunda sürdürülebilir çalışmalar yürütülmelidir. Bu çalışmalar doğrultusunda ulusal heyelan izleme ve erken uyarı sistemlerinin hayata geçirilmesi gerekmektedir ancak bu adımlarla risk azaltma ve afetlerle mücadelede dirençliliğin artırılması sağlanabilir." diye konuştu.


Muhabir: Hikmet Faruk Başer

Kaynak: aa