Bugün konteynerlerde yanarak can veren çocuklarımız, her yağmurda su basan yaşam alanlarımız, moloz dağına dönmüş alanlarımız, her gün toza, asbeste maruz kaldığımız sokaklarımız vardır” denildi.
Depremin ikinci yılında Hatay Samandağ’da hayatını kaybedenler için 6 Şubat Samandağ Deprem Koordinasyonu tarafından yürüyüş ve anma töreni düzenlendi. “Unutmak yok, affetmek yok, helalleşmek yok” sloganıyla düzenlenen yürüyüşe yüzlerce Samandağlı katıldı. Ayrıca eyleme DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, DEM Parti Milletvekili Meral Danış Beştaş, DEM Parti Milletvekili Kezban Konukçu, Samandağ Belediye Başkanı Emrah Karaçay, TİP İstanbul Milletvekili Sera Kadıgil ile pek çok siyasi parti ve STK’lar katıldı. Eylemde, “Afet değil bu bir katliam”, “Katillerden hesabı halk soracak”, “AKP’den hesabı halk soracak” sloganları atıldı. Öte yandan deprem sonrası kentin sloganı haline gelen Arapça “Ma rıhna nıhna hon”; “Gitmedik, buradayız” sloganları atıldı.
“NEREDE BENİM ÇOCUĞUM, KAÇIRILDI MI YOKSA ÖLDÜ MÜ?”
Yürüyüş sırasında ANKA Haber Ajansı’na konuşan ve depremde ablasını kaybeden bir depremzede de “Ben ablamı kaybettim. Evimizde temel yoktu. Temeli sağlam evler istiyoruz. Başımızı koyduğumuzda rahat uyumak istiyoruz. Kaliteli yaşam istiyoruz. Asbest ile bizi zehirliyorlar” dedi. Depremde kaybettiği akıbetini soran bir başka depremzede de, “Kızım kayıp bullunamadı. Devlet kızımı versin bana. Bir yıllık evliydi benim kızım. Bütün anneler adına sesleniyorum çocuklarımızı bulsunlar. Nerede benim çocuğum, kaçırıldı mı yoksa öldü mü? Benim çocuğumu bulsunlar. Benim kalbim yaralı, kanatlarım kırık. Devlet bunun hesabını verecek” diyerek yaşadıklarına isyan etti.
“BİNLERCE İNSANIN SESİNE KULAK TIKANDI”
6 Şubat Samandağ Deprem Koordinasyonu adına basın açıklamasını Cansel Aslan okudu. Aslan açıklamasında geride kalan 2 yılın Samandağ ve Hatay içim oldukça zor geçtiğini kaydederek, “Deprem öncesi bilimin haykırışlarını duymazdan gelenler, deprem anında enkazın altında kalan binlerce insanın sesine de kulak tıkadı. Deprem bölgesinde yaşamamıza rağmen herhangi bir planlama yapmayanlar kader diyerek karşımıza çıktılar. Bu kader değil, bu bir ihmal, bu bir katliamdır. Bizleri enkaz altında ölüme terk edenler 4’üncü gün dahi arama kurtarma ekiplerini teçhizatsız gönderenler, 2’nci gününde deprem bölgelerinin ihalelerini inşaat şirketlerine paylaştırmıştır. 15 Şubat’ta deprem bölgesinde büyüyen dayanışmanın üzerine örtmeye çalışan bir şovla ‘Türkiye Tek Yürek’ bağış kampanyası düzenlenmiş, milyonlarca lira toplanmış, paranın nereye kullanıldığına dair hala tek bir açıklama yapılmamıştır” dedi.
“6 Şubat depreminin ikinci yılında yaşadığımız katliam, yaşam koşullarımızda hiçbir değişiklik yapılmayarak devam etmektedir” diyen Aslan şöyle konuştu:
“Katliam devam etmektedir. Bugün konteynerlerde yanarak can veren çocuklarımız, her yağmurda su basan yaşam alanlarımız, moloz dağına dönmüş alanlarımız, her gün toza, asbeste maruz kaldığımız sokaklarımız vardır. Katliam devam etmektedir. El konularak gasp edilen arazilerimiz, sökülen yüzlerce zeytin ağacımız, üzerimize salınan askerleri ile devam ediyor. Katliam devam etmektedir! Rezerv alan ilan edilerek topraklarımıza el koyarak, doğamıza, tarihimize, kültürümüze saldırarak devam etmektedirler. Rezerve itiraz edenleriyse konteyner kentlerde yaşayanlara şikayet edip ‘Onlar yüzünden sizin evlerinizi yapamıyoruz’ veya ‘Rezerv yapılmadığı için sizin topraklara el koyuyoruz’ diyerek gerçeği çarpıtıp halkı birbirine düşürmektedirler. Esas amaçlarının, molozlarını dahi yağmaladıkları memleketimizin merkezinden dağlarına her yerini şirketleri için ranta açmak olduğunu biliyoruz.”
Aslan Hataylıların 9 talebinin olduğunu kaydeden Aslan bu talepleri şöyle açıkladı: