Deprem Çalıştayı’nın ikinci günü serbest kürsü ile başladı. Çalıştaya 6 Şubat depreminden etkilenen ve diğer şehirlerden gelen depremzedeler de katıldı. Eğitim-Sen Başkanı Özgür Tıraş, çalıştayın ikinci gününde önemli bir konuşma gerçekleştirdi.
Tıraş’ın konuşmasında depremin yaralarının birlik ve mücadele ile sarılacağını vurgulayarak, birçok sivil toplum kuruluşunun (STK) bu süreçte yardımcı olacağını belirtti. Eğitimdeki eşitsizliklerin arttığını ifade eden Tıraş, bu eşitsizliklerin giderek derinleştiğine dikkat çekti. Deprem sürecinde öğrenciler ve öğretmenlerin sorunlarının arttığını ve eğitimin iyileştirici gücünün kullanılamadığını dile getirdi. Ayrıca, deprem sonrası öğrencilere gerekli psikolojik destek ve güven ortamının sağlanmadan okulların açıldığını belirterek, bu şekilde sağlıklı bir eğitimin imkansız olduğunu vurguladı. Bazı öğrencilerin deprem nedeniyle okullarının hasar görmesi sonucu başka okullara nakledildiğini ancak bu sürecin yanlış olduğunu ve sınıfsal eşitsizlik yaratacağını ifade etti.
6 Şubat depremlerinde yaşanan ağır kayıpların ardındaki temel neden, devletteki neo liberal politikaların etkisi olduğu çalıştayda vurgulandı. Kamu hizmetlerinin piyasaya açılması, özelleştirmeler, denetimsizlik, KÖİ projeleri, ve yetersiz bütçe ayrılmaması gibi faktörlerin depremin yıkıcı etkisini artırdığına dikkat çekildi.
Bilim insanlarının uzun yıllardır dile getirdiği deprem uyarılarına rağmen kent planlaması, imar ve yapı denetim çalışmalarının yetersizliği büyük felaketlere davetiye çıkardı. 1999 depreminin ardından oluşturulan toplumsal duyarlılık, depreme uygun kentleşme politikaları gerektirirken, AKP hükümetlerinin plansız yapılaşmaya ve ranta dayalı uygulamalara izin verdiği belirtildi. Bu süreçte, 9 kez imar affı yasası çıkarılması, plansız yapıların artmasına ve depremin etkilerinin artmasına neden oldu.
Devletin denetim yetkisinin özele devredilmesi, mühendislik hizmetlerinin yetersizliği, depremin yıkıcı etkilerini artırdı. Bilim insanlarının deprem tahminlerine gereken önemin verilmemesi ve altyapının depreme uygun olmayışı da can kayıplarını artırdı.
AFAD’ın bilim insanlarının uyarılarına rağmen yetersiz hazırlıklara sahip olması, deprem sonrası müdahalelerin yetersiz kalmasına yol açtı. Ayrıca AFAD’da yaşanan kadrolaşma ve liyakatsizlik, deprem sonrası müdahalelerin yetersizliğine katkı sağladı. Deprem sonrası toplumsal dayanışma ruhuyla başlatılan yardım kampanyalarına siyasi iktidarın müdahalesi, yardımların yetersiz ve gecikmeli ulaşmasına neden oldu. AFAD ve Kızılay’ın ayrımcılık yapması, özellikle Alevi köylerine yardım ulaştırmada yetersiz kaldığına işaret edildi. Deprem bölgesindeki yardım faaliyetlerinin koordinasyonsuz ve yetersiz yürütülmesi, yardımların gereken yerlere ulaşamamasına ve zayi olmasına neden oldu. Hatice Katırcıoğlu