Kadın cinayetleri Türkiye’de, her geçen gün daha da artarak devam ediyor. 2023 yılına damgasını vuran verilere göre, 400’ün üzerinde kadın, erkekler tarafından katledildi. Boşanma talepleri, ekonomik zorluklar ve şiddet içeren ilişkiler, kadınların canını alıyor. Üstelik bu olayların çoğu, faillerin kadınların yakın çevresinden gelmesiyle gerçekleşiyor. Kadınların hayatı, erkek egemen bir sistemin pençesinde.

Bu acı tablo, yalnızca sayıların ötesinde bir gerçeği yansıtıyor: Toplumun her kesiminde derin yaralar açan, cinsiyet eşitsizliğinin bir yansıması olan bu cinayetler, hepimizin sorunudur. Kadın cinayetleri, sadece bir istatistik değil, her biri bir hayatın sona erdiği, bir ailenin parçalandığı, bir toplumun derin yaralar aldığı anlamına geliyor.

Sesimizi Duyun!

Kadın cinayetlerinin artmasında, İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesi gibi geri adımların etkisi büyüktür. Yetkililer, kadına yönelik şiddeti önlemek için gereken önlemleri almakta yetersiz kalırken, kadınların hayatlarını koruma çabası adeta göz ardı ediliyor. Kadın hakları savunucuları, “Bu cinayetler, sadece bireysel bir mesele değil; sistematik bir sorundur!” diyerek tepkilerini dile getiriyor. Bu tepkiler, sosyal medya kampanyalarında yankı buluyor. "Artık Yeter!" diyerek, bu cinayetlere son verilmesi çağrısını her platformda haykırıyorlar.

Ancak yetkililerin, bu çağrılara kulak tıkaması ve adeta göz yumması kabul edilemez. Her yeni cinayet, bir annenin, bir kardeşin ve bir arkadaşın kalbini parçalıyor. "Adalet nerede?" sorusu, toplumun her kesiminde yankılanırken, katillerin cezasız kalması, bu durumu daha da vahim hale getiriyor.

Yasal Düzenlemeler Yetersiz!

“Çocuklarımıza önce biz rol model olacağız” “Çocuklarımıza önce biz rol model olacağız”

Kadın cinayetlerine karşı yapılan yasal düzenlemelerin yetersizliği, toplumda büyük bir öfkeye yol açıyor. Failler, “iyi hal” gibi indirimlerle cezasız kalırken, mağdurların yaşamları birer birer yok oluyor. Bu durum, adalet arayışındaki kadınları daha da umutsuz bir hale getiriyor.

Kadın cinayetleri konusunda yetersiz kalan yasal düzenlemelerin yanı sıra, devletin sorumluluğunu yerine getirmemesi, bu cinayetleri teşvik eden bir etken haline geliyor.

Yetkililerin, kadınları koruma adına atması gereken adımlar atılmadığı sürece, bu cinayetlerin durması imkânsız. Her geçen gün yeni bir cinayet haberiyle karşılaşmak, artık sıradanlaşmış durumda.

Kadın cinayetleri, artık birer haber olmaktan öte, birer insanlık dramına dönüşmüştür. "Artık yeter!" diyen kadınların sesine kulak verilmesi, yalnızca kadınların değil, tüm toplumun ortak sorunu haline gelmiştir. Bu acı gerçek, bir an önce dikkate alınmalı ve adalet sağlanmalıdır. Kadın cinayetlerine karşı sessiz kalmak, bu cinayetlere ortak olmaktır!

Muhabir: Mahmut Sivri