Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu, "M çiçeği hastalığı şu anda ülkemizde yok, görülmedi. Bu konuda hastane acillerimize gelip, 'Ben M çiçeği mi oldum?' diye soran, şüphe eden insanlarımız oluyor." dedi.
Bakan Memişoğlu, Anadolu Yayıncılar Federasyonunun "Anadolu Sohbetleri" etkinliğinde medya kuruluşlarının Ankara temsilcileriyle bir araya geldi, soruları yanıtladı.

M çiçeği (MPox) hastalığına ilişkin soru üzerine, bunun Afrika ve özellikle Kongo Demokratik Cumhuriyeti'nde 20-30 senedir görülen bir hastalık olduğuna işaret eden Memişoğlu, DSÖ'nün, daha önce, Temmuz 2022'de M çiçeğiyle ilgili "küresel acil durum" ilan ettiğini ve Mayıs 2023'te bu acil durumun sona erdirildiğini anımsattı.
Hastalığın mutasyona uğraması, söz konusu bölgelerde vaka sayılarının artması sonucu yeniden "uluslararası öneme sahip bir halk sağlığı acil durumu" ilan edildiğini aktaran Memişoğlu, bunun endemik, yayılabilir bir hastalığa karşı ülkelere önlem almaları, hazırlık yapmaları tavsiyesi anlamına geldiğini anlattı.
M çiçeğinin yakın ve uzun süreli temasla bulaştığını hatırlatan Memişoğlu, hastalığa karşı gerekli hazırlıkları yaptıklarını, bu konuda Bilim Kurulu'nun toplandığını ve bilim insanlarının önerileri doğrultusunda M çiçeğine karşı yapılması gerekenler, izolasyon ve izlenme süreçlerinin yer aldığı rehberin güncellendiğini anımsattı.

"TOPLUMUN KORKMASINI GEREKTİRECEK BİR DURUM YOK"
Bakan Memişoğlu, bunlar haricinde de hazırlıklarının bulunduğunu vurgulayarak, sözlerini şöyle sürdürdü: "Aşısından testine kadar neler yapılacağı konusunda bakanlık olarak alarmdayız. Ama bu toplumun korkmasını, tedirgin olmasını gerektirecek bir durum değil. Bunu özellikle ifade etmek istiyorum. Sağlık sistemi olarak, sağlık altyapımız, insan gücümüzle her duruma hazırlıklıyız. Bu, Kovid-19 salgınında da deprem sürecinde de kendini test etti, dünyanın örnek sağlık hizmeti sunan bir ülkesiyiz. Birinci, ikinci, üçüncü basamak sağlık kuruluşlarımız bu konuda hazırlıklı. Korkuya ve paniğe gerek olmadığını, sürecin tedbir ve planlamalarla, yakın takiple, şu andaki pozisyonumuzla devam edeceğini düşünüyoruz.
Bilim insanlarından aldığımız bilgiler doğrultusunda, hastalık yakın temasla bulaştığı, solunum yoluyla bulaşmayan bir virüs olduğu için Kovid-19 gibi bir salgına sebebiyet vermeyeceği, olsa dahi pandeminin oluşmayacağı konusunda bir kanaat var. Tek tük görülebilir ama bu bir salgın olmaz. Şu anda ekstra bir tedbire ihtiyacımız olmadığını ifade etmek istiyorum."

"M ÇİÇEĞİ HASTALIĞI ŞU ANDA ÜLKEMİZDE YOK"
M çiçeğinin çiçek hastalığıyla aynı soydan gelen bir virüs olduğunu, tedavilerinin birbirine benzediğini, çiçek hastalığının dünyada "eradike" edilmesi (hastalığın dünya genelinde kalıcı olarak sona ermesi) nedeniyle Türkiye'de 1980'den sonra çiçek aşısının yapılmadığını anlatan Memişoğlu, çiçek aşısının M çiçeğinin yeni varyantlarına karşı ne kadar koruyucu olduğu noktasında bilim insanlarının çalıştığını ifade etti.
Bakan Memişoğlu, "M çiçeği hastalığı şu anda ülkemizde yok, görülmedi. Bu konuda hastane acillerimize gelip, 'Ben M çiçeği mi oldum?' diye soran, şüphe eden insanlarımız oluyor. Ama şunu bilin, biz testlerini yapıyoruz, kliniğe bakıyoruz ve bu hastalıkla ilgili şu ana kadar herhangi bir tanı hem test hem muayene anlamında konulmadı. Eğer böyle bir tanı konulursa da bunu hemen bildireceğiz, izolasyon da dahil gereğini yapacağız. Ancak insanlar paniklemesinler, emin olun bu konuda sağlıkçılar olarak her türlü tedbiri almış durumdayız. İnşallah ülkemize gelmez ama gelirse de gereğini yaparız, bu konuda insanların rahat olmasını istiyorum." diye konuştu.

"ŞU AN İÇİN EKSTRA ÖNLEM DÜŞÜNMÜYORUZ"
Sosyal medyada Afrika'dan eğitim için Türkiye'ye gelen öğrencilerle ilgili bazı olumsuz paylaşımlar yapıldığı, bu öğrencilere yönelik bir tedbirin söz konusu olup olmayacağı sorusu üzerine Memişoğlu, "Şu anda böyle bir tedbir söz konusu değil, Afrikalı öğrencilere veya Afrikalılara ayrımcılıkla ilgili bir şey yapmayacağız. Ancak tabii ki virüsün, hastalığın seyrine göre politikalarımızı değiştirebiliriz ama şu an için böyle bir tedbire ihtiyaç duyulmuyor." dedi.
Kovid-19'da da benzer durumların yaşandığını, Türkiye'de ilk vakanın Çin'den gelen birinde görüleceği düşünülürken, Avrupa'dan gelen birinde çıktığını anımsatan Memişoğlu, herkesin her yere seyahat ettiği bir dönemde, hastalığın nereden geleceğinin çok hesap edilemeyebileceğini vurguladı.
Bakan Memişoğlu, "Hastalığın bazı bölgelerdeki insidansı (görülme sıklığı) fazla olabilir, ona göre de önlemimizi alacağız ama şu an için ekstra bir önlem düşünmüyoruz. Ama hep söylüyorum, bu tür hastalıkları sağlıkta yakın takip etmeniz gerekir. Anlık, saatlik, günlük değişimler olabilir çünkü virüs kendini değiştiren bir mikroorganizma." ifadelerini kullandı.
PCR testlerine ilişkin soru üzerine Memişoğlu, "Hastalığa ilişkin 2022'deki suşlar elimizde var. Bunlarla ilgili PCR yapabiliriz, test yapabilecek kabiliyetimiz de var. Eğer yeni suş eğer olursa, onları da izole edip, çok kısa zamanda test kiti yapabilecek, üretebilecek kabiliyetimiz var. Bunu herkese özellikle ifade etmek istiyorum. Kovid-19'a yönelik dünyada aşı üretebilen 7 ülkeden biriyiz. Kovid-19 aşısını kısa sürede üretebilen bir ülkenin her türlü aşıyı da üretebilme kabiliyeti var." yanıtını verdi.
Bağışıklamaya yönelik tüm aşıların Türkiye'de üretilmesiyle ilgili bir çalışmalarının bulunduğuna dikkati çeken Memişoğlu, "Endemik olan bir hastalığın aşısının tedarikiyle ilgili şu anda özel bir çaba harcamıyoruz ama gerektiğinde bu aşıyı hem tedarik edebilecek hem de üretebilecek donanımımız da insan gücümüz de var. İnsanlar bu konuda tedirgin olmasınlar." açıklamasında bulundu.

"ÖZELLİKLE GÜMRÜKLERİMİZDE HASSASİYET SÖZ KONUSU"
Bakan Memişoğlu, "M çiçeği hastalığına ilişkin yurt dışından uçuşlarla ilgili havalimanlarında olası riskler, alınacak tedbirlerle ilgili bir çalışma yürütüldü mü? bu konuda istişareler yapıldı mı?" şeklinde soru üzerine, böyle bir çalışmanın gerçekleştirildiğini bildirdi.
M çiçeği rehberinin sınır kapılarındaki görevlilerin hassasiyetinin artırılması açısından da önem taşıdığını vurgulayan Memişoğlu, hastalığın ilk 4-5 gün hiçbir belirti vermeyebildiğini ama o esnada bulaşabildiğini de aktardı.
Bakan Memişoğlu, şöyle konuştu: "En azından ciltteki lezyonları tespit edebilecek, bu tür girişleri kontrol edebilecek insanlara hastalığa karşı daha hassas olmaları için bildirimde bulunduk. Özellikle gümrüklerimizde bu konuda bir hassasiyet söz konusu. Ancak şu an için özel bir önlem veya kısıtlamaya gidilmeyecek. Ama tabii ki özellikle giriş kapılarındaki görevlilerin bu konuda daha hassas, dikkatli olmasına ilişkin bir çalışma yapıldı. Yani şu anda hiçbir önlem almamış değiliz, gereken bütün önlemleri aldık ama kısıtlamaya gitmedik. Arada fark var."
Hastalık semptom vermediğinde tespit edilmesinin zor olduğunu, hatta ilk 2-3 gün testlerin bile pozitif çıkmayabileceğini anlatan Memişoğlu, bu nedenle Türkiye'de gelecekte görülmesi söz konusu olursa, bunun "zafiyet" olarak algılanmaması gerektiğinin altını çizdi.

İlişkilerde Bağımlılık Nedir? İlişkilerde Bağımlılık Nedir?

"GEREKSİZ TEST, İLAÇ, FİLM İSTEKLERİNİ AZALTMAMIZ GEREKİYOR"
Memişoğlu, MHRS'ye yönelik getirilen onaylı randevu döneminin toplumun aldığı hastane randevusuna gelme oranını 7-8 puan artışla yüzde 90 düzeyine ulaştırdığını bildirdi.
Cildiye, göz gibi bazı branşlarda hala randevu noktasında sıkıntılar yaşandığını, 2023'te toplam 999 milyon 600 bin hasta muayenesi yapıldığını belirten Memişoğlu, şunları kaydetti:
"Bunu optimize etmemiz lazım ve bunu birinci, ikinci, üçüncü basamağı entegre ederek yaptığımız gibi gereksiz test, gereksiz ilaç, gereksiz film isteklerini de azaltmamız gerekiyor. Bunun için de bakmaktan çok sahiplenme ve tedaviyi ön planda tutmalıyız. Yani sonuç-değer bazlı bir sisteme geçeceğiz. Yani sadece hastaya bakmak yetmez, hastanın bir daha başka bir yere başvurmasının, başka bir arayış içine girmesinin önüne geçmeye çalışacağız. Problemini gittiği yerde çözmeye çalışacağız."
Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu, hekimle hasta arasındaki alanın iyileştirilmesi, hekimlerin mutlu edilmesi, değerli kılınması gerektiğinin altını çizdi. Hastanın doktoruna güvenmediği, doktorun da hastaneden çekindiği bir sistemin başarı şansının bulunmadığına dikkati çeken Memişoğlu, bu konuda toplumsal farkındalık açısından medyaya da görev düştüğünü vurguladı.

"10 REÇETENİN NEREDEYSE 3'ÜNDE ANTİBİYOTİK VAR"
Memişoğlu, öncelikli hedeflerinin doğru zamanda, doğru yerde, doğru tedavinin organize edilmesi olduğunu, bu konuda bilinçlendirmenin büyük önem taşıdığını kaydetti.
Gereksiz ilaç kullanımına ilişkin de Memişoğlu, "Baktığımızda 10 reçetenin neredeyse 3'ünde antibiyotik var. Doktor, 'Antibiyotik yazmayayım' dediğinde bile hasta 'Ben istiyorum' diyor. Bunları reorganize edip, neden, nasıl yapıldığını, sonucunun ne olduğunu ölçerek, bir eğitim, bilinçlendirme ve teşvik sistemine döneceğiz." diye konuştu.

Hekimliğin kendini insanlığa adamak anlamına geldiğini, bunu sık sık tıp fakültesindeki öğrencilerine de söylediğini anlatan Memişoğlu, 6 Şubat depremlerinin hemen ardından İstanbul'da havalimanına binlerce hekimin gittiğine, Türk hekimlerinin bölgede görev almak için seferber olduğuna dikkati çekti.
Koruyucu hekimliği ön plana çıkartacaklarını bildiren Memişoğlu, "Obezite, bağımlılık, hareketsizlik, doğurganlık oranlarının düşmesi toplumumuzun en büyük riskleri. Hekimlerin özlük haklarıyla beraber bu konulara da bakacağız." dedi.
AA

Editör: Haber Merkezi