Suriye'de cihatçı grupların etkinlik kazanması ve bölgesel dinamiklerin değişmesi, bu topluluğun hem kendileri hem de ülkeleri için kaygılarını artırıyor.
"Atatürk’ün mirası antiemperyalist bilinç"
Antakyalı bir avukat, bu kaygıyı açıkça dile getiriyor:
“Bizim antiemperyalist bilincimiz Atatürk’ten miras. İsrail ve ABD varsa biz karşı tarafta oluruz. Suriye’de olanları da bu perspektiften değerlendiriyoruz. Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) haritası yine gözümüzün önüne geldi.”
Cumhuriyet değerlerine bağlılıklarıyla bilinen Hatay’daki Alevi yurttaşlar, özellikle dış müdahaleler karşısında güçlü bir karşı duruş sergiliyor. Ancak bu duruş, deprem sonrası ikinci plana atılma hissiyle birleştiğinde derinleşen bir güvensizliğe dönüşmüş durumda.
Deprem ve Sonrası: "Hedef alınacağımızı düşünüyoruz"
Defneli bir esnaf ise bu duyguyu şöyle ifade ediyor:
“Depremden sonra zaten unutulmuş gibiydik. Şimdi, Suriye’deki yönetim değişikliğiyle birlikte, bölgemizin hedef alınmasından korkuyoruz. Bizim bölgemizde huzur kalmayacağından endişeliyiz.”
Cihatçı Grupların Etkisi ve Gençlerin Kaygıları
Hatay’da üniversite öğrencisi bir genç, cihatçı grupların yükselişini işaret ederek şu değerlendirmeyi yapıyor:
“Suriye, Türkiye için bir tampondu. Şimdi bu tampon işlevini kaybetti. Kendimizden çok ülkemiz için endişeliyiz. Cihatçı grupların gözünde bizim varlığımız tehlike olarak görülüyor. Katlimiz sevap sayılıyor.”
Öğretmenlerin Uyarısı: "Dış müdahaleyi desteklemek gelecekte bizi vurur"
Samandağlı bir öğretmen ise Suriye’deki değişimi değerlendirirken dış müdahalelerin tehlikelerine dikkat çekiyor:
“Ülkeler kendi içinde değişim yaşayabilir. Ancak dış müdahaleyle gelen bir değişimi desteklemek, yarın aynı durum bize uygulanırsa bizi savunmasız bırakır.”
"Hatay Vazgeçilmezdir"
Hataylı Alevi yurttaşların ortak sesi, bölgenin huzurunu ve Türkiye’nin güvenliğini koruma isteği. Bu sesler, hem ulusal hem de uluslararası politikaların bölgedeki etkilerinin daha dikkatli ele alınması gerektiğini ortaya koyuyor.
