2020 yılının ilk aylarından itibaren yaşadığımız Covid-19 salgını, dünya çapında ağır bedeller ödetti hepimize… “Bize gelmez” dedik geldi… “Bulaşmaz” dedik” bulaştı… Sevdiklerimizi elimizden aldı… Biz yetişkinler için dahi kabul edilmesi zor olan “ölüm” kavramı çocuklarımızda derin yaralar bıraktı…

-Deden uzun bir yolculuğa çıktı.
-Ne zaman dönecek anne?
-Dönmeyecek. Artık melek oldu.

  • O zaman uçup gelir değil mi?
    -Hayır çocuğum gelemez çünkü derin bir uykuya daldı.
  • Anne ben de melek olup uçmak istiyorum dedem gibi.
    -???

Korona veya başka bir şekilde sevdiklerimizi er ya da geç kaybediyoruz. Peki, genç ya da yaşlı, ailede ya da çevremizde yaşadığımız kayıpları çocuklarımıza nasıl anlatmalıyız?
Çocuklar yaşadıkları kaybı kabul etmekte ve buna inanmakta güçlük çeker. Kaybedilen kişi ile ilgili soru sorabilir: “Bir daha gelecek mi? Nereye gitti? Yattığı yerden gelsin” gibi. Dilediği kişiye/nesneye ulaşamamanın, dilediği şeyi yapamamanın yarattığı engellenme hissiyle birey yoğun bir öfke yaşar. Kaybedilen kişiye kızabilir, onu terk ettiğini düşünebilir. Çocuk, yaşadığı kayıpla baş edebilmek ve olayları anlamlandırabilmek için sorgulamaya başlar.
Küçük çocuklar kendilerini suçlama eğilimindeyken daha büyük çocuklar/ergenlerde bir başkasını suçlama, Tanrı’yı suçlama gibi tepkiler gözlenebilir. Bu evreden sonra çaresizlik duygusuyla birlikte yoğun bir depresyon eşlik edebilir. Etrafa karşı düşmancıl tavırlar sergilenebilir ya da tamamen içedönük tepkiler sergileyebilir. Çocuklarda depresif belirtiler, genellikle öfke ifadesi ile ortaya çıkar. Bir süre sonra yaşanan kaybın geri gelmeyeceği anlaşılır ve çocuk, durumu kabullenmeye başlar. Yaşamını düzene koyma yolunda adım atılan bu evrede çocukları desteklemek oldukça önemlidir.

Çocuğa en yakın kişi tarafından söylenmeli

Ani bir kaybın ardından çocuğun yanında olduğunu ona hissettirmek oldukça önemlidir. Sevilen ve değer verilen birinin kaybını özellikle ebeveynlerden birinin (eğer hayatta değillerse çocuğa en yakın kişi) açıklaması gerekmektedir. Bu sırada çocuğun güvende hissedeceği bir ortamda olmak (kendi evi, oturma odası gibi) yaşanan kayıpla ilgili çocuğu desteklemek adına oldukça kritiktir. Kaybedilen kişi için “uzun bir yolculuğa çıktı, melek oldu, derin bir uykuya daldı” gibi açıklamaların yapılması uygun değildir. Özellikle küçük çocuklarda kaygı tepkisi oluşturacak bu tarz açıklamalar başka sorunların tetikleyicisi haline gelebilir. Bunun yerine sevilen kişinin “öldüğü, artık yaşamadığı” ifade edilmeli; ölümün yaşamın sonu ve geridöndürülemez bir durum olduğu açıklanmalıdır. Ölen kişinin artık yaşamadığı çocuğa izah edilmelidir: “Sevdiğin kişi artık yürüyemez, yemek yiyemez, uyuyamaz, yanımıza gelemez” gibi.

Asla ölmeyeceğinize söz vermeyin.

Çocuklar başka kimin ölebileceği konusunda endişelenmeye başlayabilir. Asla ölmeyeceğinize söz vermeyin. Bunun yerine onlarla orada olmak istediğinizi ve onlara bakmak için orada olmayı planladığınızı anlatın. Her zaman onları sevecek ve ona değer verecek birinin olacağını hatırlatın.