El-Mina Antik Kenti
Samandağı’nda Asi nehri üzerine kurulmuş bir liman şehriydi. Tanrı Posideion’un kutsal kenti sayılırdı. Kazılar Bronz dönemden kalma bir yerleşim yerini ve Miken çömleklerini açığa çıkarmıştır. İ.Ö. VII. Yüzyılda kurulduğu sanılan antik kent Asi nehrinin getirdiği alüvyonlar altında kalmıştır. Bu nedenle günümüze ulaşabilen herhangi bir mimari kalıntı bulunamamıştır.
İsis-Aphrodite Dor Mabedi
Antik kentten günümüze kalıntıları ulaşan ve tanımlanabilen Tapınak, Yukarı Şehrin batısında, deniz seviyesinden 250 m yüksekte körfeze, denize, ovaya ve Kel Dağ’a hakim bir konumda, adeta Kel Dağ ile karşı karşıya bakan bir noktada bulunmaktadır. Yapı, bir teras üzerinde, doğu-batı aksı doğrultusunda uzanmakta olup ana girişi doğu yandadır. Tapınağın duvarları ve çatısı tamamen tahrip olmuş, yapının sadece zemine kadar olan kısmı mevcuttur. Çatıyı destekleyen ve tapınağın kutsal odasını çevreleyen sütunlara ait parçalardan bazıları korunagelmiştir. 1935-1938 yılları arasında Amerikan kazı heyeti burada kazı yapmıştır. Tapınak, genel görünümü ve boyutlarındaki oranlamadan yola çıkılarak, çevresi sütunlarla çevrili peripteros planlı ve ön ve arka kısa yanlarda 6, uzun yanlarda 12 sütun dizili olduğu, girişin doğu yanında olduğu ve girişin önünde derin iki sütunla desteklenen sundurmalı mekan pronaos ve buradan girilen kutsal oda naos dan oluşan plana sahip dor düzeninde bir tapınak olarak tanımlanmaktadır. Pronaosdan girilen naosun gerisinde, kutsal alan adyton olarak adlandırılan alanın iç kısmının tabanı yoktur ve tabanın altında, kuzeybatı köşeden 8 merdivenle inilen yer altı odası Kryptoportikus vardır. Kazıda ele geçen ve tapınağın kimliğine ait tek eser olan İsis-Aphrodite figürini Princeton Sanat Müzesi’ndedir. Tapınak, İsis-Aphrodite figürini ve kryptoportikusundan ötürü İsis-Aphrodite tapınımına ait olup İ.Ö. 4. yy sonu veya 3. yy başında inşa edilmiştir.