Habib-i Neccar M.S. 40 yıllarda Antakya’da yaşamış Hz. İsa’nın havarilerine inanan ve bu uğurda canını veren bir Hristiyan marangozdur.
Neccar’ın Arapça’daki kelime anlamı marangozdur. Hz. İsa’nın havarilerinden Yuhanna, Pavlos ve Şem\'un ‘a ait olduğu düşünülen mezarlar ve Habib-i Neccar mezarı ile birlikte içerisinde Hristiyanlara ait mezarların olduğu bir camidir Habib-I Neccar Camii.
Müslümanlarca bir evliya olarak kabul edilen Habib-I Neccar için, caminin girişindeki yazıda, “Türkiye Diyanet Vakfı’nın ansiklopedisinde “Habib-I Neccar, İslami kaynaklara göre Kur’an-I Kerim’de Yasin Süresi’nin 13-27 ayetlerinde kıssası anlatılan kişi” deniliyor.” ifadesi var.
Antakya\'nın M.S. 636 yılında Hz. Ömer\'in komutanlarından Ebu Ubeyde Bin Cerrah tarafından fethedilmesi ile birlikte inşa edilen Habib-i Neccar Camii Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde inşa edilen en eski camii olarak bilinir.
Bizans\'ın 968 yılında Antakya\'yı ele geçirmesi ile birlikte Habib-i Neccar Camii kiliseye çevrilmiştir. 1084 yılında Selçuku ordularının Kutalmışoğlu Süleyman Şah komutasında Antakya\'yı almalarından sonra tekrar camiye çevrilmiştir. Hikaye devam etmektedir. Haçlı orduları 1098 yılında Antakya\'ya ulaştıklarında cami bir kez daha kiliseye olacaktır. 170 yıl kadar kilise olarak kullanıldıktan sonra 1268 yılında Memluklularının Antakya\'ya gelmesi ile birlikte Memluk Sultanı Baybars, Habib Neccar Camisini yeniden inşa ettirmiştir.
Osmanlı İmparatorluğu döneminde, 17. yüzyılda barok üslubunda minaret ve 1829 ve 1857 yılları arasındaki onarımlarda bugün de kullanılan şadırvan eklenmiştir. Habib-i Neccar Camii Türkiye Cumhuriyeti döneminde 1940 yılında Vakıflar Genel Müdürlüğü\'ne devredilmiştir.