Nevşehir ve civarının yaklaşık M.Ö.5000 senelik bir tarihi geçmişi vardır. Bölgenin ilk sakinleri Hititler olup, bu bölgeye "Nissa" ismini verdiler. Hititlerden sonra Frigler ve Lidyalılar bölgeye sahip oldular.

Kapadokya'ya Asurlular "Katputuka" isimini ver­diler M.Ö.6.asırda Persler bu bölgeyi ele geçirdiler

M.S.395 yılında Roma İmp.nun bölünmesi üzerine Anadolu'nun diğer bölgeleri gibi Doğu Roma (Bi­zans)'in payına düştü.

İslam orduları "Niğde-Aksaray-Kayseri" üçgeni içinde kalan bu bölgeyi 8.asırda fethederek 300 sene hakim oldular. İslam devleti, iç isyan ve bölücü faaliyet-lerle zayıflayınca bölge tekrar Bizans'ın eline geçti.

1071 Malazgirt zaferinden sonra Anadolu Fatihi Kutalmış oğlu Süleyman Şah, bütün Anadolu gibi bu bölgeyi de fethetti. Türkler bu köye "Muşkara" isimini verdiler. Selçuklu devletinin yıkılışından sona İlhanlılar 14.asır ortalarında da Eratna oğulları ve Karaman oğulları bu bölgeye hakim oldular 14. Asrın sonların­da Nevşehir ve civarı Osmanlı devleti hakimiyeti altı­na girdi. Bu esnada "Muşkara" köyü 10-12 hanelik bir yerleşim merkeziydi.

Lale devrinin sadrazamı {171..-1730) Nevşehirli Damat İbrahim Paşa "Muşkara köyünü genişleterek imar etti. Yeni kurulan şehre "Yeni şehir" manasına gelen Nevşehir" İsmi verildi ve bir kaza olarak Niğde sancağına bağlandı.

Tarihçe: Tarihi M.Ö. 3000 yıllarına kadar uzanan ve tarih öncesi çağlardan beri bir çok yerleşmeye sahne olan kent tarihte Kapadokya Krallığı adıyla anılmıştır. Nevşehir'de Hititler, Persler, Makedonyalılar, Selevkoslar, Roma, Bizans, Selçuklu, Dulkadiroğulları ve Osmanlılar hüküm sürmüştür

(M.Ö.6500-2000)
Nevşehir (Muşkara) ilinin en eski yerleşim yeri Gülşehir ilçesi Civelek Mağarası’nda görülür. Avanos’un Sarılar beldesi yakınlarındaki Zank Höyük’te DTCF Öğretim üyelerinden Doç. Dr. Hüseyin Sever’in başkanlığında yapılan kazılar sonucunda Eski Tunç Çağı’na (M.Ö.3000-2000) ve Assur Ticaret Kolonileri Çağı’na (M.Ö.2000-1750) ait eserler ele geçmiştir. Nevşehir civarında bulunan çok sayıdaki höyüklerde özellikle Eski Tunç Çağı’na ait kalıntılar tespit edilmiştir.

(M.Ö.3000-1750)
Anadolu Eski Tunç Çağı’nda madencilikte doruk noktasına erişmiştir. Özellikle çağın son evrelerinde en büyük gelişim Orta Anadolu’nun kuzeyinde gözlenmiştir. M.Ö.2000-1750 yılları arasında Kuzey Mezopotamya’da yaşayan Assurlu tacirler Anadolu’da ticari koloniler kurarak ilk ticaret örgütünü oluşturmuşlardır. Bu ticaretin merkezi Kayseri’deki Kültepe, Kaniş-Karum’dur (Karum: Ticaretin yapıldığı pazar yeri). Belgelerde adı geçen ve yeri saptanabilen karumlardan biri de Karum-Hattuş’tur (Boğazköy).

Zengin altın, gümüş ve bakır kaynaklarına sahip olan Anadolu, tunç alaşımı için gerekli olan kalay bakımından fakirdi. Tacirlerin beraberinde getirdikleri kalay, çeşitli kumaşlar ve kokular bu ticaretin ana malzemeleriydi. Hiçbir zaman politik üstünlüğe sahip olmayan tacirler yerli beylerin himayesi altındaydılar.

Assurlu tacirler sayesinde Anadolu’da ilk defa yazı görülür. ‘Kapadokya Tabletleri’ olarak adlandırılan Eski Assurca yazılmış çivi yazılı metinlerden, tacirlerin geliş yolları üzerindeki beylere %10 yol verdikleri, borçlu olan halktan %30 oranında faiz aldıkları, Anadolu krallarına sattıkları mal üzerinden %5 vergi verdikleri anlaşılmaktadır. Yine bu tabletlerde Assurlu tacirlerin Anadolulu kadınlarla evlendikleri ve nikah sözleşmelerinde Anadolulu kadınların haklarını koruyacak maddeler bulunduğu görülmektedir.

Assurlu tacirler yazıdan başka silindir mühürler, madencilik, tapınak ve tanrı fikirlerini de Anadolu’ya getirmişlerdir. Böylece Anadolu’nun yerli sanatı, Mezopotamya sanatının etkisi altında gelişerek kendine has yeni bir sanat anlayışını ortaya koymuştur. Bu sanat daha da gelişerek Hitit sanatının temelini oluşturmuştur.

Nevşehir ve yöresi Osmanlı idaresi altında (1299-1923)
Nevşehir ve yöresi Osmanlı idaresi altında bir süre barış içinde yaşadı. Özkonak’ta Yavuz Sultan Selim’in Doğu Seferi sırasında yapılan köprü Nevşehir’deki Erken Osmanlı yapısı olması açısından önemlidir.

Kanuni Sultan Süleyman tahtta çıktığında (1520) hazinenin gelirini arttırmak için yeni bir arazi tahriri yaptırdı. İl yazıcılarının bir kısmı ürün miktarını ve tarla ölçümlerini fazla göstererek vergileri arttırdılar. Bazı dirlik sahiplerinin toprağı ellerinden alındı. Bu durum halk ve asker arasında hoşnutsuzluğa neden oldu. Ayrıca 1582’den başlayıp ardarda gelen İran seferleri de Anadolu tımar düzenini bozmuştu. Sefere çağrılan dirlik sahiplerinden bazıları ailelerini karışık ortam içerisinde bırakıp gidemeyeceklerini ileri sürerek yasalara karşı çıkarak ‘Celâli’ oldular . Devlet isyanları güçlükle bastırabildi. Tüm bu olumsuzluklar Nevşehir ‘de etkisini şiddetli şekilde gösterdi. Yöre halkı arzuladığı barış, huzur ve kalkınma dönemini Damat İbrahim Paşa zamanında yaşamıştır.