Arap Baharı sonrası Suriye’de yaşanan gelişmelerle birlikte bozulan ilişkiler ve Suriye Halk Meclisi'nin hadsiz açıklaması sonrası gerginlik tırmanışa geçti. Bu süreçte yapılacak iş; öncelikle aramızdaki sorunun derhal çözülmesidir. Halen dört parçalı bir yapıdan oluşan Suriye;

• Suriye rejiminin yönettiği topraklar,

• Terör örgütü PYD’nin elindeki alan,

• Milli Ordunun kontrolündeki bölge ve

• HTŞ muhaliflerinin bulunduğu İdlib’den oluşmaktadır.

Özellikle geleceği belirsiz bölgeler için uluslararası meşruiyet çerçevesinde çözüm sağlanmalıdır. Batılı ülkelerden bu konuda hiçbir faydanın olmayacağı, asla çözümün tarafı olmayacakları ve mevcut durumun sürdürülemez olduğu ortadadır. Öyleyse;

• Bunun çözümü de Türkiye ile Suriye arasında olmak zorundadır. Nitekim bu noktada geç kalınsa da gerekli adımlar atılmalı, zararın neresinden dönülürse kardır.

• Türkiye'nin bu saatten sonra komşusuyla bu kadar yaşanmışlıklardan sonra yeni bir gerilime girip diplomatik açıklamalarla cevap verme yoluna girmesinin de hiçbir anlamı yoktur.

• Suriye Halk Meclisi’nin hadsiz bildirisinin zamanlamasının ekonomimizin zayıf olduğu paramızın yüzde 50’ye varan oranda değer kaybettiği döneme gelmesi de manidardır. Burada Suriye'ye verilecek en güzel cevap ekonomimizin güçlendirilmesidir.

Hatay, anavatana kendi iradesiyle katıldığı tarihten günümüze kadar hemen her dönem üvey evlat muamelesi görmüştür. 1974'te MSP-CHP Koalisyonu döneminde yapılan İskenderun Demir Çelik Fabrikası’nı hariç tutarsak elle tutulur hemen hemen hiçbir kalıcı büyük yatırım yapılmamıştır.

Coğrafi konum olarak da Belen ilçesinin ayırdığı Amanos dağlarının ili ikiye böldüğü bölgede, İskenderun-Dörtyol havalisi yatırım alırken dağın öteki yanı başta Antakya olmak üzere havalisindeki ilçeler ikinci plana itilmiştir.

Hatay'ın resmi rakamlarda ön sıralarda oluşu kimseyi yanıltmasın. Demir Çelik ve yan sanayisi nedeniyle kalkınmış görünse de yatırım noktasında Hatay şu anda Türkiye'nin en geri kalmış ve işsizliğin en yüksek olduğu illerinden birisidir.

HATAY YATIRIM YOKSUNU

Bugün hükümetin Suriye'ye vereceği en önemli mesaj -nota çekerek- ve meydan okuyan cümleler kurarak değil, bizzat icraatlarla Hatay bizim ebedi toprağımızdır, emanet değildir kanaati oluşturulmalıdır. Bunu sağlamak için de güçlü ekonomik programlar devreye sokularak Hatay, devasa yatırımlarla desteklenmelidir.

Türkiye'nin lokomotifi konumundaki yatırımlarından birisi seçilerek Hatay’a yapılmalıdır ki buranın bizim için çok önemli olduğu ve vazgeçemeyeceğimiz bir ilimiz olduğu anlaşılsın. Ayrıca stratejik politikalar ve yatırımlarla yıllar geçse bile burada yaşayan her bir fert ülkemizin şartları ne olursa olsun Türkiye cennet vatanımdır diyebilmelidir.

Maalesef Hatay bugüne kadar üvey evlat muamelesi görmüştür. Hatay'ın genelinde önemli şehirleşme ve altyapı sorunları vardır. Ülkenin iç bölgeleri ile Hatay topraklarının iletişimini sağlayacak Antakya ile İskenderun’u birbirine bağlayan tarihi Belen Geçidi acilen baypas edilerek tünel yapılmalıdır. Hatay’a, vergi, prim, ihracat, istihdam, çiftçilere yardım, yatırıma destek, turizm, sanayi ve ticaret alanında teşvikler verilmeli, yerel sanatkârlık alanları desteklenmeli bölgede bulunan kurumlara ve üniversitelere de ekstra bütçeler verilmelidir.

Hatay'da bulunan mülteciler de normal hayata tam entegre edilmeli ve diğer illerde bulunanlara göre daha avantajlı olmalı. Ülkemizin dört bir yanına dağılmış Suriyeliler içerisinde gelir düzeyi muhtemelen en düşük kesim Hatay'da yaşayanlardır.

Ne yazık ki Suriye’nin iç savaşla boğuştuğu ve bu kadar sıkıntı da olduğu bir dönemde bile Hatay’a dil uzatabilme cesaret ve cüretini göstermesi düşündürücüdür ve büyük bir talihsizliktir. Uluslararası düzeydeki bu tür bir açıklama, dudak bükerek geçiştirilmemelidir. Bu iddiayla yetinilmeyebileceği hesap edilerek akıllı stratejiler yürütülmeli ve Hatay üzerinde kirli emeller boşa çıkarılmalıdır.