FETİH (26 EKİM 1461)
Fatih Sultan Mehmet tarafından 1453 yılında İstanbul'un fethedilip Bizans imparatorluğunun yıkılarak Osmanlı İmparatorluğu'nun yaratılması ile doğu sınırlarının da güvence altına alınması açısından zorunlu bulunan Trabzon'un fethi için gerekli hazırlıklar yapılarak donanma ve kara ordusu Trabzon'a hareket etmiştir. 1461 yılında, bizzat Fatih'in komuta ettiği ordu tarafından kuşatılan Komnenos Krallığı'nın başkenti Trabzon, kuşatmaya uzun süre dayanamayarak teslim oldu ve böylece Türklerin egemenliği altına girdi.
Trabzon'u da ele geçirerek Osmanlı İmparatorluğuna katan Fatih, birkaç gün şehirde kaldıktan sonra Gelibolu Sancak Beyi Kazım Bey'i Trabzon valiliğine atayarak kentten ayrıldı. Bir süre müstakil sancak olarak idare edilen Trabzon II. Bayezid'in oğlu Yavuz Sultan Selim'in sancakbeyi olarak atanmasından sonra "şehzade şehri" unvanını da kazanmış oldu.
1487 yılında Yavuz Sultan Selim'in vali olarak atanmasıyla birlikte kentte imar faaliyetleri de hız kazandı ve 1515'de annesi Gülbahar Hatun adına Hatuniye Camii ve külliyesi yapıldı. Osmanlı İmparatorluğunu hemen her açıdan zirveye taşıyan, batılılarca da "Muhteşem Süleyman" olarak adlandırılan Kanuni Sultan Süleyman 1495'de Trabzon'da doğdu. 15 yaşına kadar çocukluğunu Trabzon'da geçiren ve ilk eğitimini burada alan Kanuni'nin padişah olmasından sonra Batum ile birleştirilen Trabzon bir eyalet merkezi haline getirildi.
BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞLARI SIRASINDA TRABZON
Birinci Dünya Savaşının en ağır darbesini gören illerden biri de Trabzon'dur. Ruslar Osmanlı İmparatorluğu'na savaş ilan edip, 1 Kasım 1914'den itibaren doğu hududunu aşarak Türk topraklarında ilerlemeye başladı. Doğu Karadeniz kıyılarını alıp, Anadolu'yu ele geçirmeyi hedefleyen Rus orduları karşısında, Türkiye 3 Kasım'da Almanya yanında savaşa katıldı ve 14 Kasım'da Cihad-ı Mukaddes ilan etti.
Rus savaş gemilerinin Karadeniz limanların bombardıman etmesi ile de Trabzon ateş çemberi içine düşmüş oldu. Nitekim 17 Kasım 1914'te yirmi üç parçalık bir Rus donanması Trabzon'u bombardıman ederek büyük tahribata ve can kaybına sebep oldu.
Bombardımanlar birbirini kovaladı. Trabzon 8 Şubat ve 11 Şubat 1915'te Rus bombardımanı ile büyük ölçüde tahrip oldu, 1000'den fazla insan öldü. Ruslar 23 Ocak 1916'dan itibaren kıyı saldırılarını yoğunlaştırdılar. 17 savaş gemisinin desteklediği bu saldırılar sonunda birliklerimiz geri çekilmek zorunda kaldı. Bu sırada savaş gemimiz Yavuz Trabzon'a geldi. 32 ağır makineli tüfek, bir batarya, dağ topu ve bazı askeri levazımat ile Kafkasya cephesinde kullanılmak üzere iki uçak getirdi. İstanbul'dan istediği yardımı alamayan 3. Ordu Komutanı Kamil Paşa, birliklerini Ilıca'ya doğru geri çekince 16 Şubat 1916'da Ruslar Erzurum'u işgal etti.
TRABZO’UN İŞGALİ :
Rus kuvvetleri, donanmanın desteğini de alarak 24 Şubat 1916'da Rize'yi işgal ettiler. Of sınırına dayanan Ruslar karşı Baltacı Deresi'nde yöre halkından oluşan kuvvetlerle askeri birliklerimiz kahramanlıklarla dolu savunma yaptılar.
Rus ordusunu 22 gün 22 saat direnen Trabzon halkı, düşmanın denizden ve karadan saldırılarının yoğunlaşması ve bu arada hiçbir yerden destek gelmemesi sonucu geri çekilince, 15 Mart 1916'da Of İlçesi düşman eline geçti.
Daha sonra Sürmene işgal edildi ve düşman Trabzon kapılarına dayandı. 18 Nisan 1916'da Trabzon Rumlarından bir heyet, Türklerin 15-16 Nisan'da şehri boşalttığını işgal kuvvetleri komutanı General Lyhkov'a bildirerek kendisini şehre davet etti. Azınlıkların seviyesiz çılgınlıkları ve karşılama törenleriyle Erzurum Caddesinden Belediye Meydanına giren işgal kuvvetleri şehri teslim aldı. Trabzon'un acı dolu esaret ve muhacirlik günleri başladı. Göç edemeyerek şehirde ve köylerde kalan Müslüman halka büyük işkenceler yapıldı.
Özellikle yerli Rumlar ve Ermeniler adeta katliama ve yağmalamaya giriştiler. Değerli eşyalar, kültür ve sanat eserleri sandık sandık Rusya'ya götürüldü. Girilmedik ve yağmalamadık yer bırakılmadı. Düşmanla Kahramanca savaşarak hain Rum ve Ermeni çetelerini Trabzonlu yiğitler temizledi.
TRABZON’UN KURTULUŞU:
1917'de Rusya'da Bolşevik ihtilali olunca, Rus ordusunda büyük bir panik başladı. Geri çekilmek zorunda kalan Ruslarla, 18 Aralık 1917'de Erzincan Antlaşması yapıldı. Bu antlaşmaya Ermeniler uymayıp, Türkler aleyhinde katliamlara girişince, Ordu Komutanı Vehip Paşa'ya ileri harekat emri verildi. 11 Şubat 1918'de genel hareket emrini alan ordumuz, bir koldan Kafkasya üzerine ilerlerken, diğer koldan Trabzon'lu Albay Hamdi Bey (Pirselimoğlu) komutasındaki 37. Tümen; Giresun'dan 123. alay ile takviye edilerek Trabzon üzerine yola çıktı. Bölgedeki çeteleri de temizleyerek ilerleyen birliklerimiz 14 Şubat 1918'de Vakfıkebir'i, 18 Şubat 1918'de Akçaabat'ı geri aldı. Birkaç gün içinde çevreyi düşmanlardan temizleyen birliklerimiz 24 Şubat 1918 tarihinde Trabzon'a girdi.
Trabzon'un ve Trabzon'lunun 2 yıla yaklaşan esaret ve muhacirlik çilesi sona erdi. Osmanlı Devleti, Brest-Litovsk Anlaşması ile doğudaki topraklarını istiladan kurtardı. Ancak Trabzon, kurtuluşun sevincini tadamadı. Zira hicretten dönen halkı harabeye dönen Trabzon'da yoksulluk ve sefalet bekliyordu. Buna rağmen yüzyıllarca önce Türkler tarafından camiye çevrilmiş olan eski kiliseler de namaz kılınması yasaklandı ve binalar Rumlara verildi. Türk matbaalarından yararlanarak "Trapezuntsıy Veyenny Lisok (Trabzon Askerî Gazetesi)" adında Rusça bir gazete çıkarıldı. Bu gazete 1916-1917 yılları arasında Rusça dört ay boyunca yayımlandı. Bu dönemin en kötü olayı, Rusların vilayet arşivini imha etmeleri olmuştur.