“Siyonizm’in Planlarına Karşı Filistin ve Kudüs'ün Özgürlüğü konferansından notlar…

Dünya genelinde ve özellikle Filistin’de; sıkıntıların, çalkantıların ve mazlumların gözyaşlarının dinmediği bir zaman diliminde Dünya Kudüs Günü vesilesiyle “Siyonizm’in Planlarına Karşı Filistin ve Kudüs'ün Özgürlüğü" temalı konferans, ülkemizden ve İslam âleminden önemli şahsiyetlerin katılımı ile Saadet Partisi İstanbul İl Başkanlığı’nın gayet başarılı ev sahipliğinde gerçekleştirildi.

İnternetten rezervasyonla katılımın sağlandığı, simultane tercümenin yapıldığı organizasyonda; misafirlerin karşılanması, katılımcılara yaka kartı, yemek masalarında tek tek isim yazılması gibi tüm incelikler detaylıca düşünülmüştü. Bakanlık düzeyinde yapılan organizasyon diplomatik ayrıntıları dahil planlanarak ve hayli yoğun geçen toplantıdaki konuşmalardan aktarılabilecek notlar şunlar:

İŞGALCİ SİYONİSTLERİN SİNSİ PLANLARI

İslami şahsiyetler hayatları boyunca Filistin davasına önem vermiş, bu uğurda fedakârlıklar ortaya koymuş, bu davaya sahip çıkma konusunda İslam dünyasına öncülük etmişlerdir. Müslümanın kalitesi Filistin davasına ve İsrail’in işgaline karşı bakış açısıyla ölçülür. Şuurlu her birey Filistin davası için yapılan çalışmaları büyük şeref bilir.

Filistin ve Kudüs'ü özgürleştirmek, aslında bütün İslam dünyasını özgürleştirmek ve bağımsızlığına kavuşturmak demektir.

Uluslararası hukukun tüm dünya halkları için kabul ettiği ancak Filistin halkının yetmiş yıldır mahrum kaldığı tüm hak ve özgürlükler yeniden sağlanmalıdır.

Siyonizm’in, Mescid-i Aksa’nın tamamına hâkim olma ve Mescid-i Aksa’yı yıkarak kalıntıları üzerine sözde Süleyman Mabedi’ni inşa etme planları konusunda dikkatli olma zarureti vardır. Bütün Müslümanlar Mescidi Aksa’ya bir zarar gelmemesi için tek vücut olmalıdırlar. Zira İsrail bu haksız ve zalimce uygulamaları ile Kudüs’ün İslami kimliğini ortadan kaldırarak kendilerince iddia ettikleri sahte Siyonist hurafelerini kazımayı amaçlamaktadır. Bunu yaparken de İsrail’in Kudüs ve Filistin ile hiçbir alakasının olmadığını ortaya koyan tarihi hakikatleri açıkça yok saymaktadır.

FİLİSTİNLİLERİ DESTEKLEME İNSANİ VECİBEDİR

Müslümanların ve dünyada hakkaniyet sahibi olan bütün insanların Kudüs’teki ve tüm Filistin topraklarındaki Filistinlileri desteklemeleri; dini, ahlaki ve insani bir vecibedir. Zulme karşı durma, hakkın ve haklının yanında yer alma herkesin sorumluluğudur. Bu sorumluluğu yerine getirirken gösterilecek en ufak bir gevşeklik; çatışma ve şiddetin daha da artmasına sebep olacaktır. Bölgemizde ve tüm dünyada olup biten de aslında budur.

İsrail zulmünün; bu dönemin uluslararası hukukuyla ve İslam ülkeleri başta olmak üzere diğer tüm ülkelerin kınamalarıyla durmayacağı ortadadır. Çünkü İsrail ancak güçten anlar! Müslümanların dağınıklığından fırsatla palazlanan İsrail’i ve zulmünü durduracak bu gücün teşekkülü için İslam ülkelerinin; ekonomik, siyasi ve askeri alanda ortak hareket ettiği; gerçek manada bir İslam Birliği kurulmalıdır.

TAKDİRE ŞAYAN MÜCADELE

Filistinliler; Siyonizm’in planlarına karşı takdire şayan bir mücadele ortaya koymaktadır. Mescid-i Aksa’yı korumak için gece-gündüz nöbettedir. İsrail’in Mescid-i Aksa’yı zaman ve mekân olarak taksim etme yönündeki çirkin planlarını boşa çıkarmakta kararlıdır. Bütün bu gayretler sonuna kadar desteklenmelidir.

İsrail’in türlü zulümlerine; insani, hukuki ve nefsi müdafaa olarak karşılık veren Filistin halkının, devletinin ve direniş güçlerinin maddi-manevi yanında olunmalıdır. Bu destek ve duruş; Filistin’in özgürlüğünün sağlanması açısından vazgeçilmez derecede önemli görülmelidir.

Müslümanların hedefi; Filistin topraklarını özgürleştirmek, Filistin halkının kendi topraklarına dönmesini gerçekleştirmek ve tam bağımsızlığını sağlamak olmalıdır. Bu sebeple soykırım zulmünü ortadan kaldırmak ve işgale son vermek hedefinden de asla vazgeçilmemelidir.

Bazı İslam ülkelerinin İsrail ile başlattıkları normalleşme girişimleri son bulmalıdır. Ekonomik, siyasi, akademik ve kültürel olmak üzere Siyonizm’in kontrolünde olan tüm kurum ve kuruluşlar daha etkin bir şekilde boykot edilmelidir.

NORMALLEŞME VE ÇÖZÜM

Müslüman ülkelerin “İsrail ile normalleşmeleri” normal değildir. Hiçbir Müslüman göz göre göre katil, cani işgalcileri desteklemez ve onlarla bir araya gelmez ve gelmemelidir. Reel politik ve kısa vadeli çıkarlara dayanarak emperyalist güçlerle kirli ilişkiler kurmak gelecekte büyük sorunları beraberinde getirecektir.

Müslümanların, Filistin’deki hakikatleri ortaya koymak amacıyla kendi ülkelerinde yürüttükleri çalışmaları daha etkin hale getirmeleri şarttır. Filistin’de yaşananları güncel tutacak ve olaylara karşı farkındalık oluşturacak siyasi çalışmaların ve medyaya yönelik kampanyaların; siyasi partiler ve sivil toplum kuruluşlarıyla beraber yürütülmesi önemlidir. Farklı toplumsal etkinlikler gerçekleştirerek her alanda Filistin halkına hak ettikleri desteği sağlamaları için kendi hükümetlerine kamuoyu baskısı oluşturmaları zorunluluktur. Ayrıca ekonomik anlamda Filistin halkının sürdürülebilir imkânlara kavuşması için bütün araçlar seferber edilmelidir. Bu işin kısıtlı yardım faaliyetleri ile olmayacağı açıktır.