Osmanlı Devri:
Yıldırım Bayezid’in Ankara Savaşı’nda (1402) Timur’a yenilerek esir düşmesi ve sonrasında şehzadeleri arasında meydana gelen taht kavgaları üzerine, Fetret Devri olarak bilinen bu dağılma sürecinde Osmanlı birliğini sağlamaya çalışan ve bunda da başarılı olan Çelebi Sultan Mehmet, bu mücadele yıllarında Amasya’yı kendisine merkez edinmiştir. 1402 yılında Yakut Paşa’nın Amasya Emiri olduğu dönemde, Timur tarafından Kara Devletşah Amasya’ya emir olarak atanmış, fakat Kara Devletşah, Amasya halkı ve ileri gelenlerince “zalim bir insan” olarak bilindiğinden onun emirliği tanınmamış ve şehre girmesine izin verilmemiştir. Çelebi Sultan Mehmet, Kara Devletşah’la savaşarak bozguna uğratmış ve Kara Devletşah savaş meydanında öldürülmüştür.
Osmanlılar Devri’nde Amasya, 15. yüzyılın ilk yarısından itibaren şehzadelerin görev yaptığı bir sancak ve aynı zamanda Eyalet-i Rum’un da merkezi konumundadır.
Amasya, Yörgüç Paşa’nın Beylerbeyi olduğu dönemde (1422-435); Sivas, Tokat, Çorum ve Samsun sancaklarından müteşekkil bir vilayettir. Bu dönemde Amasya’ya “Vilayet-i Rum” deniliyordu.
Osmanlılar Devri’nde Amasya’da görülen önemli olaylardan biri de tarihte Celalî İsyanları olarak bilinen toplumsal olaylardır. Amasya’da büyük kargaşaların yaşandığı bu dönemde, 16. yüzyılda Celalî grupları daha çok Yeşilırmak Havzası’nda hareket etmiştir.
Amasya, Osmanlı İmparatorluğu devrinde, tarihsel bir antlaşmaya da ev sahipliği yapmıştır: 1555 yılı Nisan ayı sonunda yapılmış olan ve tarihe “Amasya Antlaşması” olarak geçen bu antlaşma İran-Safevî Hanedanı’yla yapılmış ilk antlaşmadır. Bu sırada Kanunî Sultan Süleyman Amasya’da ikamet etmekteydi.
Cumhuriyet Devri:
Sivas Vilayeti’ne bağlı Amasya Sancağı’nın Milli Mücadele’de önemli bir yeri bulunmaktadır. Birinci Dünya Savaşı’ndan yenik çıktığı kabul edilen Osmanlı Devleti ile İtilaf Devletleri arasında 30 Ekim 1918’de Mondros Ateşkes Anlaşması imzalanmıştır. Bu anlaşmayı kendi çıkarları doğrultusunda yorumlayan İtilaf Devletleri, Anadolu’yu yer yer işgal etmiştir. Bu işgaller karşısında Anadolu Halkı, Müdafaa-i Hukuk Cemiyetleri’ni kurmuştur.
Mustafa Kemal, padişah ve hükümetiyle bir kurtuluş mücadelesi verilemeyeceğine, kurtuluşun bir halk hareketiyle gerçekleşebileceğine inandığından Anadolu Halkı ile buluşmak, Kuvay-i Milliye güçlerini birleştirmek üzere 9. Ordu Müfettişi göreviyle 16 Mayıs 1919’da İstanbul’dan ayrılıp, 19 Mayıs 1919’da Samsun’a, 25 Mayıs 1919’da Amasya Sancağı’na bağlı Havza Kasabası’na gelmiştir. Mustafa Kemal Paşa, Samsun’dan ayrılmadan önce Zile’de bulunan Binbaşı Cemil Vahit (Toydemir) Bey’den Amasya hakkında bilgi istemiş, Amasya’daki en nüfuzlu şahsiyetin Müftü Hacı Tevfik Efendi olduğunu öğrenmiştir. 26 Mayıs 1919 günü Havza’dan Amasya Müftüsü Hacı Tevfik Efendi’ye Havza’da yaptığı konuşmanın bir özetini ve Amasya’ya doğru yola çıkacağını bildirmiş ve söz konusu telgrafına çok kısa sürede şu cevabı almıştır. “-Amasya Halkı, Müdafaa-ı Vatan ve Muhafaza-ı Din ve Devlet yolunda mücadele edenleri bağrına basmakla müftehir olacaktır…” Amasyalılar, 12 Haziran 1919’da Culus Tepe’de konuğunu karşılarken Müftü Hacı Tevfik Efendi, Mustafa Kemal Paşaya hitaben “-Paşam! Bütün Amasya emrinizdedir…Gazanız mübarek olsun!...” demiştir.