Çorum ili ve çevresinde tarih öncesi çağlardan, (Paleolitik) Yontma Taş ile,(Neolitik) Cilalı Taş evresinin varlığını işaret eden bazı taş aletlere rastlanmışsa da gerçek anlamda yerleşmelerin Kalkolitik Çağ’da başladığı hatta yoğunlaştığı görülmektedir.
(Yaklaşık M.Ö 6000–3000) Boğazköy’de Büyükkaya üzerindeki Kalkolitik Çağ’a ait yerleşimM.Ö 6.bine tarihlenir. Bölgenin diğer Kalkolitik Çağ yerleşimleri biraz daha geç döneme aittir. Boğazköy yakınlarındaki Yarıkkaya, Büyük Güllücek, Alacahöyük, Kuşsaray gibi yerleşmeler ekonomileri tarım ve hayvancılığa dayalı, yalnızca birkaç konuttan oluşan küçük köylerden oluşmaktaydı.
Eski Tunç Çağı’nda (yaklaşık M.Ö 3000–2000/1900) bölgede Hattiler oturmaktadır. Bu dönemde Çorum, Anadolu’nun kültür gelişimi merkezlerinden biri olmuştur. Çorum’da bu döneme ait, aralarında altın, gümüş ve tunç eserlerin de bulunduğu önemli buluntular, Alacahöyük’te yerel yönetici ve ailesine ait olabilecek zengin mezarlarda ele geçmiştir.
Daha sonraki Hitit döneminde başkent olacak olan Boğazköy / Hattuşa’da, bu dönemde Hattuş adlı bir yerleşim yeri vardı. Takip eden Asur Ticaret Kolonileri Çağı’nda (yaklaşık M.Ö 1900–1700) burada Asurlu tüccarların bir kolonisi kurulmuş ve böylece zengin bir ticaret merkezi gelişmiştir.
M.Ö 18. ve 17. yüzyıllar, yerli Hatti beyleri ile Anadolu’ya dışardan gelmiş Hitit grupları arasında güç mücadelesine sahne olmuş ve sonuç olarak M.Ö 1650/1600’deHattuşa yeni kurulmuş Hitit devletinin başkenti olmuştur. Eski Hitit Krallığı olarak adlandırılan, ilk döneme (M.Ö 1650–1400 civarında) ait yerleşime şimdilik Alacahöyük, Ferzant ve Sungurlu yakınlarındaki Yörüklü’de rastlanmaktadır.
Hitit “Büyük Kralları”, Batı Anadolu sahillerinden Suriye içlerine kadar yayılan hâkimiyetleri altındaki bölgeyi, idari ve dini başkent olan Hattuşa’dan yönetiyorlardı. M.Ö 13. yüzyıl sonuna doğru, taht kavgaları, Mezopotamya’ya olan ticari yollarının kaybedilmesi ve belki de iklimsel değişiklerden doğan kıtlık ve benzeri nedenler, Hitit İmparatorluğu’nun sonunu getirmiştir. M.Ö 1200/1180 civarında imparatorluk tamamen çökmüştür.
Takip eden Erken Demir Çağı (MÖ 1200- 900), bilgi azlığı nedeniyle Karanlık Çağ olarak adlandırılır. Boğazköy’de bu döneme ait bir yerleşim kazılarla saptanmıştır. Ayrıca Eskiyapar ve Alacahöyük kazılarındaki buluntular bu döneme ait yerleşmelere işaret etmektedir. Bir sonraki, Frig Çağı olarak da adlandırılan döneme ait (MÖ 900–500) elimizde daha fazla bilgi vardır. Boğazköy, Eskiyapar, Pazarlı ve Alacahöyük yöresel merkezler olarak gelişmişlerdir.
M.Ö 612 civarında neredeyse Orta Anadolu’ya kadar kontrolü sağlayan (Geç) Asur devleti İran’da kontrolü sağlayan Medler tarafından yıkılmıştır. Med kralının Anadolu’yu ele geçirme çabaları Lidya ve Med ordusunun M.Ö585’te tahminen Çorum çevresinde Kızılırmak boyunda yaptıkları savaş tarihe geçmiştir. Savaş sırasında güneşin tutulması üzerine iki büyük güç arasında Kızılırmak sınır olmak üzere barış yapılmıştır (M.Ö 585). Çorum ve çevresi Medlerden sonra Pers kontrolüne geçer. Bu sefer Persler, Lidyalılarla Kızılırmak civarında tekrar savaşmışlar, yenilen Lidya ordusu batıya kadar geri çekilmiştir.
Makedonya kralı İskender’in Anadolu’yu alması ile (M.Ö 332) yeni bir dönem başlamıştır. Bölge, Helenistik/Galat döneminde (M.Ö 300–25) Kelt kökenli Trokmi boyunun hâkimiyet bölgesine dâhil olmuştur. İskender’den sonra Anadolu komutanlarından Selefkoslar Çorum ve çevresinde yönetimi sağlarlar. Bunların zayıfladığı dönemde Boğazlardan geçerek gelen Galatların bir kolu Anadolu’ya akınlara başlar. Çorum’unda içinde yer aldığı coğrafyaya yerleşirler. Galatlar Anadolu’da dört ayrı bölge oluşturmuşlardır. Bunlardan Paflagonya bölgesine bugünkü Çorum ilinin yer aldığı alan ve diğerleri girmektedir. Aynı dönemlerde doğuya doğru genişleyen Roma imparatorluğu Galatlarla işbirliği yapmaktadır. Anadolu’da Roma kontrolünün sağlanmasıyla Galat ülkesi Roma’ya bağlı bir prenslik haline gelir. Daha sonra Galatya krallığı kaldırılarak Roma’ya bağlı bir vilayet haline getirilir. Pontus krallığının Roma İmparatoru J.Sezar’a yenilmesiyle Pontus ve Galat bölgeleri tamamen Roma’ya bağlanmıştır. Roma döneminde Çorum bölgesi, Roma’nın Kapadokya bölgesine bağlıdır.
Sonraki Bizans döneminde de Çorum bölgesinde yerleşim izlerine rastlanmaktadır. Daha sonraki dönemlerde Emevi ve Abbasiler, Bizans ile Çorum topraklarında çok mücadele etmişler ancak bir üstünlük sağlayamamışlardır. Selçuklularla birlikte Çorum toprakları Bizans’tan Türklere geçmiştir. Melik Ahmet Gazi o zamanki Nikonya (Çorum) kentini Bizans’tan alarak, Alayuntlu Oğuz boyundan, Çorumlu oymağının başı İlyas Bey’i bu yeni kente vali olarak atar (1075). Yine aynı boydan Osman Bey de bugünkü Osmancık’ı alır. Danişmend Beyliği zamanında Çorum, Sivas’a bağlıdır. 1243’de Selçukluların Moğollara yenilmesiyle Çorum, bir süre Moğol kontrolünde kalmıştır. Daha sonra 1308 civarında İlhanlı Devletine bağlı bir il olmuştur. Osmanlı dönemine kadar olan dönemde Anadolu Selçuklu Devleti’nin yıkılmasıyla karışık ve çatışmalı günler yaşanmıştır. Ankara Meydan Savaşı’ndan sonra Osmanlı birliğini sağlayan Çelebi Mehmet, oğlu (1413) II. Murat’ı Amasya’ya vali yapmıştır. Bu dönemde Çorum sancağı Amasya’ya bağlıdır.
Çorum, Cumhuriyet dönemi ile birlikte, 20 Nisan 1924 tarihinde ilk kez kent statüsüne kavuşmuştur. Yaklaşık 12.820 km2genişliğindeki Çorum toprakları 7.000 yıl boyunca birçok kültürü ve yerleşimi barındırmıştır. Her dönemde Çorum’un farklı bir köşesi tarih sahnesine çıkmıştır. Gerek yollar üzerindeki merkezi konumu gerekse her köşesindeki farklı coğrafik özellikleri ile Çorum her dönem dikkat çeken bir kent olmuştur. Ayrıca kargaşa dönemlerinde gördüğü tahribat, yıkımlar ve sürekli kontrol değişikliği antik dönem yapılarına zarar vermiş ve birçoğunun korunamamasına yol açmıştır. Ancak coğrafi yapısı ve orta Anadolu bölgesindeki yollar üzerindeki merkezi konumu Çorum’u her dönemde bir anıt kent haline getirmiştir.