Ortaçağ, bin yıla yayılan uzun, acılı ve kanlı bir çağdır. Din ise, Tanrı düşüncesine dayalı bir kurumdur ve İslâm dünyası uzayan bir Ortaçağ’ın içinden geçmektedir.
Sokaktan geçen herhangi Müslüman’a İslam’ın şartlarını sorarsanız, alacağınız cevap bellidir. Size hiç tereddüt etmeden birkaç ritüel ya da birkaç gelenekten söz edebilir. Örneğin; kıbleye dönülmeden kılınacak namazın kabul olamayacağını ya da hacca gitmenin şart olduğu sayabilir.
Bir TV programında sunucu konuğuna soruyor: “Kıbleyi bilemiyorsan ne yaparsın Hocam?” diyor. Ünlü konuk Cübbeli Ahmet hemen cevaplıyor: “Kıbleye dönmezsen, namazın kabul olunmaz” diyor. Oysa binlerce kilometreden kıbleye 1 derecelik hatalı dönerseniz, Kâbe’den kilometrelerce uzağa dönmüş olursunuz.
Ayrıca ne tarafa dönerseniz dönün, yüzünüz kıbleye bakmaz! Çünkü dünya yuvarlak olduğu için yüzünüzü kıbleye dönemezsiniz. Hele ABD’nin batı sahillerindeyseniz, Kâbe size göre aşağıya düşer…
Dünyadaki tüm insanları değil, sadece Müslüman olduğunu söyleyenleri fiziki olarak hicaza da götüremezsiniz. İslâm’ın şartları arasında namaz kılmak, oruç tutmak, hacca gitmek gibi ritüeller sayılıyor da, neden ‘öldürmemek”, “Kul hakkı yememek” veya “Çalmamak” gibi şeyler sayılmıyor?
İnsanların bugünkü bilgisi, Ortaçağ’daki bilgi değil! Dinlerin öğretileri muktedirler ve onların emrindeki ruhban sınıfları tarafından değiştirilmiştir. Sünnet ve hadisler uydurulup, bunlarla içtihatlar konulmuştur.
Muktedirlerin dine eklediklerini kabul etmeyen din bilginleri; Hıristiyanlar, Museviler ve Müslümanlar tarafından öldürülmüştür. Tüm bunlar muktedirlerin ve ‘Ruhban Sınıfı’nın çıkarı için yapılmıştır.
Hatırlatmakta fayda var: Bizans İmparatorluğu’nu çökerten Haçlı Seferleri olmuştur. 1. Haçlı Seferi’nde bile İstanbul sur dışı yağmalanmıştır. İmparatorluk, Haçlı Seferleri bittiğinde, tüm hazinesini kaybetmiştir. Yani mesele din değildir. Hristiyan rahipler sınıfının ritüel ve kıyafetlerine bakın. Genç yaşında ölen yoksul İsa ile ne ilgisi var? Aslen Hristiyanlık terminolojisine ait olan ruhban sınıfı kavramı zaman zaman diğer dinler için de kullanılmaktadır. Ruhban sınıfı kavramı, belirli bir din bünyesinde din adamlığını meslek olarak icra eden tüm kişileri kapsamaktadır.
Müslüman ruhban sınıfına bakın. Özellikle de şeyhler ve Diyanet İşleri Başkanlığı’nda görevli din adamlarına. Hasırda oturan Hz. Muhammed ile ne ilgileri var? Ruhban sınıfı, maalesef bilgi çağında cehaleti yüceltiyor; ellerinde akıllı telefon var ama yoksullara sömürülmeyi ve Ortaçağ geleneklerini dayatıyor. Çünkü Ortaçağ kıyafeti günümüze uymuyor.
Ayrıca, Ruhban Sınıfı’nın önerdiği ahlak da günümüz standartlarının çok gerisinde kalıyor! Yeni Dünya düzeninde ‘Kölelik’ kaldırılmıştır, cariyeler devri bitmiştir ama her nedense Ortadoğu ülkelerinde insan yakmalar, kafa kesmeler devam ediyor. İnsanlık, yüzyıllar geçse de dini doktrinden tamamen bağımsız bir ‘ahlak’ sistemi kurmaya muvaffak olamıyor!