Sevgili okurlarım, 24 Haziran 2018 seçiminin ardın tam 3 y1l 3 ay süre geçmesine karşın, iktidar vaatlerinin en önemlilerini gerçekleştirememiştir. Otokratik yönetim sınıfta kalmıştır. Otokrat lider, yurttaşlar için insanca yaşama ortamı hazırlayamamıştır.
Partili Cumhurbaşkanı Erdoğan, 24 Haziran 2018 Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekilliği Genel Seçimleri öncesi ekonomiden yolsuzluğa, altyapı yatırımlarından gençlere kadar uzanan geniş bir yelpazede çok sayıda vaatlerde bulunmuştur.
Anca bu vaatler arasında dikkat çeken bazı vaatlerin halen gerçekleşmediği apaçık ortadadır. Zamanında ya da erken yapılacak seçimler öncesinde gerçekleşmeyen vaatleri halkımızın bilgisine sunmak istiyorum. Takdir, Yüce Türk Milleti’ne aittir.
Mesela: Partili Cumhurbaşkanı Erdoğan, 24 Haziran 2018 öncesinde, “Ahdim olsun ki, faiz, enflasyon, cari açık ve dolar düşecek” demiştir. Keza, AKP de Haziran 2018 öncesi yayımladığı seçim beyannamesinde, “Ekonomide temel prensibimiz, enflasyonun kalıcı biçimde düşük ve tek haneli oranlarda tutulmasıdır. Bu prensiple, fiyat istikrarını sağlamak ve sürdürmek konusundaki kararlığımız devem edecektir” demişti.
Aradan 3 yıl 3 ay gibi uzun bir süre geçti. Peki, verilen sözler yerine getirildi mi? Faiz, , enflasyon ve cari açıkta vaatlerin tam aksine bir yükseliş yaşanıyor. Bunlar abartı değil, gerçek!
Erdoğan’ın seçim manifestosunu açıkladığı 6 Mayıs 2018’de Merkez Bankası politika faizi yüzde 8 iken, en son 23 Eylül 2021’de yüzde 19’dan yüzde 18’e çekilmiştir. Böylece Merkez Bankası politika faizi 2018’den bu yana 10 puan artarak yüzde 18 seviyesine çıkmıştır. Nereden nereye?
Enflasyon da benzer şekilde artış göstermiştir. Mayıs 2018’de yüzde 12,5 olan tüketici enflasyonu, TÜİK verilerine göre Temmuz 2021’de yıllık yüzde 18,95 ile zirveyi görmüştür. Enflasyon da politika faizi gibi yükselişe geçmiştir. Nereden nereye?
Partili Cumhurbaşkanı Erdoğan seçim öncesi ve sonrasında doların düşeceğini de açıklamıştır. Erdoğan 11 Temmuz 2018’de “Dolar düşecek bu kadar emin konuşuyorum” dediğinde Dolar/TL kuru 4,87’ydi. Kur, o tarihten sonra tüm zamanların rekorunu kırarak 27 Eylül 29021 tarihi itibariyle 8,88’i görmüştür. Nereden nereye?
Seçimlerden önce AKP, istihdam oranını 2023’e kadar yüzde 53’e çıkarma vaadinde bulunmuştur. TÜİK verilerine göre Mart 2018’de yüzde 47,1 olan istihdam oranı Mart 2021 itibariyle yüzde 43,8 olarak gerçekleşmiştir. Mart 2018’de yüzde 17,7 olan genç işsizlik oranı ise son üç yıl içinde yüzde 29,2’ye çıkarak Türkiye tarihinin rekorunu kırmıştır. Nereden nereye?
AKP’nin son iki seçimdir yayımladığı seçim beyannamelerinde cemevlerine hukuki statü tanınması vaadi yer alıyordu. Partili Cumhurbaşkanı Erdoğan, “24 Haziran seçimlerinden sonra demokrasiyi geliştirmeye devam edeceğiz, demokrasiyi bir üst lige çıkaracağız. Cemevlerine hukuki statü sağlayacağız” diyerek, seçim beyannamesinde bir kez daha yer vermiştir.
1 Kasım 2015’deki genel seçimin ardından tutulmayan bu söz, 24 Haziran 2018’den sonra da tutulmamıştır. Cemevlerine hukuki statü sağlanmadığı gibi demokrasi de bir üst lige çıkarılmamıştır. Aksine, Türkiye’de yönetim, otokratik yönetime dönüşmüştür. Türkiye, otokrat lider tarafından yönetilmektedir.
Partili Cumhurbaşkanı ayrıca, seçim öncesinde yolsuzluk ve yoksullukla mücadele için “En önemli hedefimiz” demiştir. Ancak Uluslararası Şeffaflık Örgütü’nün 28 Ocak 2021 tarihinde açıklanan Yolsuzluk Algı Endeksi'ne göre Türkiye, 180 ülke arasında 86’ncı sırada yer almıştır. Örgüte göre Türkiye, son 8 yıl içinde en çok gerileyen 5 ülkeden biridir. Nereden nereye?
Ayrıca 2018’de 4 kişilik bir ailenin açlık sınırı 1.950 TL, yoksulluk sınırı da 6.745 TL iken, Türk-İş’in Haziran 2021 ‘Açlık ve Yoksulluk Sınırı Araştırması’na göre, 4 kişilik ailenin açlık sınırı 2 bin 865 TL, yoksulluk sınırı ise 9 bin 332 TL olmuştur. Bu süreçte açlık ve yoksulluk sınırları önemli ölçüde artış göstermiştir. Nereden nereye?
Tüm bu rakamlar abartı değil, gerçektir. Partili Cumhurbaşkanı ve AKP’nin gündemi ise ülke sorunlarından çok uzaktır. İktidar, yurttaşlar için insanca yaşama ortamı hazırlayamamıştır. Çünkü siyasal İslam’ın öngördüğü dünya, öbür dünyaya yatırımdır, buraya geçici bakar. Dünya mutluluğu ikinci plandadır. Asıl mutluluk ertelenmiş mutluluktur. Türk toplumunun çoğu mutlu değildir.
Dolayısıyla da siyasal İslam’ın Batı tipi bir medeniyet kurma ideali yoktur, ihtimali de yoktur. Bu çerçevede, muhalefetin önüne koyacağı görev, siyasal İslamcı rejimi yenmektir. Bu siyasal rejimi yenmeyi öteleyen, önemsemeyen herhangi bir tutum almak; cumhuriyete, Atatürk’e ve demokrasiye ihanettir. Türk halkı Haziran 2023’de ya da daha erken yapılacak ilk seçimde, Gezi’den buyana geliştirdiği dirençle siyasal İslamcı rejimi yenmeye odaklanmalıdır.