Kırıkkale ili Keskin ilçesi Cinali köyü Sulucatep'den, Ortasöken köyü düz yerleşmesinden, Haydardede köyü Kılıç mevkii düz iskanından, Çelebi ilçesi Kaldırım köyü, Sarı Musalı Höyüğünden ve Karaağıl köyü Hopağan tepeden; Sulakyurt ilçesi Bıyıkaydın köyü höyüğünden, İlimize bağlı Kazmaca köyü Öküztepe düz yerleşmesinden, Merkez ilçe Hacılar Kasabası Asar höyüğünden, Merkez ilçesi Kızıldere köyü, Kuzeren höyüğünden ve Hasandede Kasabası Çatal Sögüt höyüğünden derlenen seramik parçalarından bir kısmı Roma ve Bizans dönemlerine tarihlenmiştir.
Roma ve Bizans dönemlerine ait çanak-çömlek parçaları, Kızılırmak yatağında yer alan düz yerleşim yerlerinde özellikle Kırıkkale'den güneye doğru uzanan bölgede bulunan höyüklerde bol miktarda derlenmiştir. Bu tür çanak-çömlek parçalarının çok sayıda ele geçtiği höyüklerde ve düz yerleşim yerlerinda prehistorik malzemelere rastlanılmamıştır. Bu Roma ve Bizans döneminde yeni yerleşim yerlerinin kurulduğunu kanıtlamaktadır. Dikkati çeken ayrı bir özellikte höyüklerden çoğunun doğal tepeler üzerine kurulmuş olmasıdır. Ayrıca genel kaideye uyularak, bu höyüklerin büyük bir çoğunluğunun yanında da akar suyun veya su kaynağının varlığıdır.
Anadolu'da Roma İmparatorluğunun egemenliği MÖ 129 yılında Pergamon Krallığının ilhakıyla başlamışlardır. Pergamon Devleti'nin arazisi Anadolu'da ilk Roma eyaleti olan Provinicia Asia olrak yeniden düzenlendi. Bu eyalete başkent olarak da Ephesos seçildi.
Kesin olarak belirlenmiş olmamakla birlikte Kapadokya'nın bir Roma eyaleti olarak Roma'ya vergi vermeye başladığını tarih genelde MÖ 63 yılı kabul edilmektedir. Kapadokya Eyaletinin sınırları Kuzeyde Samsun (Amisos)'dan doğuya doğru Karadeniz (Pontus Euxens), doğuda Fırat ve Büyük Ermenistan, Doğuda Toros dağları, batıda Galatia ve Pamhylia ile çevrili olan bu eyaletin başkenti Kaisareia (Kayseri) idi. MÖ 395 yılında Roma İmparatorluğunun ikiye bölünmesinden sonra Kapadokya Eyaleti Doğu Roma sınırları içerisinde kaldı.
Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesinde sergilenen ve Sulakyurt ilçesinde bulunan tarihi paraların tetkikinden yörede M.Ö. Romalıların yaşadığı tespit edilmiştir.
Türklerden Sonra : Malazgirt Zaferinin 1071'de kazanılmasından sonra Anadolu'nun kapıları Türklere açılmış, buralar hızlı bir şekilde Türk-İslam diyarı haline getirilmiştir. İşte o dönemlerde Kırıkkale ili dahilinde bulunan bazı yerlerinde ilk fethedilen İslam beldelerinden olduğu görülmektedir.
Bu konuda Prof. Dr. Beşir ATALAY' 'Kırıkkale ve çevresinin özel bir konumu vardır; yani Orta Anadolu'nun ortasındadır. Çok korunmuş, dışa geç açılmış ve yine de az açılmış bir bölgedir. 1071 yılında Malazgirt Muharebesi ile Müslüman Türklerin Anadolu'ya açılışından itibaren yerleşilen, badireli günlerde dahi hiç işgal görmemiş bir özelliğe sahiptir. Etnik dağınıklığı az olan fazla karışmamış bir bölgedir. Dini homojenlik ise çok belirgindir. Türkiye'nin en az kültür değişmesi geçiren bölgesidir. Denilebilir ki kültür safiyeti önemli oranda korunmaktadır. ' demektedir. (1995 Dünya 'Hoşgörü-Manas-Abay Yılı' VII. Uluslar arası Edebiyatı Semineri ve I. Uluslar arası Türk Dünyası Kültür Kurultayı Bildirileri , S-159-161)
Prof. Dr. Sadık TURAL da 'Ankara, Kırşehir, Konya, Çorum, Çankırı, Yozgat ve bugünkü Kırıkkale ilimizin sınırları içinde olan arazi Türklerin çok benimseyip yurt edindiği, yaylak ve kışlak yerleri olmak üzere seçtiği coğrafya alanlarıdır. ' (Ahmet Yesevî'den Hasandede'ye Gönül Erleri YY-1997, S- 215)
11. yüzyıldan sonra Kırıkkale yöresine Oğuz-Türkmen boyları yerleştirilerek iskana açılmıştır. Bu konuda Prof. Dr. İsmail ÖZÇELİK 'Kırıkkalelinin Karakeçili ilçesinde yaşayan Karakeçililer, Anadolu'nun diğer yerlerinde yaşayan Karakeçililerle akrabadırlar. Karakeçililer Osmanlı kayıtlarında Ulu Yörük şeklinde anılan ve diğer bazı boylarıda ihtiva eden birliğin koludur. ' demektedir. (Tarihten Günümüze Karakeçililer, YY-2003, S-95)
Kırıkkale yöresi ile ilgili Prof.Dr. Faruk SÜMER (Oğuzlar ), Prof. Dr. Cengiz ORHONLU (Osmanlı İmparatorluğunda Aşiretlerin İskanı), Prof. Dr. Fuat KÖPRÜLÜ (Türk Edebiyatında İlk Mutasavvıflar), Prof. Dr. Hikmet TANYU (Ankara ve Çevresindeki Adak Yerleri) vs. eserler mevcuttur.
Türk ve İslam aleminin büyük mutasavvıfı ve evliyası Hoca Ahmet Yesevi'nin oğlu Haydar Sultan'da Anadolu'daki bu mücadelede de yer almıştır.
Bu mücadelenin, Kırıkale'nin en yüksek dağlarından biri olan Behrek Dağı eteklerinde ve civarında Konur Kasabası, Haydar Sultan ve Halil Dede köylerinin bulunduğu mahallerde yapılmış olması kuvvetle muhtemeldir. Hatta Haydar Sultan'ın yaptığı savaşta, kafirlere esir düşerek, bugün aynı isimle anılan bu köydeki kuyuya hapsedildiği ve kabrinin de burada bulunduğu ve bu zatın Hoca Ahmet Yesevi'nin oğlu olduğu kaynaklarda geçmektedir.
Diğer taraftan, Balışeyh ilçesinin de o dönemlerde, yani Anadolu'da ilk kurulan Türk yerleşim alanlarından olduğu bilinmektedir. Buradaki taştan yapılmış eski cami ve türbe Selçuklular tarafından 1121 yılında inşa edilmiştir.
Aslında Kırıkkale bölgesi tarihini Ankara tarihiyle birlikte düşünmek, incelemek ve araştırmak uygun olur. Çünkü çok yakın olması nedeniyle buralar, eskiden beri Ankara'ya bağlı bir yöre olarak kalmıştır. Ankara'nın Türklerin eline ilk olarak 1073 yılında geçtiği dikkate alınırsa, Kırıkkale bölgesinin de- genel olarak- aynı yıllarda Türkleşmeye ve İslamlaşmaya başladığı kabul edilebilir. Bazı Haçlı seferleri sırasında buralar tekrar Bizanslıların eline geçmiş olmasına rağmen XII. Yüzyıldan itibaren Selçukluların hakimiyetine kesin olarak geçmiştir. Daha sonraki asırlarda Orta Asya'dan, Anadolu'ya göç eden Oğuz Türk boylarından pek çok aşiret ve cemaat Kırıkkale bölgesinde iskan edilerek, buralar bütünüyle Türk ve İslam diyarı haline getirilmiştir.
Cumhuriyet Döneminde Kırıkkale : Bilindiği gibi Kırıkkale temelleri 1925'lerde atılan bir Cumhuriyet şehrimizdir. 70 Yıllık gelişmesi, büyümesi ve bugüne taşınması MKEK ile olmuştur. Kırıkkale'nin kurulduğu arazi Kırıkköyü arazileriydi. Kırıkköyü 1925'ten önce 12 hanelik küçük bir köy idi. Kaletepe ise 3-4 km.ötede, aslında bilinen anlamda bir kale olmayıp boz toprakların oluşturduğu bakımsız ve ağaçsız bir tepeydi. 1960 yılından itibaren ağaçlandırma çalışmaları başlatılmıştır.
Kırıkkale şehrini ortaya çıkaran esas sebebin; 1921 yılında buralarda İmalatı Harbiye Fabrikası'nın kurulmasına karar verilmesi ve 1925 yılında top ve mühimmat fabrikalarının temellerinin atılmış olmasıdır. O tarihlerde Kırıkköyü'nün muhtarı olan Hüseyin Kahya ile Yahşihan köyü öğretmeni Hüseyin Avni Bey'in bu olaylarda yardımcı oldukları bilinmektedir.
Şehrin kurulması ve gelişmesi ile ilgili Prof. Dr. Beşir ATALAY 'Kırıkkale'nin tarihini 1925'li yıllarda başlatmak mümkündür. Şehrin çekirdeğini oluşturan fabrikaların temeli 1925 de açılmıştır. Kurtuluş Savaşından sonra yeni devletin yeni yönetimi Orta Anadolu'da savunma sanayi kuruluşu için bir yer aramıştır. Başkent olarak da Ankara seçildiği için Başkente de yakın bir yer aranmıştır. Belki Orta Anadolu bu tür bir sanayi için güvenli bir bölge olarak görülmüştür. İşte Kırıkkale'nin bulunduğu boş tarlalar heyetin dikkatini çekmiştir. Arazi sahiplerinin özellikle Kırık köylü Hüseyin Kahya'nın heyete yakın ilgisi bu bölgenin seçilmesine etkili olduğu söylenir. '(1995 Dünya 'Hoşgörü-Manas-Abay Yılı' VII. Uluslar arası Edebiyatı Semineri ve I. Uluslar arası Türk Dünyası Kültür Kurultayı Bildirileri , S-159-161)
1925 yılında Top ve Mühimmat Fabrikası'nın temellerinin atılması, Kırıkkale'nin şehirleşmesinin çekirdeğini oluşturur. Aynı kuruma bağlı fabrika sayısı arttıkça personel ve işçi sayısı da artar. Görülmemiş biçimde nüfus artışı görülür. Yeni gelen işçilerin konutları ve halka halka mahalleler çevreye yayılır. Demiryolu, fabrikalarla yerleşim bölgesi arasında sınır oluşturulur.
İlk aşamada, fabrikaların teknik ve idari personeli için yapılan sosyal tesisler ve az sayıda lojman da hemen tren istasyonu civarında yapılır. Fazla konut yoktur. Çünkü çalışanlar, yani işçiler askerdir ve kışlada kalırlar. Sonraları sivil işçilerin işe alınmasıyla konut bölgeleri genişlemiş burası kentin merkezi olmuş, İstasyon Mahallesi adını almıştır. Sanayi kesimine ait sosyal tesis ve işletmelerde aynı yerde genişleyerek Fabrikalar Mahallesi adını almıştır.
1931-1941 yılları dönemi Kırıkkale'nin gelişmesinde ikinci aşamayı oluşturur. Hizmete açılan fabrika sayısı hızla çoğalmış, buna bağlı olarak da işçi ihtiyacı artmıştır. Kırıkköyünden ve çevre köylerden akın akın işçiler gelmiştir. Bu dönem şehre rastgele bir yerleşmenin de başladığı dönemdir. Bu dönemde 6 mahalle daha oluşmuştur. Ovacık, Yenidoğan, Hüseyin Kahya, Tepebaşı, Gürler ve Kurtuluş Mahalleleri, Devlet daireleri ve okulların bir bölümünün kurulma ve açılması bu dönemdedir
1929'da Belediyelik, 1944 yılında da ilçe olan Kırıkkale, küçük bir kasaba görünümünü alır. Kentin bir sanayi şehri olarak öneminin artması ve artan nüfusun baskısıyla, Çallıöz, Güzeltepe ve Sanayi Mahalleri kurulmuştur.
1945 ve 1950'lerdeki nüfus artışı ve hızlı göç olayı ile sadece yakın çevredeki köylerden değil; Orta, Doğu, Güneydoğu ve Karadeniz bölgesi illerinden hızlı bir nüfus akışı olmuş ve Kırıkkale büyümüş ve gelişmiştir. 1955'lerde konut alanları Samsun Karayolu üzerine, kuzeye doğru taşmış ve doğya da genişlemiştir. Karyaka ve Kızılırmak mahalleleri de bu dönemde oluşmuştur.
Şehrin gelişmesi ile ilgili Prof. Dr. Sadık TURAL ise 'Bize göre şahrin asıl önemli ve incelemeye değer yanı milli bütünleşmenin örneği olmasıdır. Öncelikle çevre illerden (Kırşehir, Çankırı, Çorum, Yozgat) daha sonra da hemen hemen Türkiye'nin her ilinden bir aile mutlaka Kırıkkale'de yaşamıştır. Gerek bürokratik , gerekse bedeni hizmet alanlarında 1934-1964 döneminde Kırıkkale'ye uğramamış pek az insan vardır. Sonra fabrikanın nüfusu yerinde saydı. İlk emekliler geldi önce, 1968 ve 1969; sonra 1970-1980 döneminde Makine Kimya Fabrikalarında çalışan idealist ustalar emekli oldular. Emekli olanlardan bir kısmı geldikleri kasaba veya köylere, bir kısmı başka şehirlere göçtü. Göç veren bir şehir oluverdi Kırıkkale... Emekliler için Mahmutlar veya Balışeyh yahut Yahşihan veya uygun bir köy- kasaba (uydu kent) haline getirmek için hiç kimsenin aklından geçmedi.' diyor.