Masumiyet karinesi, suçsuzluk ilkesidir. Uluslararası hukuk terimi olarak; suç kesinleşmediği sürece kimsenin hükümlü sıfatıyla değerlendirilemeyeceğini ifade eder.
Evrensel hukuk kurallarına göre, bir kişinin masum olduğunun kanıtlanmasına gerek yoktur; kişinin suçluluğunun kanıtlanmamış olması yeterlidir.
Bunun için masumiyet karinesinin temelini, hukukta hüküm giydirmenin yalnızca iddia edilen suçların kanıtlanmasıyla mümkün olduğu gerçeği oluşturur. Bu da hüküm giymemiş kimsenin suçlu sayılamayacağı veya suçlu olarak lanse edilemeyeceği ilkesini; yani masumiyet karinesini doğurur.
Masumiyet karinesi evrensel bir yargı doktrini olup; İnsan Hakları Evrensel Bildirisi’nde yer almaktadır.
Buna bağlı olarak bu bildiriye taraf olan ülkeler, yasalarında bu doktrine yer vermek durumundadırlar.
Nitekim Türkiye Cumhuriyeti 1982 Anayasası’nın 38’inci maddesinde, masumiyet karinesi; “Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar, kimse suçlu sayılamaz” şeklinde ifade edilmiştir.
Ancak Devlet Memurları yönünden farklı durumlar var.
Devlet Memurları Kanunu gereğince; kamu hizmetlerinin gereği gibi yürütülmesini sağlamak amacı ile kanunların, kararnamelerin, tüzüklerin ve yönetmeliklerin Devlet Memuru olarak emrettiği ödevi yurt içinde veya dışında yerine getirmeyenlere, uyulmasını zorunlu kıldığı hususları yapmayanlara, yasakladığı işleri yapanlara durumun niteliğine ve ağırlık derecesine göre kanunda sıralanan; Uyarma, Kınama, Aylıktan kesme, Kademe İlerlemesinin Durdurulması ve Devlet Memurluğundan Çıkarma disiplin cezalarından birisi verilmektedir.
Devlet Memurluğundan Çıkarma disiplin cezası ile cezalandırılanlar, bir daha Devlet Memurluğuna atanmamak üzere memurluktan çıkarılmaktadır.
İdarenin bu tür işlemleri genellikle idare mahkemelerince de onaylanmaktadır. Fakat İdare mahkemelerinin ihraç kararları, ceza yargılamaları beraat ile sonuçlanan kişileri tartışmaya açmaktadır. İdare mahkemesi kararını okuyanlarda ihraç edilen kişinin suç işlediği izleniminin oluşmasına sebebiyet vermektedir. Bu durumda beraat kararı anlamsız hale gelmekte ve kişilerin masumiyetine gölge düşürülmektedir.
Ayrıca iki yargı kolu arasında kişilere atfedilen suçu işleyip işlemediğiyle ilgili olarak çeşitli kararların ortaya çıkmasına sebep olunmakta ve kişilerin masumiyet karineleri açıkça ihlal edilmektedir. Ancak, Anayasa Mahkemesi’nin 02.07.2020 tarih ve 13566 Başvuru numaralı kararında; ceza yargısında beraat ettikleri halde idare mahkemesi kararıyla görevden ihraç edilenlere ilişkin çok yerinde bir hüküm tesis edilmiştir.
Anayasa mahkemesi kararının anlamı şudur: 02.07.2020 tarihinden önce Devlet Memurluğundan ihraç edilenlerden ceza yargılaması takipsizlik yahut beraat ile sonuçlananlar yeniden Devlet Memuriyetine dönebileceklerdir.
Ceza yargılaması takipsizlik yahut beraat ile sonuçlananlardan eski görevine dönmek isteyenler, söz konusu Anayasa mahkemesi kararını ve kendi kesinleşmiş yargı kararlarını da ekleyerek ilgili kurumlarının personel dairesine bir dilekçe ile başvurmak suretiyle göreve dönme istemlerini bildirebilirler.
Evrensel hukuk böyle bir şey işte!
Masumiyet karinesi, aynı zamanda savaş, seferberlik veya olağanüstü hallerde dahi sınırlandırılamayan mutlak bir haktır…