OSMANLILAR DÖNEMİ: Mardin Yavuz Sultan Selim döneminde 1516 yılında Osmanlı topraklarına dahil edildi. Osmanlı Devleti 16. Yüzyılda zirveye çıkmasına rağmen daha sonraları, geçmişte Osmanlı Devleti’ni iyi yöneten İdarenin daha sonraları modernize edilmemesi, dahili ve harici sebepler, devleti kurtarmak için gerekli etkin reformların yapılmamış olması yüzünden gerilemeye başladı. Osmanlı Devleti’nin çöküşünü hızlandıran harici sebepler ise, ticaret yollarının yön değiştirmesi, endüstriyel devrimi gerçekleştirememesi, modern askeri teknikleri uygulamadaki gecikmeler beraberinde çöküşü getirdi. Osmanlı Devleti’ndeki entegrasyonun bozulmasının bir başka önemli nedeni de Fransız Devriminden sonra baş gösteren ayrılıkçı ve milliyetçi akımlar olmuştur.
Birinci Dünya Savaşı sırasında, Sykes-Picot Anlaşması (16 Mayıs 1916) ile birlikte Osmanlı Devleti’nin parçalanmak istenmesi sonucunda aralarında Mardin’in de bulunduğu Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin İngiliz ve Fransız Güçleri arasında paylaşılması hedeflenmişti. Mustafa Kemal Paşa’nın gayretleriyle, Mardin, Büyük Millet Meclisi Hükümeti’nden (23 Nisan 1920) ve Cumhuriyet’in 1923’te ilanından önce işgale karşı şiddetle karşı çıkmıştır.
TÜRKİYE CUMHURİYETİ: Genel olarak tamamen bağımsızlığı hedefleyen Misak-ı Milli yayınlandı. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin toplanmasından sonra olağanüstü yetkilerle Ankara’daki Meclis’e katılmak üzere Türkiye’nin her ilinden beşer milletvekili seçilmesi için seçim kararı açıklandı. Yeni seçilen üyelere ek olarak, İstanbul Meclisi’ndeki üyelerin de, Ankara’da yeni oluşturulan Meclise katılmaları için davet edildiler. Bunun üzerine, İstanbul Meclisi üyesi olarak 1919’da Mardin’den seçilen Derviş Vural da Ankara’da yeni oluşturulan meclise katıldı. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasından sonra, Mardin, bu ülkenin önemli bir kenti oldu.
Dünya’da istikrarın gün geçtikçe güç kaybettiği bir dönemde, Mardin, konumu itibariyle yeniden dünya tarihinde önemli yer tutan o eski ihtişamlı günlerine dönmeye başlıyor. Mardin, aynı zamanda Akdeniz’den İran’a ve Anadolu’nun kuzey-güney ekseninden aşağı Mezopotamya’ya kadar uzanan geçmişteki ticaret rotasının yeniden önemli bir kavşak noktası olması için hedefine doğru emin adımlarla ve hızla ilerliyor.