Öncelikle dönemden, zamanın şartlarından kopuk bir politika, siyasi strateji mümkün mü?
Başlıktan anlaşılacağı üzere yakın zamanda Sayın Cumhurbaşkanımız, Katar’da Dünya kupası törenlerine katılım sağladığı bir ortamda, Mısır Cumhurbaşkanı Sisi ile tokalaşmış ve yaptığı görüşme ile muhalif kesimden oldukça eleştiri almıştı.
Peki, neden eleştiriliyor? Hâlbuki Sayın Cumhurbaşkanımız, 2013 yılında halkın çoğunluğu tarafından seçilmiş Muhammed Mursi’nin haksız bir şekilde, darbe yöntemiyle indirilmesini eleştirmiş ve akabinde idamını sert sözlerle kınamıştı.
O günün koşullarında olması gereken duruş, tepki yerinde miydi? Evet, hiç kuşkusuz yerinde idi.
Şimdi Sayın Cumhurbaşkanımızın yaptığı bu hamle, görüşme, tokalaşma, ilişkilerin yeniden başlatılması yerinde mi? Yine verilecek hiç kuşkusuz yerinde.
Neden mi? Cevabı gayet basit.. Ülkenin menfaatleri gereği.. Zira devletlerarası husumet olmaz. Menfaatler gereği ilişkiler tekrar rayına oturtulabilir bakış açısı, diplomaside, siyasi politik anlayışlarda her daim geçerli bir ilkedir.
Bir takım muhalif kesimler, şahsıma ve benim gibi Sayın Cumhurbaşkanımızın yaptığı bu tavrın, duruşun ülkemin ali menfaatlerini savunanlara yönelik “Dün bu şekilde düşünmüyordunuz, ne oldu da şimdi birden siyasi söylem ve tercihlerinizi değiştirdiniz?” diyenler oluyor.
Cevaben: “Rahatsızlığınızı anlayabiliyorum. “Olmaz, olamaz, görüşemezsiniz” demenizi.. Siz, Mısır başta olmak üzere, bir şekilde o dönemin şartları gereği sıkıntıya giren ticari, sosyal, kültürel birçok ilişkinin tekrar rayına girmesini arzu etmiyorsunuz. Fakat biz ve şahsen özellikle Ortadoğu gibi “Coğrafyanın kader” olduğunu bilen birisi olarak, zamanı, zemini ve küresel değişimlerin dikkate alınmasının elzem olduğunu biliyoruz.
Belki de yakın bir zamanda komşu ülke Suriye ve başkanı Esad’la ile ilişkilerde rayına tekrar oturacaktır. Ki bu konuda olumlu anlamda bir iletişimin olduğu dile getiriliyor.
2011 yılında başlayan bir Arap Baharı sarsıntısı, Ortadoğu’da büyük bir sıkıntı oluşturdu. Herkes işine geldiği gibi bir yaklaşım sergiledi.
Türkiye’mizin başına gelenleri hep beraber yaşadık. Okumaları bir de bu açıdan yapmak lazım.
Hatırlarsanız 2013 Gezi olayları, 17-25 darbe girişimi, Türkiye’ye dolaylı dolaysız operasyon çekmeler,
15 Temmuz 2016 Darbe girişimi…
Tabi tüm bu menfi ve Türkiye aleyhine geliştirilen ve yapılan girişimler, güçlü, akıllı, şartları iyi okuyan, tecrübeli bir siyasetçi, vatan evladı gönül coğrafyasının ve dünyanın lideri Sayın Recep Tayyip Erdoğan tarafından sonuçsuz bırakılarak, ülkenin menfaatleri; hak adına halkı için hep korundu ve birileri rahatsız olsa da, yanıltıcı yorumlarla, yaklaşımlarla incitici olsalar da TÜRKİYE kazanacak.
Türkiye Devleti, milletiyle 85 milyonuyla güçlü, müreffeh ve Tam Bağımsız Büyük Bir Devlet olma yolunda, hızla emin adımlarla yoluna devam ediyor.
Milli savunma sanayisi, 20 yılda ortaya konan her konudaki yatırımlar, katkılar, insan odaklı çalışmalar, milletin her daim samimi ve yaptıklarıyla tarih yazan, milletinin, ülkesinin çıkarlarını karşılıksız savunan Milletin Adamı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ı bağrına basıyor.
Eksiklikler her daim olacaktır Onları da aklıselimle, ehil liyakatli ekip anlayışıyla rahatlıkla üstesinden gelineceğine dair güven an itibariyle tavan yapmış durumda. Yeter ki bizler bir ve beraber olalım. Gelecek mutlaka ama mutlaka inananların olacaktır. Hürmetle