Birilerinin bu tespitimden, teşhisimden rahatsızlık duyduğunu, “Sahalar öyle değil, öldük, açız aç!” diyenleri duyduğum gibi, “Evet, sahalarda bir takım sıkıntılar var, hayat pahalılığı canımızı acıtıyor, fakat ekonominin kaptanı elinden geleni yapıp, küresel anlamdaki bu elde olmayan sıkıntıları gidermek için ellerinden geleni yapıyorlar” diyenleri de duyuyor ve hissedebiliyorum.

Bu tespitin hemen akabinde izninizle; Türkiye’mizin ekonomisinin nasıl büyüdüğünü ve hak ettiği Bağımsız Türkiye olma yolundaki hedeflerine nasıl hızla yaklaştığını anlatmaya çalışayım.

Bir ülkenin ekonomik gelişmişliği, seviyesi sadece Enflasyonla, faiz seviyesiyle, borç durumuyla ya da siyasi gücüyle mi anlaşılır? Elbette bunların, bir ülkenin gelişmesinde mutlaka olmazsa olmaz katkıları olan hisseleri var..

Benim anlatmak isteğim, bunların yanı sıra bir ülkenin ekonomik göstergelerinin en büyük kısmının BÜYÜME parametresinde olduğudur. Peki, BÜYÜME neye dayanır?

BÜYÜME, hiç tereddütsüz ÜRETİME dayanır. Peki, ÜRETİM neye dayanır?

ÜRETİMDE Arz – Talep ilişkisinde TALEBE dayanır.

Dikkat ederseniz teknik tanımlar gibi sıkıcı olsa da, vatandaş diliyle günümüz ekonomisine ilişkin bir şeyler anlatmaya çalışıyorum. O da şu;

Sadece İHRACAT odaklı yani Dış taleplerin olması halinde DÖVİZ KURLARIMIZ yüksek kalacaktır. İç taleplerimizin artması halinde ENFLASYON, FİYAT ARTIŞLARI olacaktır. Bunları dengede tutup, az sonra ilaç gibi olumlu iyileştirici, tedavi edici etkilerini göreceğimiz sonuçlarını alacağımız bir süreci yaşıyoruz.

Yapılacak stratejileri Sayın Cumhurbaşkanımız ve aklı başında olan herkes şimdiye kadar dillendirmiş ve dillendirmeye devam etmektedir.

YATIRIM, ÜRETİM, İHRACAT, İSTİHDAM, BÜYÜME…

Peki, büyümede hangi sektör çok kıymetlidir. Tüm sektörler kıymetlidir. Katma değer sağlayan her sektör baş tacıdır. Fakat naçizane, bir iktisatçı olarak görüş ve kanaatim SANAYİ YANİ imalat sektörü çok kıymetlidir.

Ağustos 2022 itibariyle tahminen SANAYİ ÜRETİMİNDE BÜYÜMENİN yaklaşık % 8 leri bulması beklenmektedir. Hâlbuki tüm dünyada ABD, ÇİN vb. ülkelerde ekonomide daralmalar yaşanmaktadır.

Birileri ısrarla “FAİZLERİ ARTIRIN BU ŞEKİLDE ENFLASYONLA, HAYAT PAHALILIĞI İLE BAŞ EDEBİLİRSİNİZ” gibi tezlerle milletin kafasını karıştırıyorlarsa da siz, siz olun bunlara fazla prim vermeyin.

Bu konuda ünlü bir ekonomist hocanın ifadesiyle “ Faizi artırmak problemleri çözmediği gibi, bilakis daha da kangren hale getirir” diyor. Devamla; ARZ Sıkışıklığı varsa FAİZİ artırmak YATIRIMLARIN yapılmasının önüne engel olacaktır. Diyor.

#TÜRKİYEMİZ bir kriz yaşamıyor. Ekonomisi büyüyen bir ülke görüyorum. Şirketlerin karlarında 4-5 e katlanan ve Avrupa ülkelerinde sınıf atlayan bir TÜRKİYE..

Birçok yabancı yatırımca ülkemizden hisse alıp gittiler. Borsa İstanbul zirveleri oynuyor.

Başta İŞ DÜNYASI olmak üzere aziz halkımız mevcut hükümetin, dümenin başında Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın olduğu YATIRIM, ÜRETİM, İHRACAT, İSTİHDAM VE BÜYÜMENİN olduğu bir EKONOMİK MODELE güveniyor.

Yüzbinlerce katkıda bulunulan vatandaşa yakın zamanda temel kullanım ürünleri olan ELEKTRİK, SU VE DOĞALGAZ da mahcuz olan yani hacze bir şekilde düşen toplam 30 MİLYAR TL lık BORCUN silineceği müjdesi geldi .. Hayırlı olsun.. Sabırla, akılla, samimiyetle, işi bilen ehil, liyakatli çalışkan kadrolarla, her sıkıntının üstesinden beraberce geleceğiz inşallah.. Hürmetle