Sevgili Okurlarım! Diyanet İşleri Başkanlığı, Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk tarafından kurulmuş önemli bir kurumdur. Atatürk, tekke ve zaviyeleri din düşmanı olduğu için değil, bu tip yapılar din ve devlet düşmanı olduğu, Selçuklu ve Osmanlı’yı bu yüzden batırdığı için yasaklamıştır.
Çok değil, daha 100 yıl geçmeden, son zamanlarda Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, Diyanet İşleri Başkanı gibi değil, Siyaset İşleri Başkanı gibi siyaset sahnesinde dolaşmakta ve dinin kutsallarını günlük siyasete alet etmektedir. Yargıtay’ın yeni hizmet binasının açılış törenindeki konuşması birçok tartışmalara sebep olmuştur. Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, açıkça dinin ticarete, siyasete ve yargıya girmesini istemektedir. Oysa Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş’ın yeri siyaset sahnesi değildir.
Aslında 633 saylı Diyanet İşleri Başkanlığı Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun’a göre, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın kuruluş amacı; İslam Dininin inançları, ibadet ve ahlak esasları ile ilgili işleri yürütmek, din konusunda toplumu aydınlatmak ve ibadet yerlerini yönetmekten ibarettir. 17 Eylül 2017 saylı Resmi Gazetede yayımlanan, Bakanlar Kurulu’nun 15 Ağustos 2017 tarihli ve 2017/10802 sayılı Kararnamesi ile Diyanet İşleri Başkanlığı görevine atanan Prof. Dr. Ali Erbaş’ın görevi ise; Diyanet İşleri Başkanlığı’nın bütün çalışmalarını düzenlemek, yürütmek ve denetlemektir.
Dolayısıyla da Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, atanmış kamu görevlisidir. Başka bir deyişle, Diyanet İşleri Başkanı, Devlet memuru olarak; Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına ve kanunlarına sadakatle bağlı kalmak ve milletin hizmetinde Türkiye Cumhuriyeti kanunlarını sadakatle uygulamak zorundadır.
Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın kamu görevlisi sıfatı ile Ak Partili gibi davranması, Ak Parti’nin veya Ak Partililerin yararını hedef tutan davranışlarda bulunması yasaktır. Diğer bir deyişle, Ali Erbaş’ın asli görevi, Partili Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı korumak ve kollamak değildir. Çünkü Ali Erbaş’ın görevlerini yerine getirirken dil, ırk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din ve mezhep gibi ayırım yapmaması esastır.
Kamu görevlisi olan Ali Erbaş, hiçbir şekilde siyasi ve ideolojik amaçla beyanda ve eylemde bulunamaz; her durumda Devletin menfaatlerini korumak mecburiyetindedir. Buna karşın, Diyanet İşleri Başkanı, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına ve kanunlarına aykırı olan, memleketin bağımsızlığını ve üstünlüğünü bozan, Türkiye Cumhuriyeti’nin güvenliğini tehlikeye düşüren söylemlerde bulunmakta; laikliği yok saymaktadır.
Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, son zamanlarda, partili Diyanet İşleri Başkanı gibi ideolojik ve siyasi amaçlarla açıklamalarda bulunmaktadır. Partili Diyanet İşleri Başkanı, açıkça ve laikliğe aykırı olarak; dinin ticarete, siyasete ve yargıya girmesini istemektedir. Oysaki inanç, insan ile Allah arasında olur. Ali Erbaş ise, ideolojik ve siyasi açıklamaları ile anayasasında ‘laik’ yazan Türkiye’nin bu temel taşını yıpratmaktadır. Laiklik düşmanı ve şeriatçı Ali Erbaş, açıkça dini, hayatın her alanına sokmak istemektedir. Erbaş, bu tür beyan ve eylemleriyle anayasal suç işlemektedir. Oysa laiklik medeniyet demektir!
Anayasamız, Türkiye’nin demokratik, laik ve sosyal hukuk devleti olduğunu söylüyor. Toplum olarak, Ulu Önder Atatürk’ün getirdiği laikliğe sahip çıkmaya mecburuz. Çağdaş Türk Milleti olarak laiklikten asla vazgeçmeyiz. Ancak Ulu Önder Atatürk’e ve laikliğe savaş açan Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ve kanunlarına aykırı olarak ideolojik ve siyasi içerikli beyanlarına devam etmektedir. Partili Başkan, kanunen suç teşkil eden fiilleri işlemektedir.
Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, bu tür söylemleriyle iktidarın kutuplaştırma politikasının parçası olmaktadır. Ali Erbaş, eğer siyaset yapmak istiyorsa, cübbesini, imam sarığını çıkarıp AKP’de siyaset yapmalıdır. Erbaş’ın ideolojik ve siyasi amaçlı beyanatları ve eylemleri yüzündün Diyanet İşleri Başkanlığı kurum olarak çok yıpranmakta ve itibar kaybetmektedir. Vatandaşın, din adamlarına olan güveni azalmaktadır. Araştırmalara göre, Türkiye’de yaşayanların en az güvendiği mesleklerin başında %11 ile siyasetçiler, ardından da %12 ile din adamları gelmektedir. Son yıllarda, Diyanet’in halk nezdinde ciddi bir güven azalması var!
Partili Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yeminine sadık kalarak, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’a sahip çıkmayarak; Yargıtay’ın yen hizmet binasının dualı açılışındaki konuşmasında, açıkça Atatürk’ü ve laikliği hedef almak suretiyle anayasal suç işleyen Ali Erbaş’ı derhal görevinden azletmelidir. Sadece görevinden azletmekle de kalmamalı, ayrıca Ali Erbaş hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na ‘suç’ duyurusunda da bulunmalıdır.
Çünkü Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın kanuni görevleri bellidir. Türkiye, şeriatla yönetilen bir ülke değildir. Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın, son zamanlardaki laiklik karşıtı söylemleri suç sayılmıyorsa eğer, Türkiye Cumhuriyeti Devleti suçlular tarafından yönetiliyor demektir.
Ayrıca İslam Dini, kimsenin tekelinde değildir!