Sevgili Okurlarım! Tehcir Kanunu veya resmi adıyla ‘Sevk ve İskân Kanunu’, 27 Mayıs 1915’te Osmanlı Hükümeti tarafından 1. Dünya Savaşı’nda Osmanlı ordusu ile karşı karşıya gelebilecek iç unsurların savaş bölgesinden uzak yerlere devlet eliyle gönderilmesi için çıkarılan koruma kanunudur.
Tarihte, 1878’den itibaren hem Batılı devletlerin, hem de içeride ve dışarıdaki Ermenilerin yoğun faaliyetleriyle ortaya atılan ‘Islahat Meselesi’, 1915 Ma¬yısından itibaren günümüze kadar yerini yeni bir formüle bırakmıştır: ‘Er¬meni Katliamı’.
Birincisiyle ‘hakları ellerinden alınan, zulmedilen, hor görülen, öldürülen Ermeni’ imajı Ermeni ve Batı literatürüne mal edilmek iste¬nirken, ikincisiyle de ‘sürülen, toplu olarak katledilen Ermeni’ tablosu özellikle Batı kamuoyuna benimsetilmeye çalışılmaktadır.
Bu iki efsanenin zihinlerde yer etmesi için bir taraftan Ermeniler, diğer taraftan da Anadolu üzerinde emelleri olanlar, ellerine geçen her fırsatta insanüstü gayretler sarf etmişlerdir.1915 olayları çarpıtılarak, abartılarak ve çoğu defa da tersine çevrilerek kullanılmaya çalışılmıştır. Böylece sözde ‘mezalim’ olayları gibi ‘katliam’ olayları da bir çığ gibi büyütülerek günü¬müze kadar taşınmıştır.
İlmi açıdan, hakkaniyet ve gerçeklilik yönlerinden olaylar incelendiğin¬de, ilk bakışta fark edilen şudur ki, bazı münferit hadiseler bir tarafa bıra¬kılacak olursa, ne Osmanlı Devleti, ne de milleti tarafından hiçbir devirde Ermeniler Türkler tarafından soykırıma tabi tutulmamışlardır.
Ancak, Türkleri soykırımla suçlayan ülkeler var. En son olarak, 24 Nisan’da ABD Başkanı Biden de, Ermeni soykırımını tanıdığını ilan etmiştir. ABD Başkanı Biden’in sözde ‘soykırım’ açıklaması, milletimizi derinden yaralamıştır. Bu açıklama, tarihi gerçeklerden uzak olup, Türk milletinin onur ve itibarına yönelik ağır bir saldırı niteliğini taşıyor. Siyesi ve ahlaki sorumluluk gözetilmeden dile getirilen sözde soykırım meselesi kocaman bir yalandır ve ABD-Türkiye ilişkilerine ağır bir zarar vereceği şüphesizdir.
Bilindiği üzere, bir zamanlar İsviçre Parlamentosu ‘Ermeni soykırımının reddi’ni suçlayan bir kararı çıkarmış, Doğu Perinçek de oraya giderek açıkça ‘Soykırım sözü yalandır’ demek suretiyle bu suçu işlemiş ve İsviçre mahkemelerince mahkûm edilmişti. Bunun üzerine Doğu Perinçek hakkındaki ceza kararını AİHM’ye götürmüştü. Ve sürecin sonunda AİHM Büyük Dairesi ‘Parlamentoların ve hükümetlerin soykırım konusunda hüküm kurmaya yetkili olmadığına…’ karar vermişti. Daha başka söze gerek var mı?
Ama bilgisizlik, her konuda bireyleri ve toplumları yanlış duygu ve düşüncelere mahkûm eder. Asılsız aktarımları gerçekmiş gibi kabullenmeye yol açar. Beynin normal faaliyetini dumura uğratır. Bellekte yalan ve safsatayı hâkim kılar, zihni köreltir. Bilgisizlik bir yandan da, korkuyu, husumeti, kini, nefreti körükler ve kemikleştirir. Çünkü vicdan terazisini bozar. Bilgi tam tersine, beynimizin gerçeği yansıtan girdilere göre çalışmasını sağlar. Algı ve idrakimizin aslına uygun temelde oluşmasına olanak verir. Zihnimizi ve belleğimizi yanlış, yalan, eksik, tek yanlı, abartılı ve düzmece tortulardan temizler.
Bilgi bir yandan da, ruhları arıtır. Yürekleri kin, öfke, nefret, husumet ve korku yüklerinden kurtarır. Çünkü vicdan terazisini düzeltir.
Her 24 Nisan’da bir tarafı Dünya ne diyecek kaygı ve korkusundan, öte tarafı acılı yüreklere yük olan kin ve nefreti tazelemekten ve her iki tarafı da adeta düşmanlık ve suçluluk duygusuna zincirleyen tek yanlılık ve cehaletten kurtarmanın biricik yolu, 1915 öncesinde ve sonrasında Osmanlı döneminde yaşananların tümünü, sonuçlarını, karşılıklı çekilen acıları, gerçek failleri ve ödenen bedelleri tüm boyutları ve yönleriyle öğrenmektir.
Gerçeğin tam bilgisi olmadıkça ne acı azalır, ne de korku biter. O halde bireyler ve toplumlar olarak önce olan biteni tam öğrenmeliyiz; Çünkü tam bilmiyoruz. Tam bilmeden adil bir kavrayışa, barışa ve huzura adım atamayız.
Lamı cimi yok! 1915 olaylarında soykırım suçu işlendiğine dair hiçbir yetkili mahkeme kararı yok. Sadece bazı ülkelerin parlamento ve hükümet kararları var. Ve AİHM Büyük Dairesi’nin kararına göre, soykırım konusunda parlamentoların ve hükümetlerin hüküm kurma yetkileri yok.
Dolayısıyla da yetkili mahkeme kararı olmadığı için, ABD Başkanı Biden’ın ‘Ermeni soykırımını tanıdığını’ ilan etmesi ‘yok’ hükmündedir. Kim ne derse desin: ‘Soykırım Meselesi’, kocaman bir yalandır ve Türk milleti için ar meselesidir!