Tekirdağ yaklaşık 6.000 yıllık bir yerleşime sahiptir. Bereketli toprakları ve Anadolu ile Balkanlar arasındaki konumu dolayısıyla tarih içinde muhtelif kültürlerin ve kavimlerin egemenliği altında kalmıştır.

Tarih öncesi ve tarih sonrası çağlarda, iskân edilmiş yerler tespit edilmiştir. Şarköy ilçesindeki Güngörmez ve Güneşkaya Mağaraları ile Marmara Ereğlisi’ndeki Toptepehöyük’te Kalkolitik Çağ’a ait buluntulara rastlanmıştır. Tekirdağ’ın sahil şeridi yüzeyinde yapılan araştırmalara göre, İlk Tunç Çağı’na ait yoğun yerleşim olduğu anlaşılmaktadır. Trakya’da Son Tunç Çağı ile Erken Demir Çağı’nda büyük bir göç dalgası meydana gelmiştir.

Trakya, M.Ö. 7. Yüzyıl’da Grek kolonilerinin kurulmasıyla ticarete açılmıştır. Bu dönemde Trakya’nın Marmara kıyılarında kentler kurulmuştur. M.Ö. 514-513 yıllarındaPers Kralı Dereus’un İskit Seferi sonrasındaPers egemenliği, M.Ö. 478-477’ de Atina’nın Pers tehlikesine karşı kurduğu Attik-Delos Deniz Birliği’nin Persleri Trakya’dan temizlemesine kadar devam etmiştir. M.Ö. 342 yılında Makedonya Kralı 2.Philip, Trakya’yı topraklarına katarak OdrysKrallığı’nı kendine bağlamıştır. 2.Philip’in büyük oğlu İskender’in ölümünden sonra ise Trakya, Lysimachos’un egemenliğine girmiştir.

Roma İmparatoru Tiberius’un Trakya’ya bir vali göndermesi ile başlayan gelişmeler, M.S. 46 yılında İmparator Cladius’un Trakya’da birRoma Eyaleti kurması ile sonuçlanmıştır. Trakya uzun yıllar Roma hâkimiyetinde kalmıştır. M.S. 395 yılında imparatorluğun ikiye ayrılmasıyla Doğu Roma İmparatorluğu içinde kalan Trakya, 1354 yılında Süleyman Paşa komutasındaki kuvvetlerin Gelibolu’ya çıkmasıyla Türklerin hâkimiyetinegeçmeye başlamıştır. 1356 yılında Şarköy ve Malkara ele geçirilmiş, 1357’de iseI. Murat Tekirdağve Çorlu’yu Türk hâkimiyetine almıştır.

Balkan Savaşları’nda Bulgar işgaline(1912) uğrayan ilimiz toprakları, 1913 yılında düşman işgalinden kurtarılmıştır. I. Dünya Savaşı’ndan sonra Mondros Mütarekesi’nin verdiği imtiyazlardan faydalanan Yunan kuvvetleri, 20 Temmuz 1920’de Tekirdağ’ı işgal etmiş ancak 13 Kasım 1922’de Yunan işgali de sona erdirilerek Tekirdağ toprakları tekrar Türk yönetimine geçmiştir.

Marmara Ereğlisi 29 Ekim’de, Çerkezköy ve Saray ilçeleri 30 Ekim’de, Çorlu 1 Kasım’da, Muratlı 2 Kasım’da, Malkara ve Hayrabolu 14 Kasım’da ve Şarköy 17 Kasım’da düşman işgalinden kurtarılarak Türk yönetimine geçmiştir.

20 Ocak 1921 tarihli Teşkilat-ı Esasiye Kanunu gereğince girişilen yeni örgütlenme sonucunda Tekirdağ il olmuş ancak; Kurtuluş Savaşı’nın güç koşulları altında örgütlenme hemen sağlanamamıştır, Cumhuriyetin ilanından az önce;15 Ekim 1923 tarihinde il merkezi haline getirilebilmiştir.

Tarihi süreç içerisinde Bisanthe (M.Ö.5.YY), Rhaedestus (M.Ö.343-M.S.843), Rodosto (M.S.843-1358), Rodosçuk(M.S.1358-Osmanlıların fethiyle), Tekfurdağı (M.S. 1732) isimleriyle anılan ilimiz, Cumhuriyetin ilanından sonra TEKİRDAĞ olarak adlandırılmıştır.

Tekirdağ’da önemli günler arasında, 24 Aralık 1840’da Tekirdağlıbüyük vatan şairiNamık Kemal’in doğumu, Çanakkale Destanı’nı yaratan 19. Tümen’in Mustafa Kemal’in önderliğinde Tekirdağ’da savaşa hazırlanması, 23 Ağustos 1928’de Atatürk’ün Harf İnkılâbı vesilesiyle Tekirdağ’a gelip Başöğretmen olarak ilk dersi vermesi gibi olaylar bulunmaktadır.