Sevgili okurlarım! Türkiye’de 1970’lerde bir memur emekli ikramiyesiyle, bir işçi kıdem tazminatıyla ev sahibi olabilirken, günümüzde memur emekli ikramiyesi ya da işçi kıdem tazminatı evin sadece yüzde 10-15’ini karşılıyor. Dolayısıyla da artık memur, işçi ya da emeklilerin konut sahibi olması giderek zorlaşıyor!
Toplu Konut İdaresi’nin (TOKİ) 1 yılda 250 bin “Sosyal Konut Projesi” gündemde önemli bir yer tutuyor. Aklıma takılan ilk soru: 20 yılda 1 milyon 170 bin konut, yılda yaklaşık 60 bin konut yapan TOKİ, vaat edildiği gibi 2 yılda 250 bin konut yapabilecek mi? Yani 20 yılda yaptığının %21’ini 2 yılda yapabilecek mi?
TOKİ seçim öncesi hızını ne kadar arttırabilecek? Diyelim ki TOKİ çalışıyor ama konut sahipliği ne durumda? Asıl bakılması gereken husus bu ama kimse bundan söz etmiyor! Öte yandan 9-10 milyon hanenin konut sahibi olmadığı ülkemizde 2 yılda 250 bin konut devede kulak kalmayacak mı?
Çünkü Türkiye’de konut sahipliği genel olarak gerilerken yoksul hanelerin konut sahipliğinde çok daha büyük bir gerileme var. Aşırı artan konut fiyatları konut sahibi olmayı artık imkânsız hale getirirken öte yandan kiralardaki astronomik artış vahim bir barınma sorunu yaratıyor.
Anlaşılan iktidar artık dayanılmaz hale gelen barınma sorunu için seçim öncesi bir ‘beklenti’ yaratmak istiyor. Öyle ya, 250 bin konuta daha şimdiden 3,5 milyondan fazla başvuru olduğu düşünülecek olursa barınma sorununun vahametini anlamak mümkün.
Bir yandan dudak uçuklatan fiyatlara lüks konutlar kapış kapış satılırken öte yandan kentin neresinde inşa edileceği belli olmayan, şehre ulaşımın ne kadar süreceği bile bilinmeyen 80-90 metrekare konutlar için 10 kat, 20 kat başvuru var.
Sebep çok basit! Artık emek geliriyle konut almak hayal haline geldi. O nedenle sosyal konuta, ucuz konuta akın var!
Ancak aklıma takılan ikinci bir soru daha var: Cumhurbaşkanı’nın açıkladığı gibi, dar gelirliler Sosyal Konut Projesi kapsamında inşa edilecek 2+1 konutlara aylık 2 bin 280 liradan başlayan taksitlerle ve 240 ay vadeyle sahip olabilecekler mi?
Hak sahiplerinin konutlarına ait kalan borç bakiyesi ve aylık taksitler her yılın Ocak ve Temmuz aylarında olmak üzere yılda iki kez, bir önceki aylık dönemdeki ‘Memur Maaş Artış Oranı’ dikkate alınarak idarece tespit edilecek oranda artırılacaksa hak sahibinin 240 ay sonra konuta ödeyeceği fiyat ne kadar olacak? Demem o ki, hak sahiplerinin ucuz konut için ne kadar ödeyeceği belli değil…
Matematik bilmeyen, hesap bilmeyen dar gelirliler ucuz konuta akın ediyor ama bu işin sonunu düşünen yok. 240 ay vade, 20 yıl eder, o da bir ömür demek. Bir zamanlar Jet Fadıl vardı, “Ev vereceğim” diye para toplamıştı. Şimdi Jet AKP var, “Sosyal Konut” hamlesiyle para topluyor. Önceki yıllarda olduğu gibi TOKİ yeni mağdurlar yaratmaz inşallah!
Hiç kimse ucuz konut hayal etmesin! Asgari ücretliler ve emekliler dişini sıksa da konut sahibi olamaz!
Türkiye’de gelir bölüşümü bozuldukça, emek gelirleri düştükçe barınma sorunu daha çarpıcı hele geliyor. Asıl mesele emek gelirlerinin alım gücünün düşmesidir. Merkez Bankası verilerine göre Temmuz 2021’den Temmuz 2022’ye kadar bir yılda konut fiyatları Türkiye çapında yüzde 173, İstanbul’da yüzde 200 artmıştır. Ne döviz fiyatları ne asgari ücret artışı ne başka bir kalemde bu kadar artış olmamıştır. Konut fiyatları ile emek gelirleri arasındaki makas açıldıkça açılıyor. Konut fiyatlarındaki artış ile emek gelirlerindeki artış arasında uçurum var.
Anlatmaya çalıştığımız üzere, emek gelirleri ile konut sahibi olmak giderek zorlaşıyor ve hatta düşük gelirliler için imkânsız hale geldi. Pek çok emekçi bir ömür çalışsa da bir ev almaya yetecek kadar gelir elde edemez. Asgari ücretlinin ömrü ev almaya yetmez!
Kısacası, Türkiye’de konut meselesi bir bölüşüm sorunudur, sınıfsal bir sorundur. Bir ev için, barınmak için bir ömür harcamak olacak iş değil. Ayrıca şimdiden söylüyorum: TOKİ kampanyasında kurayı kazanıp para ödemeye başlayacak kumarbazlar, oynadıkları kumarın riskini de hesaplamalıdır.
Kaldı ki, siyasi iktidarın ‘Sosyal Konut Projesi’ vaadi; aynen enflasyon, döviz, işsizlik ve faiz oranlarındaki gibi aldatıcıdır. Vatandaşların üstleneceği gerçek konut maliyeti, vatandaştan saklanıyor; alınabilir ve sürdürülebilir değil. Sosyal konutu sosyal devlet yapar! TOKİ, daha önceki projelerde olduğu gibi yeni mağdurlar yaratarak yoluna devam edemez!
Ve son söz: Bir Çin Atasözü der ki; “Öküzün süt vaadine kananlar, tez zamanda inek gibi sağıldıklarını anlarlar.”