Değerli okurlarım, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’na göre; Devlet ve diğer kamu tüzel kişiliklerince genel idare esaslarına göre yürütülen asli ve sürekli kamu hizmetlerini ifa ile görevlendirenler, ‘memur’ sayılır.
Ayrıca kamu kurum ve kuruluşlarında genel politika tespiti, araştırma, planlama, programlama, yönetim ve denetim gibi işlerde görevli ve yetkili olanlar da ‘memur’ sayılır.
Devlet memurları, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına ve kanunlarına sadakatle bağlı kalmak ve milletin hizmetinde Türkiye Cumhuriyeti kanunlarını sadakatle uygulamak zorundadırlar.
Devlet memurları bu hususu ‘Asli Devlet Memurluğuna’ atandıktan sonra en geç bir ay içinde kurumlarınca düzenlenen merasime yetkili amirlerin huzurunda yapacakları yeminle belirtirler ve özlük dosyalarına konulacak aşağıdaki ‘Yemin Belgesi’ni imzalayarak göreve başlarlar.
Yemin Belgesi’nin içeriği aynen şöyledir:
“Türkiye Cumhuriyeti Anayasasın, Atatürk İnkılap ve İlkelerine, Anayasada ifadesi bulunan Türk Milliyetçiliğine sadakatle bağlı kalacağıma, Türkiye Cumhuriyeti kanunlarını milletin hizmetinde olarak tarafsız ve eşitlik ilkelerine bağlı kalarak uygulayacağıma, insan haklarına ve Anayasanın temel ilkelerine dayanan milli, demokratik, laik bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyetine karşı görev ve sorumluluklarını bilerek, bunları davranış halinde göstereceğime namusum ve şerefim üzerine yemin ederim.”
Yeminli Devlet memurları siyasi partiye üye olamazlar, herhangi bir siyesi parti, kişi veya zümrenin yararını veya zararını hedef tutan bir davranışta bulunamazlar; görevlerini yerine getirirken dil, ırk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din ve mezhep gibi ayırım yapamazlar; hiçbir şekilde siyasi ve ideolojik amaçlı beyanda bulunamazlar ve bu eylemlere katılamazlar.
Devlet memurları her dunumda Devletin menfaatlerini koruma mecburiyetindedirler. Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına ve kanunlarına aykırı olan, memleketin bağımsızlığını ve bütünlüğünü bozan Türkiye Cumhuriyetinin güvenliğini tehlikeye düşüren herhangi bir faaliyette bulunamazlar. Aynı nitelikte faaliyet gösteren herhangi bir harekete, gruplaşmaya, teşekküle veya derneğe katılamazlar, bunlara yardım edemezler.
Devlet memurları, resmi sıfatlarının gerektirdiği itibar ve güvene layık olduklarını hizmet içindeki ve dışındaki davranışlarıyla göstermek zorundadırlar. Ayrıca Devlet memurlarının işbirliği içinde çalışmaları esastır.
Devlet memurlarından sürekli veya geçici görevle veya yetişme, inceleme ve araştırma için yabancı memleketlerde bulunanlar Devlet itibarını veya görev haysiyetini zedeleyici fiil ve davranışlarda bulunamazlar.
Devlet memurları amiri oldukları kuruluş ve hizmet birimlerinde kanun ve diğer mevzuatla belirlenen görevleri zamanında ve eksiksiz olarak yapmaktan, maiyetindeki memurlarını yetiştirmekten, hal ve hareketlerini takip ve kontrol etmekten görevli sorumludurlar. Amir,
maiyetindeki memurlara hakkaniyet ve eşitlik içinde davranır. Amirlik yetkisini kanun ve diğer mevzuatta belirtilen esaslar içinde kullanır.
Amir, maiyetindeki memurlara ve Cumhurbaşkanlığı kararnamelerine aykırı emir veremez ve maiyetindeki memurdan hususi bir menfaat temin edecek bir talepte bulunamaz, hediyesini kabul edemez ve borç alamaz.
Devlet memurları kanun ve diğer mevzuatta belirtilen esaslara uymakla ve amirleri tarafından verilen görevleri yerine getirmekle yükümlü ve görevlerini iyi ve doğru yürütülmesinden amirlerine karşı sorumludurlar. Devlet memuru amirinden aldığı emri, Anayasa, kanun, Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ve yönetmelik hükümlerine aykırı görürse, yerine getirmez ve bu aykırılığı emir verene bildirir. Amir emrinde ısrar eder ve bu emrini yazı ile yenilerse, memur bu emri yapmağa mecburdur. Ancak emrin yerine getirilmesinden doğacak sorumluluk emri veren aittir. Ancak konusu suç teşkil eden emir, hiçbir suretle yerine getirilemez; yerine getiren kimse sorumluluktan kurtulamaz.
İşte, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da Devlet memurlarına çağrıda bulunarak, “Kanunsuz emri uygulamayın” demiştir. Kılıçdaroğlu, memurlara ‘Yemin Belgesi’ni hatırlatarak; Devletin imkanlarını iktidar partisi için kullananları, kanun dışı emirleri yerin getirenleri, fakirin fukaranın cebine el atanları, yolsuzluklara bulaşanları ve garibanın hakkını yiyenleri uyarmıştır. Partili Cumhurbaşkanı ise, Eskişehir’de yaptığı konuşmada, memurların en üst amiri sıfatıyla “Sakın ha, bu oyuna gelmeyin. Siz memur olarak görevinizi yaptığınız müddetçe bunlar kılınıza dokunamaz” demiştir.
Oysa yeminine sadık kalarak; Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ve kanunlarına, Atatürk İnkılap ve İlkelerine ve milletin hizmetinde olarak tarafsız ve eşitlik ilkelerine bağlı kalarak Türkiye Cumhuriyetine karşı görev ve sorumluluklarını bihakkın yerine getiren ve vatandaşın hakkını koruyan namuslu ve şerefli Devlet memurlarının, başımızın üstünde yer var.
Yeminine sadık kalmayarak; Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına ve kanunlarına aykırı olarak kanun dışı işler yapan ve eylemde bulunan, Devletin imkânlarını belli bir siyasi parti için kullanan, hukuksuz ve ahlaksız faaliyette bulunan Devlet memurlarının yaptıkları ise, namussuzluk ve şerefsizliktir.
Emekli bir memur olarak buradan açıkça ilan ediyorum: imzaladıkları ‘Yemin Belgesi’ne aykırı olarak işler yapan Devlet memurları, bu iktidar döneminde olmasa bile gelecekte bir gün, hukuksuz ve ahlaksız faaliyetlerinin altında ezilecekler.