Türkiye yeni bir döneme giriyor. Her on yılda bir darbe alışkanlığındaki ülke, eskisi gibi sokaklarda postalları görmese de 2 binli yıllarda AK Parti’nin iktidara gelişiyle meclis dışı iki partinin oluşturduğu parlamento, bir çeşit darbe sonrası oluşum olarak nitelendirilmişti.

2010’lu yıllar sonrası gevşeme ve keyfiliğin yükselmeye başladığı ve iç hukuk darbesine alıştığı dönemler olarak zihinlere kazındı. 28 Şubat gibi 2016 FETÖ darbe girişimi de darbeler döneminin bir parçasıydı.

2020’li yıllar ise görüldüğü kadarıyla yeni bir dönem olarak “normalleşmiş Türkiye” beklentisi içinde.

Bu süreçte yeni dönemin zorunluluğu olarak ortaya çıkan Millet İttifakı bünyesinde bulunan altı siyasi parti, normalleşmeye katkı açısından ciddi bir ivme kazanmaya başladı. Artık birliktelik sistematik hale geldi ve temeli sağlamlaştı. Bundan sonrası için atılacak adımlara dair iş rayına girdi. Böylece farklı fikir ve dünya görüşüne mensup insanların toplu hareket edebilmesinin mümkün olduğunu gösteren bir yol açıldı.

Mezkûr yapı, seçim öncesi bir defaya mahsus toplanıp dağılan, geçici oluşumdan öte bir anlam ifade ediyor. Genel başkanların altılı masa buluşmasının ardından Ankara il başkanları toplandı. Üçüncü adımda liderler “Erbakan’ı Anma Programı”nda buluştu. Son olarak da postmodern darbeyle hesaplaşma kabul edilebilecek bir tarihte, 28 Şubat günü yapılan imza töreni, toplumun büyük kesiminde umut ve sevinçle karşılandı. Kamuoyuna deklare edilen metin, milletin geniş bir kesiminin beklentilerini kapsamaktadır. Dahası iktidarı desteklerken umudunu kesen kitlelerin de desteğini alacak gibi gözüküyor.

YENİ HEYECAN VE KUŞATICILIK

Oluşumun geniş kitlelerde oluşturduğu heyecan, uzun yıllardır ülkede dillendirilen, “Haklısınız, ama alternatif mi var? Tek başına CHP mi gelsin?” sözlerine karşılık verilmiş güzel bir cevap olmuştur.

Masada ıvır zıvırlardan ziyade net olarak özgül ağırlığı olan ve oy oranıyla belli kitleleri temsil eden insanların olması ayrıca önem arz etmektedir.

Yıllardır ülkemizde farklılıklarından istifade etme, kucaklaşma ve bir araya gelme yerine; kutuplaştırma endeksli siyaset yürütülmektedir. Kangren haline gelmiş temel sorunlar etrafında ortaklaşa kafa yormaya; hava gibi su gibi ihtiyacımız var.

Ötekileştirmeden ve ayrıştırmadan, toplumumuz çok acılar yaşadı. Bu acıların bir daha yaşanmaması için farklı kitlelerin asgari müştereklerde ortak hareket etmesi, ülkemizdeki siyasi atmosferin daha sağlıklı ilerlemesine önemli katkılar sağlayacaktır. Artık kesin kuralları belirlenmiş, kurumları güçlendirilmiş şeffaf bir hukuk devleti anlayışı oluşturulacağına yönelik umutlar artmıştır.

“Bu iş birliği büyütülecek bir şey değil” diyenlere, “En kuvvetli delil hasmın şehadetidir” sözüne binaen deriz ki; rahatsız olanlardaki etkiyi görünce çok anlamlı bir şey olduğu anlaşılıyor.

Şunu net olarak ifade etmeli ki; yürütülen çalışmanın görünenden de kapsayıcı ve kuşatıcı olduğu gün gibi aşikârdır. Ortaya konulan manifestoyla, fiilen yürütülmekte olan OHAL ortamının askıya alınması, hukuk sisteminin normalleşmesi ve uzun yıllardır şikâyet edilen sistemin-anayasal düzenin tasfiyesi ve yeni bir özgürlükçü siyasi hava ve düzeni de hedeflemektedir.

BİTPAZARINA NUR YAĞACAK

Bu süreçte tedavülden kalkmış, doksanlı yılların firstladysi, bir dönemin muktedir ismi, babasının kızı, Amerikalı ablası, 20 yıl aradan sonra tekrar tedavüle sokulmaya çalışılıyor.

Hedefi, Millet İttifakı’nın taleplerinin vatana ihanet olduğunu söyleyecek kadar pervasızca, parti kurup hem merkez siyaseti dizayn etmek hem de başında hemcinsinin olduğu partiyi bölmekmiş. Bitpazarına nur yağar mı? Ya da hedefindekini yapabilir mi bilinmez ama piyasaya çıkarsa batık bankalardaki ve örtülü ödenekteki rolleri yeniden depreşir ve tartışmaya açılır. Otursun oturduğu yerde demeli birileri.

Halen iktidarda ufaklık destekli AK Parti- MHP koalisyonu olduğu unutularak taslak çalışmanın yeniden koalisyonları gündeme getireceği iddiasıyla kimi vatandaşın zihninde kötü imaj oluşturma derdinde.

Bundan sonra yapılacak şey başka alanlardaki hedeflerin ve icraatların ortaya konulması. Ancak bunlar gerçekleştiği takdirde bu ittifakın semeresi ortaya çıkmış olacak. Tabi ittifakta yer alan partilerin cesur adımlar atması gerekir. Ülkenin menfaatleri için biz ve halkımızın ilkelerini öncelikle hedef olarak görmeliler. Atılan imzalar ülkenin makûs talihini değiştirmenin ötesinde bir anlam taşımalıdır.

BEKLENTİLER

Artık şunu da belirtmeli ki “ata binmesi bir ayıp inmesi iki ayıp” artık dönülmez bir yola girildi. Bu saatten sonra bu iş birliklerinden vazgeçer pozisyonda olmak, “Dimyata pirince giderken evdeki bulgurdan olmak” halidir. Aksi takdirde diğer gruplarla iş birliği söz konusu ise bu müzakerenin de bir an önce yapılıp sonlandırılması gerekir.

Evet, ortaya konulan özgürlükçü ortam, güçlendirilmiş parlamento ve bağımsız hukuk sistemine ilişkin ifadeler önemli. Ancak ittifakın bu kelimeleri kullandığı son toplantı olmalı. Artık vatandaş bir adım daha öte geçilerek somut beklentiler görmek istiyor.

Millet İttifakı kurumsal kimlik oluşturmuştur. Bundan sonraki dönemde hukuki altyapıda oluşturacağı işlemlere dair beklentiler, hedefler ortaya konmuştur. Ama bu bölüm artık sona ermiştir. Bundan sonra yeni bir fasıl açılmalı. Bu fasılda daha düzgün adımlarla halkın karşısına çıkılmalıdır.

Öncelikli olarak halkı ekonomik sıkıntılardan kurtaracak ve ekonomiyi düzlüğe çıkaracak plan ve stratejiler ortaya konmalıdır. Ekonomik bağımsızlık ve güç sağlanmadan hiçbir başarı elde edilemez. Aksi takdirde büyük bir dağ fare doğurur. Belirlenen ilkeler doğrultusunda kararlılıkla gerekli adımlar atılmalıdır.