Değerli okurlarım! Saçma sözlerle ekonomi biliyor numarası yapıyorlar. Büyümenin fazla olduğu zamanlarda cari açık artıyormuş…

Mercimeği Kanada’dan aldığımıza göre, şöyle bir ilişki kurmak mümkün!

Çorbanın çok içildiği dönemlerde cari açık artıyor.

Veya AR-GE faaliyetleri çoğalınca cari açık artıyor.

Ya da fabrikalar açılınca da cari açık artıyor.

Oysaki ‘cari açık’, tüketimden değil, ihracat yapamamaktandır.

Cari açık, yabancılara satılan tesislerden, ‘borç yiğidin kamçısıdır’ diyerek alınan borçların faizinden dolayı yüksek.

Cari açık; 20 yıldır cari açığı artıracak uygulamaları yaptıktan sonra akıllarına geldi.

Yerli üretim de, bütün tesisler yabancılara satıldıktan sonra….

Türkiye’de fabrikası olan kârını da götürüyor!

Şimdi de bünyesinde, Türkiye’nin en önemli şirketlerini barından Varlık Fonu da satışa çıkarıldı. Ülke toptan satılıyor.

Fabrikaları satın alanlar, ülkede ‘döviz bolluğu olsun’ diye satın almıyorlar ki…

Üstelik gerçek cari açık sandığımızdan da büyük…

Çünkü Türkiye’de fabrikası olan yabancı firmaların ülkeden çıkardıkları mallar da ihracat kalemine giriyor, Suriye ve Libya’da olan militanlara gönderilen silahlar da…

Suriye’ye silah satmışız görüntüsü bundandır.

Hatırlarsınız: Bu ülkenin bir Maliye ve Hazine Bakanı vardı. İstifa etti ama istifasını gizlemek için sosyal medya erişimi bile engellediler.

Sonra onun yerine başka birini atadılar ama ‘biz onunla saadet yapamayız’ dediler ve çalıştırmadılar. Ama işine de son vermediler.

Bundan iki ay önce, Avrasya Araştırma’nın sahibi Kemal Özkiraz adlı bir kişi, Nebati adlı bir kişinin Maliye ve Hazine Bakanı olacağını söylemişti.

Hemen Google’ye danıştıktan sonra ‘Özkiraz fazla salladı’, bu şahsın ne maliye, ne muhasebe, ne de ekonomi eğitimi var. Sosyoloji eğitimi almış, tek kitabı da ‘Milli Görüşten Muhafazakâr Demokrasiye’!

Bu kişiyi sırf ailenin sırdaşı olduğu için bakan yapmazlar diye düşünmüştüm.

Meğer yanılmışım!

Bakan olarak tanıtılan kişinin hiçbir işe karıştırmamalarından anladık ki, böyle bir makama hiç gerek yokmuş zaten.

Her şeyi bir kişi pek ala yapabiliyormuş…

Sonra ne görelim: Özkiraz haklı çıktı.

Daha önce de TÜBİTAK’ın başına düz baytar atanmamış mıydı?

Biz, kıbleyi gösteren seccade gibi ileri icatların üzerinde çalıştığı bir ülkede yaşıyoruz.

Şaşırmamayı da öğreneceğiz!

Bu ülkede 200 yılda yaratılan akademik standartlar çiğnendi.

Bu ülkede 200 yıllık iktisadi bilgi birikimlerimiz değersizleştirildi.

Bu ülkede 2000 yılda yaratılan diplomasi standartları yok edildi.

Kamu idaresi denince artık akıllara baskı ve kayırmacılık geliyor.

Üretim yok!

İstihdamdaki kesimin çoğu imam, bekçi, polis, jandarma gibi üretim dışı sınıflar ve mevsimlik işçilerden oluşuyor.

Bindik bir alamete gidiyoruz kıyamete…