Sorular ortaya çıktıkça cevaplayın. Sormadığı şeyleri anlatmayın.
Kişinin nasıl öldüğünden, ölümün ruhsal yönlerine kadar pek çok şey sorabilir. Yaşına uygun bir dil kullanmaya ve onları aynı anda çok fazla bilgiyle bunaltmamaya dikkat edin. Unutmayın, bu tekrar tekrar dönebileceğiniz bir konu. Ölüm konusunda dürüst olmanın bir parçası da bilmediğimiz şeyler konusunda açık davranmaktır. Çoğu zaman, çocukların endişeleri, ölüm olayına kendilerinin mi sebep olduğudur. Çocuğa mutlaka ölüm olayının kimsenin hatası olmadığına dair güvence verin. Çok fazla desteğe ve güvenceye ihtiyaçları olacak, onun yanında yer alın. Onunla olduğunuzu mutlaka hissetsin.
Her yaş çocuk için ölüm başka anlamlar taşır.
3-4 yaş için, uzun bir ayrılık, ya da dönüşü olan bir yolculuktur. Bu yaşlarda ölüm, sadece canlılar için değil, cansızlar için de vardır.
5-6 yaşlarında ölümün bir son olduğunu anlamaya başlarlar. Ancak asla geri dönüşü olmayacağını tam olarak kavrayamazlar. Bu yaşlarda gömülme ile ilgili sorular sorarlar.
6-7 yaşlarında ölüme karşı duygusal tepkiler başlar.
7-10 yaşlarında artık ölüm bir sondur, evrenseldir, kaçınılmazdır.
10-12 yaşlarında ise ölümün felsefi yönü ile ilgilenirler.
Küçükken ölüm korkutucu değildir
Kayıplar (ölüm) kavranması, benimsenmesi zor bir gerçektir. Yetişkinler ölümü tanımalarına rağmen sevdiklerine, yakınlarına, bir türlü konduramaz, yakıştıramaz ve kabullenemezken, bu gerçeği çocukların anlayıp kavraması hiç kolay değildir, çocukta ölüm psikolojisi oldukça zor bir durumdur. Bu durum onların bilişsel olgunluk düzeyine göre değişir. Çocuklar çok erken yaşta ölümle ilgilenmeye başlarlar. İlk çocukluk yıllarında ölüm korkutucu değildir.
Küçük çocuklar defin anına tanıklık etmemelidir.
İlkokul dönemiyle birlikte mezarlık ziyaretleri yapılabilir, ancak burada çocuğun hazırbulunuşluk düzeyi oldukça önemlidir. Defin anında çocuğun bu ana tanıklık etmesi başka tür bir travma oluşturabileceğinden sonrasında, yakındaki kişiler ve ortam görece sakinleştiğinde ziyaret edilmesi önerilmektedir.
Bazı durumlarda çocuklarda kaygı, depresyon, öfke belirtileri gözlenebilir. Bu gibi durumlarda mutlaka bir profesyonelden destek alınması gerekmektedir.
Özellikle küçük çocuklarda, oyun terapisi ya da bilişsel davranışçı terapi en sık kullanılan terapi yöntemleri arasında yer alır. Çocuğun kayıp ardından duygularını ifade edebilmesi için olanak sağlamak, sevilen kişiyi anmak, söylenmemiş/yarım kalmış sözleri/anıları toparlayabilmek için çocuğa bu süreçte rehberlik etmek amaçlanır.