Değerli okurlarım! Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, ‘Helalleşme’ yolculuğuna çıkacağını ilan etti. Kılıçdaroğlu, Kemalist ideoloji koskoca bir ülkeyi parçalamışken CHP’nin hangi suçlarıyla yüzleşecek?
Diyelim ki CHP yüzleşti. Peki, CHP’yi izleyen ve Kemalist ideoloji ile halka karşı suç işleyen diğerleri de yüzleşecek mi? DP, AP, 12 Eylül darbecileri, ANAP, DYP, AKP de çekilen onca acılarla, ölenlerle nasıl yüzleşecek? 90 yıldır gidişatı eleştirdiği için hapislerde çürüyen aydınlarla helalleşme nasıl olacak?
Yakın tarihçiler, Cumhuriyet’in ilk 10 yılını destan olarak anlatıyorlar. Evet, gerçekten de feshane, baruthane, tütün rejisinin tütün fabrikaları gibi birkaç tesis vardı. Birkaç tane de saraylara halı yapmak gibi, halka yönelik üretim yapmayan tesis vardı. Genç Cumhuriyet’in ihraç ürünü dolayısıyla da dövizi yoktu. Yine de 10 yıl içinde kamu eliyle şaşırtıcı bir ilerleme olmuştur.
Çünkü padişahlar gerileme çağı boyunca, birilerinin söylediğinin tersine toprak satıp para ediniyordu. Son olarak ülkenin köylüsünü bile satmışlardı. Bağımsızlık savaşı ve ardından kurulan Türkiye Cumhuriyeti ile mazlum halklara bayrak olunmuştur. Türkiye, ambargo altında özgürlüğünü koruyan Küba gibi sayılan ve lideri bayraklaştırılan bir ülkeydi.
Ama sonra Lenin’in ‘emperyalizm’ adını verdiği örtülü mandacı dönem başladı. Üstelik ‘Milli Şef’ eliyle… Bu dönemde CHP halkın nefretini kazandığı uygulamalara imza atmıştır. Varlık Vergisi uygulaması hala unutulmamıştır. Yaptıkları nedeniyle de dünyanın baskısıyla çok partili sisteme geçtikten sonra da iktidar yüzü görememiştir. O dönemin sağcı partisi CHP, sağ ve Kemalist ideolojiyi kendisinden ayrılan DP’ye kaptırınca ortanın soluna taşınması da çözüm olmamıştır.
Emperyalizm, dünyada faşist devletler yaratınca da bu modaya girilmiştir. Artık Türkiye’nin Führer’inin adına ‘Milli Şef’ denilmiştir. Ülke faşizm altında ceberut tarzda yönetilince iktidar partisi halktan kopmuştur. Halk padişah yönetiminde aşina olduğu baskılardan ziyade Kemalist ideolojinin dine ve etnik yapılara müdahalesinden rahatsız olmuştur. Bu yüzden din devlet kontrolü altına alınmıştır. Türkçe ezan gibi müdahalelerle Kemalist ideolojinin din sınıfı yaratılmaya çalışılmıştır. Osmanlı’da kısmen dokunulmayan dini azınlıklar ve Aleviler büyük baskı görmüştür. Pan Türkçü ve Sünni bir nüfus yapısı planlanmıştır. Bu uygulama, DP zamanında da devam etmiştir, DP’yi deviren 27 Mayıs yönetimi zamanında da…
Örneğin: Devlet Planlama Teşkilatı’nın (DPT) kuruluşunda; Doğu Anadolu Bölgesi’nin, kendilerini Kürt sananlar lehindeki nüfus strüktürünü Türk lehine çevirmek için, Karadeniz sahillerindeki fazla nüfusla, memleket dışından gelen Türkleri bu bölgeye yerleştirmek ve kendileri Kürt sananları bölge dışına hicrete teşvik etmek amacıyla Kürt yurttaşların yaşadığı yerler için bir ‘Doğu Grubu’ kurulmuştur. Bu operasyonlar bölgede birçok trajedilerin yaşanmasına yol açmıştır. Dersim olayı bu yüzden yaşanmıştır. Birçok köy yakılmış, yıkılmıştır. Bu coğrafyaya yönelik yapılan eylemler mübadeleye, katliamlara, yağmalara, köy boşaltmalara dönüşmüştür. Darbe dönemlerinde tırmandırılan Kemalist ideoloji şimdilerde parçalara ayrılmıştır. CHP içindeki kolu olan ‘Ulusalcılar’ tasfiye edilmektedir. Ama AKP içindeki kolu AKP-MHP birlikteliğini sağlayarak yoluna devam etmektedir.
Kemalist ideolojinin aygıtları olan ‘derin devlet’ şimdilerde yetimhane kızlarını pazarlayacak kadar alçakça fuhuş, kumar, uyuşturucu, mala çökme gibi bataklığa dönmüş durumdadır. Artık ‘Narkos’ diye anılan kişilerle açık devlete dönüşüyorlar. Dünya ezilen halkların bağımsızlık savaşı bayrağı, ülke bir narko devlet görümüne girmiştir. Suç örgütü lideri Sedat Peker’in itirafları binde birini ortaya koysa bile dehşet vericidir. Böyle bir yapıyı açıkça hedef almadan hesaplaşma nasıl yapılacaktır?
Oldum olası siyasilerin ortaya net bir resim koymayan yuvarlak dillerinden nefret ederim. Hatta basının bunu yorumlamak için yazdığı yazılardan daha çok nefret ederim. Siyasiler karnından konuşarak her kesimin kendine göre bir sonuç çıkaracakları dil kullanıyorlar. Kılıçdaroğlu’nun da söylemi böyle bir şey. Eğer helalleşmeden kastedilen sadece ‘Türban Olayı’ ise bu bile oldukça zor bir iştir. Çünkü kanaatime göre, türbanı ortaya koyanlar da yasaklayanlar da aynı çevredir. Türban gibi bir dini hassasiyet başlatıp çatışma çıkarmak, AKP için sahne hazırlamaktan farksızdır. Olayların gelişimi ve AKP’nin kuruluş ile ilgili itiraflar ve tanık açıklamaları bunu net gösteriyor. CHP gene bu tuzağa düşmemelidir. Kılıçdaroğlu sadece Türban Krizi ile helalleşecekse bile daha epeyi açıklama yapmalıdır. Çünkü açıklama net olacaksa, gene Kemalist ideolojinin ülke planlaması ile ilgili olmalıdır.
Geçmişte kalmanın anlamı yok! CHP, geçmişin hastalıklarını taşıyarak geçmişten kopamaz. Dünya kapitalizmi büyük krizindedir ve büyük dönüşümlere gebe durumdadır. İnsanlık var olmak istiyorsa her şeyi değiştirmek zorundadır. Türkiye bir ‘Narko’ devlet olarak kalamaz, kalmamalıdır! Ama yeni bir dönem başlayacaksa, başta İyi Parti olmak üzere herkes Kemalist ideolojiden sıyrılmalıdır. Kemalist ideolojinin kokuşmasının nedeni, 1945 yılında kalan faşist bir ırkçılığa ve toplumu dizayn etme anlayışına dayanmasıdır. Bu haliyle ABD güdümüne giren Türkiye, 12 Mart 1971 ve 12 Eylül 1980 rejiminde yarım milyon yurttaşını çok ağır işkenceden geçirmiştir. Bu rejim kendi köylerini yakmış, gizli örgütler kurmuştur.
Şimdilerde ise emperyalizmin başka planları var. Bu nedenle yapı kontrolsüz kalmıştır. Kemalist devlet aygıtı Peker benzeri yapılarda, uyuşturucu ve fuhuş batağındadır. Bunları anlatmadan helalleşme mümkün müdür? 12 Eylül süreci ile ANAP ve AKP iktidarı döneminde yapılan yolsuzlukların, usulsüzlüklerin, hukuk dışı işlemlerin, işlenen suçların hesabı sorulmayacak mıdır? Kılıçdaroğlu, Merkez Bankası’nın rezervlerini eritenlerden ve Türk parasını pul edenlerden de helalleşecek midir?