Kim ne derse desin peş peşe yapılan açıklamalar ve liderlerin hızlı trafiğiyle ülkemiz seçim sath-ı mailine girdi. Ülkenin içinde bulunduğu ekonomik kriz, hayat pahalılığı vb. gerekçelerle seçimin zorunlu hale gelmesi veya Suriye’ye yapılması muhtemel operasyon gibi nedenlerle seçimin ötelenmesini bir kenara bırakarak değerlendirme yapılacak olursa;
Öncelikle seçimin baş belirleyicisi ve gündemin birinci aktörü Sayın Cumhurbaşkanı her ne kadar adaylığını açıklamış olsa da “iki dönemi doldurduğu” bu nedenle aday olamayacağı, bunu aşmak için de en geç Nisan 2023'te seçime gidilebileceği konuşuluyor.
Tuhaf olan, kimsenin iki dönem kuralını hatırlatmıyor olmasıdır. Bu durum hukukun ve anayasal hükümlerin ülkede fazlaca dikkate alınmadığının bir göstergesi olsa gerek. Kendi koyduğu kurala uyacağından emin olunmayan birinden, seçimle ilgili sağlıklı bir karar almasını beklemek de saflık olur.
KAÇINCI DÖNEM MUAMMASI
Diğer taraftan 2018’deki anayasa değişikliğiyle Cumhurbaşkanı’nın önceki görevinin geçmişte kaldığı, şu an ki görevinin birinci dönem olduğu, dolayısıyla yeniden aday olmasının önünde bir engel olmadığı yönünde de bir kanaat var. Bu nedenle seçimin erkene alınma gibi bir durumun söz konusu olmayacağı, sandığın 2023 Haziran ayında milletin önüne konulacağı yönünde kamuoyunda beklentiler devam ediyor. Anlaşıldığı kadarıyla “yıpranmış rakip tercih sebebidir” düşüncesiyle Sayın Erdoğan’ın yeniden adaylığından muhalefet kanadı da rahatsız değil.
Burada özellikle iktidarın gayri resmi ortağı MHP'nin tavrı büyük ölçüde belirleyici olacaktır. Bir süre önce “ikinci dönem” şeklindeki yapılan telmih ile bu konuda kararın tam verilmediği ya da ortağa karşı koz olarak kullanılacağı anlaşılıyor.
Bunlar bahsi diğer, gelelim meselenin en önemli boyutuna. Elbette milletvekili ile başkanlık seçimi birlikte gerçekleşecek. Bütün illerde onlarca, hatta yüzlerce milletvekili aday adayı ortaya çıkacak. Nihayetinde 600 vekil seçilecek, siyasi partiler programlarını açıklayacak vs. Tek kişilik bir sistemde bu kadar vekil de ayrı bir garabet, o da ayrı mesele.
ADAYLIK SÜRECİ
Ancak bütün bunlara rağmen sürecin merak edilen en önemli konusu ittifak bloklarının ortak Cumhurbaşkanı adayının kim olacağıdır.
Bugün Cumhur İttifakı adayının, sağlık sorunu gibi doğal bir neden ya da üçüncü dönem adaylık gibi kanuni bir engelle ani bir değişiklik olmazsa Sayın Erdoğan’ın olacağı yönünde.
Burada adayın kim olacağından çok birçok çıkmazın temel sebebi, yasaların verdiği yetkiyle “ben yaptım oldu” mantığına sahip yönetim anlayışının mevcudiyetidir. Türkiye'nin farklı seslerine imkân tanıyabilecek onları da sürece dahil edebilecek bir anlayışa ve zihniyet değişimine ihtiyaç vardır.
Başkan kim olursa olsun, kim kazanırsa kazansın, keyfi uygulamalara meydan vermeyecek, oturmuş bir sistem, kurallar ve kurumlar gereklidir.
Ülkemizdeki cari sistem; iktidara gelenlerin şahsını devletin yerine koyduğu, yönetimin bir parti devletine döndüğü ve aile şirketine çevrildiği vakasıyla karşı karşıyadır.
SORUN ADAY DEĞİL SİSTEM
Altılı masa bu esas doğrultusunda; mevcut sistemin eksiklerine ve zararlarına karşı çözüm önerisi getirerek ve ortak akılla hareket etme stratejileri doğrultusunda bir araya gelmiştir. Kuruluş amacı farklı sesleri ve kitleleri tek ortak paydada bir araya getirip ülkenin temel zenginlikleriyle birleştirip ülkemizi muasır medeniyetler seviyesine çıkarmaktır.
Şüphesiz aday hususunda da altılı masanın etrafında bulunan bütün genel başkanlar cumhurbaşkanlığı görevini layıkıyla yapmaya ehil kişilerdir. Ne var ki sadece bir isim aday olacağından masadan çıkacak karara tüm oluşumların taraftarları, paydaşları ve sürece dahil olanlar uyacaktır/destekleyecektir.
Eğer aday bu masadan çıkmazsa da dışarıdan bir isim arayışına gidilecektir. Geçmişteki gibi sürpriz bir isim çıkabileceği gibi kamuoyunca bilinen isimlerden birisi de olabilir.
Bütün bunlarla birlikte seçimin zamanında yapılacağı öngörülse de AK Parti'nin baskın bir kararla Millet İttifakı toparlanamadan 45 gün sonra seçim var deme ihtimali unutulmamalıdır.
Ülkede en çok merak edilen Cumhurbaşkanı adayının kim olacağıdır. Erken açıklamanın, adayın yıpratılmasına zemin hazırlayacağı gibi adaya kendini savunma fırsatı da verecektir. Süreçte masanın oluşturduğu komisyonların ortaya çıkaracağı çözüm önerileri, raporları, fikirleri, öngörüleri ve yol haritası belirleyici olacaktır. Ancak hiçbiri seçimin kazanılacağı manasına gelmez. Seçim, kampanya dönemi çalışmayla ve sandıkta kazanılır.