Kurtuluş Savaşı Dönemi
Kayseri ili, Milli Mücadele Dönemi’nde Develi’ye bağlı Taşçı (Bakırdağ) Bucağı dışında işgal görmemiştir. Fransızlar’ın koruması altındaki ayrılıkçı Ermeni’lerce gerçekleştirilen Bakırdağ işgali de bölgeyi etkileme olanağı bulmadan, kısa süre içinde son bulmuştur.
Cumhuriyet Dönemi
Kayseri, Cumhuriyetle birlikte 1924 Anayasası gereği vilayet oldu. 1924 Anayasası ile il statüsüne kavuşan Kayseri’nin 1928’de Merkez, İncesu, Bünyan, Develi ve Aziziye(Pınarbaşı) olmak üzere, 5 kazası (İlçe), 21 nahiyesi (bucak) ve 314 köyü vardı.
Bugün ise Kayseri’nin; 16 ilçesi (Akkışla, Bünyan, Develi, Felahiye, Hacılar, İncesu, Kocasinan, Melikgazi, Özvatan, Pınarbaşı, Sarıoğlan, Sarız, Talas, Tomarza, Yahyalı ve Yeşilhisar), 68 belediyesi ve 406 köyü bulunmaktadır.
19 Aralık 1919'da Mustafa Kemal ilk kez Kayseri’ye geldi. Ekim 1926 da Uçak Montaj Fabrikası, Mayıs 1927 de Ankara- Kayseri demiryolu hizmete girmiştir. Mart 1930 tarihinde müze açılmıştır. 1935‘te Kayseri Bez Fabrikası kurulmuştur. 1935 nüfus sayımında Ürgüp’ün Kayseri’ye bağlı olduğunu görmekteyiz. Ürgüp daha sonra, il olan Nevşehir’e bağlandı. Cumhuriyetle birlikte Kayseri de sanayi, ticari, eğitim, kültür v.s konularda önemli gelişmeler olmuş ve bu gelişmeler günümüzde de artarak devam etmektedir. 1950, 1960, 1990 ve 2000 yıllarında Kayseri ilinin kent merkezi ve çevresinin dokusu ve tarihsel gelişimini gösteren harita aşağıda detaylı bir şekilde incelenmiştir.
Merkezdeki Fonksiyonel Farklılaşmalar, Yapısal Değişim Ve Mekansal Kaynaklar 1950-1960 arasında özel sektör tarafından bir çok sanayi tesisinin temelinin atıldığını ve faaliyete geçtiğini görüyoruz. Özel sektör tarafından 1950’lerin başında kurulan büyük ölçekli Birlik Mensucat Fabrikası ile Orta Anadolu Mensucat Fabrikası ve yarı kamu nitelikli Şeker Fabrikası (1955) bu dönemin önemli eserleridir.
1950’den sonra Kayseri sanayisinde özel sektörün ağırlığı giderek artı.
1960’tan sonra Taksan ile özel hisselerin de bulunduğu Çinkur dışında imalat sanayinde kamu yatırımı pek görmemekteyiz. Bugün Taksan, Özelleştirme İdaresi tarafından satıldı ve Çinkur ise faaliyetini durdurdu. Đcra yoluyla satıldı. Bu iki tesisinde yeni sahipleri Kayserlidir. 1950’lerin uygun ortamında , küçük ve orta boy girişimciler daha çok dayanıklı tüketim malları üretimine yönelmiş; girişimciler ellerindeki tezgah ya da makineleri küçük değişikliklerle, değişik ürünleri üretebilecek biçime dönüştürmüşlerdir.
1950’lerin önemli girişimlerinden birisi de Küçük Sanayi Sitesi’nin ya da “ Eski Sanayi Bölgesi”’nin kurulmasıdır. Günümüzde Bünyan, Develi ve Pınarbaşı’nda birer tane olmak üzere 9 adet Küçük Sanayi Sitesi mevcut olup buralarda 6 bine yakın işletme faaliyet göstermektedir.
60’lı yılların sonu ve 70’li yılların başından itibaren imalat sanayinin çeşitlendiğini, nitelik kazanmaya başladığını, ölçeklerinin büyüdüğünü, fabrikasyon üretime geçtiklerini ve çoğunun tüzel kişilik kazandıklarını görmekteyiz. Bugün, Kayseri Sanayi Odasına kayıtlı üyelerin yüzde 75’ine yakını tüzel kişiliğe sahiptir.
Bu yıllardan önce ağırlıklı olarak üretilen iplik/dokuma ürünlerine günümüzde; elektroteknik ürünler, tarım ve hayvancılık makineleri, makine ve döküm, ev eşyaları, mutfak eşyaları, dayanıklı tüketim malları, cam mamulleri, ısıtma araç ve gereçleri, gıda, çelik/plastik boru ve çelik profil, otomotiv, mermer, makine halısı, kağıt ürünleri, PVC kapı ve pencere gibi ürünlerin dahil olduğunu görmekteyiz.
1980’den sonra büyük işletmelerin sayısında bir artış gözlenmektedir. Özellikle 1970’ten itibaren Kayseri’nin bazı ilçelerinde de sanayi yatırımlarına tanık olmaktayız.
Develi’de Saray Halı, Dev Teks, Gazi Keçe, Bul Teks ve Asil Deri;
Tomarza’da Tomarza Un Fabrikası ile sonra kapanan Panter Plastik;
Bünyan’da çok önceleri kurulan Sümerbank Battaniye Fabrikası, Bünsa ve Bünyan Gıda Sanayi;
Pınarbaşı’nda Zerrin Un Fabrikası, Saffet Et ve Et Ürünleri Fabrikası; Sarıoğlan da Sar Gıda, İlk akla gelenler.
Özellikle Pınarbaşı yöresinde alabalık üretim tesisleri ve madencilik, yine Yahyalı yöresinde madencilik önemli bir iştigal konusu olmuştur. 1980’li yıllarda büyük işletmelerin sayısı artmıştır. Özellikle 1985’ten sonra uygulanan teşvik sistemi , Kayseri’de teşvikli yatırım yapanları arttırmış ve çok sayıda büyük ölçekli işletmeler doğmuştur. Kayseri Organize Sanayi Bölgesi’nin kurulması, altyapısının tamamlanması ve 1989 yılında bu bölgeye teşvik sistemi içerisinde İkinci Derecede Kalkınmada Öncelikli Yöre statüsü verilmesi, Kayseri’de büyük işletme sayısının çok sayıda artmasına yol açmıştır.
Ağaç işleri, koltuk, kanepe ve yatak üreten 3 büyük firma ile orta ölçekteki işletmeler Türkiye’nin bu konudaki ihtiyacının yarıdan fazlasını (%60) karşılamaktadır. Kayseri İli sanayinde, işletme ve çalışan işçi sayısı bakımından, metal eşya-makine ve teçhizat sanayi, dokuma sanayi ile gıda sanayi önemli bir yere sahiptir. Bu üç sektör, 10 kişi ve üzerinde işçi çalıştıran işletmeler içinde %78’lik paya sahiptir. İşçi sayısı bakımından da %83’lük oranı oluşturmaktadır.
İldeki imalat sanayi tesislerinin %59,5’i büyük ölçekli, %40,5’i orta ölçekli işletme özelliğine sahip bulunmaktadır. Anbar-Boğazköprü arasında kurulan Kayseri Serbest Bölgesi, 7 milyon metrekarelik bir alana oturmakta.
Kayseri sanayisinin ülke sanayisi içinde önemli bir yeri olduğu bilinen bir gerçek.Nitekim; Đstanbul Sanayi Odası’nın her yıl yaptırdığı, “İlk 500 Sanayi Kuruluşu” anketinde (2003) Kayseri’de faaliyet gösteren 15, “İkinci 500” de ise 11 firma yer almıştır. Bu firmalar aşağıda sıralanmıştır.
2000’li yılların başında Kayseri sanayisi iç ve dış piyasalara açıldıkça markalaşma olgusunun da gündeme geldiğini görmekteyiz. 1960’ların başında, “Dur! Kayseri’de Ulubaş var” ünlü sloganına ile markalaşma yoluna giren Kayseri bugün; Đstikbal, Bellona, Đpek, Denim, Yataş, Soley, Atlas, Saray, HES Kablo, HES Fibel, Erbosan, Elbak, HES Kimya, MĐO, As de-longi vs. ile markalaşan iller arasında çok mesafe almıştır. Ayrıca; Sabancı, Özilhan, Dedeman, Kibar, Bayraktar, Narin, Yazar, Hisarcıklıoğlu, Cıngıllıoğlu, Has, Çetinsaya, Tarmanlar, Özeller, Küçükçalık, Baldöktü, Kurmel, Çetinkaya, Boydak, Molu, Hatemoğlu, Ulutaş gibi ülkemiz sanayi ve ticaret hayatına damgasını vurmuş ailelerin Kayseri’den çıkmış olmaları da bir tesadüf olmasa gerek. Bir anlamda Kayseri, sürekli “girişimci” yetiştiren bir ildir ve bu özelliği ile de başta gelir