Aslında siyaset veya politika, devlet işlerini düzenleme ve yürütme sanatıyla ilgili özel görüş veya anlayıştır. Ülkemizde ise siyasetin ahlakı sorunludur!

Oysa bütün toplumlarda olduğu gibi Türk kültüründe de devletin yapısı ve yönetimi hususunda konuşmak, eleştiri yapmak ve sorunlara çareler üretmek olağandır.

İnsanların, yaşadıkları ülkenin kim tarafından, nasıl yönetilmesi gerektiği hususunda az ya da çok söyleyecek sözleri vardır. Toplumlarda yöneten ve yönetilenler olduğu müddetçe yönetilenlerin, kendilerini yönetenler ve yönetim biçimi hakkında konuşmaları, beğendiklerini övmeleri, beğenmediklerini yermeleri doğaldır.

Ta 1950’li yıllarda, Demokrat Parti (DP) yıllarında, köy köy dolaşır, komünistlerin namussuz olduğuna dair rivayet yayarlarmış. Kimler mi? Elbette “Karını seviyorum, aradan çekil” diyen başbakanın partilileri. Bir kadının “Menderes’le yattım, kocamı kurtardım” dediği günden buyana Türkiye’de değişmeyen tek şey sağ siyasetin etik problemleridir. Artık toplum olarak ahlak problemlerine ne yazık ki duyarsız kalmaya başladık.

Siyaset tüm dünyada kirlidir! Ama bası ülkelerde ahlak standartları yüksektir. Mesela: Bir İskandinav ülkesinde bir kamu görevlisi yanlışlıkla resmi kartı özel işlerinde kullansa yerinden olur. Bizde ise, bir kamu görevlisinin milyarlık yolsuzları ortaya çıkınca “Çalıyor ama çalışıyor” deniyor.

Ülkemizde, son 20 yılda uyuşturucu kullanımı on kat artmıştır. Keza, fuhuş, kadına ve çocuğa şiddet, taciz, hırsızlık suçlarında da bir o kadar artış var! Tüm bunlar siyasetteki bozulmaların doğrudan veya dolaylı yansımalarıdır.

Trabzon’da yaşandığı gibi, 10 yaşındaki bir çocuğun eline mikrofonu verip CHP liderine ‘hain’ dedirtmek, çok kolay! Sokaktan herhangi bir çocuğu çevirseniz, çikolata karşılığında istediğiniz sözü söyler…

Çocukların siyasete malzeme yapılması, MHP lideri Bahçeli’nin her hafta Meclis grup toplantısında suni gündem üretmesi, siyasi ahlaksızlığın tipik örnekleridir. Oysa batı bilimi, sanat, adalet sistemi, lâiklik uygulamaları Rönesans’tan buyana oluşan bir birikimin sonucudur. İslamofaşistlerin böyle bir kültürü ve altyapısı ise yoktur.

İslamofaşistler için iki şey vardır:

Kaynağı ne olursa olsun para sahibi olmak,

Ne şekilde olursa olsun ülkeyi yönetmek, koltuk sahibi olmak.

Bu durum çocuklarımızın ve torunlarımızın geleceğini karartıyor. Ve bunlarla mücadele edip etmeme kararı herkesin kendi vicdanı ile verebileceği bir karardır.

Bu ülke siyasetinde yalakalığın getirisi, dürüstlüğün getirisinden daha fazladır. O yüzden ülke batıyor!

1970’ten beri siyasetin içerisindeyim ve siyasetin yaşamım süresinde düzeleceğini sanmıyorum. Ama inanıyorum ki, bir daha bu kadar bozulamaz. Ayrıca, politikada hiçbir şey kaza ile olmaz! Olmuşsa, öyle planlanmıştır!