Sevgili Okurlarım! İzmir’in Konak ilçesinde bulunan HDP İzmir İl Başkanlığı binası silahlı saldırıya uğradı. Saldırgan, temizlik işçisi genç bir kızı öldürdü ve binayı ateşe verdi.
Öncelikle bu saldırıyı lanetliyorum. Yaşamını yitiren Deniz Poyraz isimli genç kızın ailesine ve yakınlarına başsağlığı diliyorum. Bu saldırı bireysel değil, örgütsel bir saldırı olabilir. HDP’ ye ve Türkiye’ye geçmiş olsun.
İlk bilgilerden anlaşılan, bu cinayet ve kundaklamanın siyasi amaçlı ve organize bir eylem olma ihtimali yüksek görünmektedir. Mafya liderlerinden Sedat Peker daha 20-25 gün önce isim ve örnek vererek devletin derinliklerine yuvalanmış organize suç çetelerinin, Kürtlere ve Alevilere yönelik provokasyonlar planladığını iddia etmişti.
Şimdilik tek bir kişi tarafından gerçekleştirilen bu cinayet ve kundaklamanın, sözü edilen kitlesel bir siyasi provokasyonun işaret fişeği olmasından hepimiz kaygı duymaktayız.
Bu saldırı, organize ve planlıdır. Türkiye yeniden ‘7 Haziran – 1 Kasım 2015’ sürecine çekiliyor. HDP’ye yapılan silahlı saldırının kanlı bir prova, toplumun sinir uçlarını test eden kalleş bir tertip olduğundan şüphe yoktur. Hiç şüphesiz ki bu silahlı saldırı, toplumsal huzur ve barış ortamımızı sabote etmek isteyen karanlık emellerin işidir.
Türkiye’nin karışmasını; etnik, ideolojik ve siyasi fay hatlarının kırılarak fitne depremlerinin oluşmasını hedefleyenler var. İzmir’de birileri ateşle oynamaya kalkışmıştır!
Biran durup düşünmek lazım: İzmir’de HDP il Başkanlığı binasında bir imza günü düzenleniyor. O saatte bir tetikçi katliam için parti binasına giriyor. Ama toplantı iptal edildiğinden sadece çaycının kızını buluyor. Genç kadına 6 kurşun sıkıyor.
Böylelikle Türkiye yeni bir sürece girmiştir. Üstümüzde kara bulutlar dolaşıyor. Bu vahim olayın içyüzü mutlaka deşifre edilmeli; önü ve arkası aydınlatılmalıdır. İnanıyorum ki, Kürt kökenli kardeşlerimiz oynanan bu oyuna ve kurulan tuzağa düşmeyeceklerdir.
Muhalefet partilerine de çok önemli görevler düşüyor. Sokaklar çok tehlikeli. Muhalefet partileri tabanlarının sokağa çıkmasını engellemeliler. Çünkü sokakta uzun zamandır SADAT kamplarında eğitim görmüş katiller, 15 Temmuz 2016’da 1. Boğaz Köprüsü’nde gördüğümüz manzarayı yaratan Arap militanlar bekliyor.
Hatırlayacaksanız: Askeri öğrencilerin boğazını kesenlerin Arapça konuştuğu kameralara takılmıştı. Türkiye’de yine çok tehlikeli oyunlar sahneleniyor. Her an, herhangi bir yerden, siyah transporterlerden halka ateş açılabilir, halkın arasında bombalar patlatılabilir.
İktidar, belli ki şiddet olayları nedeniyle kamu düzeninin ciddi şekilde bozulmasını istiyor. Çünkü ülke genelinde olağanüstü hal ilan etmek istiyor. Ancak ülkemizin yeni çatışmalara tahammülü yok! Bu ülkeye barışı ve demokrasiyi Cumhur İttifakı’na rağmen
getirmek her yurtseverin boynunun borcudur. Bu uğursuz gidişe engel olmak için yurttaş duyarlılığına ve meşru tüm yönetim mekanizmalarına ihtiyacımız var.
Muhalefet partileri daha akıllı ve daha sorumlu davranmalıdır. Demokrat ve yurtsever vatandaşlar iktidarın oyununa gelmemelidir. Cumhuriyet ve demokrasi karşıtlarının bu tehlikeli oyunu da boşa çıkartılmalıdır!