Köşe yazıma başlarken, öncelikle üç aylardan Şaban ayımızı ve mübarek Cuma günümüzü canı gönülde” kutlayarak başlamak istiyorum.
Bu hayırlı günler hürmetine, dünyadaki tüm sıkıntıların, nefsi çekişmelerin bir an önce bitmesini, huzur, sağlık ve mutluluğun hakim olduğu günlerin gelmesini temenni ediyorum.
Sanat, bir faaliyeti kuru kuruya icra etmek değildir. Sanat, planlama, programlama, istişare ve hassaten akılcı stratejiler ile gemiyi sahili selamete ulaştırmaya çalışabilmektir.
Hakikaten ülkemiz ve tabiki devletin başında olan Sayın Cumhurbaşkanımız, an itibariyle ve öteden beri yürüttüğü, ülkesinin, milletinin menfaatlerini koruyan bakış açısıyla, politikasıyla, muhteşem “Diplomasi Sanatı” anlayışı ile dengeleri gözeterek yol yürüdüğünü hep beraber görüyor ve buna şahitlik yapıyoruz.
Mesela son Rusya – Ukrayna savaşında, bizi de yani stratejik bir konuma, hassas bir yere sahip olan ülkemizi de savaşın içine çekmeye çalışan taktikler, manevralar, algılar yürütüldü ve halen de yürütülmeye devam ediliyor.
Çok şükür, tecrübeli bir liderin riyasetinde “İki taraftan da vazgeçmeyiz” diyerek net bir mesajla bu oyunları bozmuştur.
Peki, Rusya Türkiye’nin Ukrayna’ya silah satışından memnun mu? Elbette memnun değil. Fakat Türkiye’de terör örgütlerinin ellerindeki silahların Rus ve ABD silahları olduğunu ifade ederek kendini rahatlıkla savunabiliyor.
Bu süreçlerin yönetilmesi esnasında muhalefetimiz ne yapıyor? Yerli ve Milli bir duruş sergileyebiliyor mu? İnanın sergileyemiyor.. Neden mi? Onların tek derdi, Sayın Recep Tayyip Erdoğan gitsin de bir bakalım.. Derdindeler.. Bu şekilde mi ülkeyi yönetecekler. Böyle zamanlarda milli bir duruş sergilenmesi ve hükümetin doğru hamlelerinin yanında durulması gerekmez mi?
Türkiye’yi şu anda yöneten iktidar; Milli savunma sanayisini geliştirerek “Dosta güven, düşmana korku salmıştır.” Zira düşmanı savaştan, karşı ataktan caydırmanın en kısa yolu her açıdan özellikle silah sanayinin güçlü olmasından geçiyor.
Türkiye hamd olsun güçlü bir ülkedir. Milleti devletinin, samimi liderinin yanındadır. Bizler darbeler tarihini yaşayan ve onları atlatan, milletin özgürlüğünü kısıtlayan ve insanların ekmek, şeker, un, akaryakıt, doktor, ilaç kuyruklarında bekletildiği yılları yaşayan ve bu sıkıntıları bu iktidar döneminde bir şekilde aşmayı becerebilen bir ülkeyiz, milletiz.
Güçlü ve müreffeh olmanın sırrı; Söz konusu “TÜRKİYE” olunca her şeyin teferruat olduğu şuuruyla, Bir ve Beraber olmaktan geçiyor. Rabbim yar ve yardımcımız olsun. Hürmetle..