Siyaseti; belli toplumsal alanlarda birey ve gruplarca geliştirilen farklı önlem ve problem çözme arasındaki yarışmalar şeklinde başka bir ifade ile yönetim sanatı olarak ta tanımlayabiliriz.
Tabiki bunu yapabilmek için de; toplumsal sorunların çözümü noktasında geliştirilen farklı önlemlerden birinin uygulanabilirliği, siyasi iktidar kullanımını ve egemen konumda bulunmayı da gerektirdiği hepimizin malumudur.
Peki, Siyasetimizi, fikirlerimizi iktidar yapmanın yolunun, siyasi ahlakla yakın bir ilişkisi var mıdır? Elbette ki var.. Hepimizin altına imza atacağı üzere, her iki unsun yani siyaset ve ahlakın birbirini etkilemesi her daim söz konusudur..
Bu konuya girmemin sebebi; son zamanlarda toplumun lideri, öncüsü konumundaki siyasetçilerin üzülerek belirtmek gerekirse, ellerine ve hassaten dillerine hakim olamayışları, hem inancım, hem de medeni bir insan olarak beni derinden incitiyor..
Bir baba olarak, dayı, amca, enişte, işveren ve Tabiki siyasetle alakadar birisi olarakta şahsımı ve benim gibi düşünen milyonları incitiyor ve mahcup ediyor..
Siyasette ve her konuda “usul, üslup” inanın çok önem arz etmektedir. Nezaket ve zarafet içerisinde de meramını rahatlıkla anlatabilir ve kitlelere aktarabilirsin.. Ama heyhat! Yakın zamanda bir Ana Muhalefet liderinin, herkesin yakinen tanıdığı ve milletin kürsüsünde, hem diline hem de eline hâkim olmadan, tüm ahlak kurallarını yerle bir ederek, karşısında kadınların, beyefendilerin, gençlerin, milletin olduğunu unutarak! El kol hareketleriyle hepimizin başını öne eğdiren bir hitap ve beden dili gösterdi..
Kınıyor ve özür dilemesini bekliyorum.. Hani “Helalleşme” diyor ya.. Ben şimdiye kadar yapılan kul haklarından ve bizleri aile olarak, milletin bir evladı olarak rencide ettiğinden dolayı “Helal etmiyorum”
SİYASAL İLETİŞİM..
Vakit; hepimizin bildiği üzere siyasi partilerin ve siyasetçilerin yapılanları uygun bir dille topluma kırmadan dökmeden ifade edebilme vaktidir.
Maalesef algılar ve gerçeklikler, devamlı karşılıklı etkileşim halindedir. Bazen algılar, gerçekliğin yerine geçebiliyor. Bu da Tabiki bir takım maliyetleri de beraberinde getirebiliyor.
Mesela; 19 yıldır mevcut iktidar muhteşem projelere imza attı. Hem içeriden hem de dışarıdan her türlü engellemeler, negatif algılar oluşturulmaya çalışıldı. Projelerin yapılması sürecinde ne fırtınalar koparıldı.. Ama inanın neticesinde kamu menfaatine yönelik proje haline dönüşünce hepimiz çok sevindik ve göğsümüz kabardı. Bir taraftan bakıyorsunuz halen birileri olumsuz yönlerini algı olarak sağda solda cevapları verildiği halde konuşmaya devam ediyor.
Özetle; sadece üretmek ve olumlu işler yapmak yetmez.. Yapılan güzellikleri milletle paylaşmak, anlaşılır bir dille ifade etmek ve sürekli en doğru ve sağlıklı “İletişim stratejisi” ile “Siyasal dilin” en uygununu anlatmanın yöntemleri ile gündemi çalışanların, iş yapanların belirlemesi gerektiğini özellikle belirtmek istiyorum.
Yakın zamanda küresel anlamda ki üretim/tedarik zincirlerinin kopmasıyla, enflasyon artışı, fiyat artışları, maliyet artışları tüm dünyayı ve Tabiki ülkemizi de etkilemiştir. Büyüyen Türkiye üzerindeki olumsuz estirilen, iyi niyetli olmayan algılar, saldırılar, ekonomik saldırıların, işin uzmanlarınca, siyasetin önde gelenlerinin öncülüğünde; makul bir dille EKONOMİDE; ÜRETİM, YATIRIM, İSTİHDAM, BÜYÜME VE İHRACATA dayalı bir modelin, yüksek faiz ve düşük kurla değil, milletin emeğini, geleceğini sömüren, kemiren faizle mücadelenin yöntemlerini halk adına anlatmak elzemdir.
Bu süreci hep beraber, içinde bulunulan durumlarda dikkate alınarak, anlayarak, fedakârlıkla, akılla, sistemli ve samimi bir ekip çalışmasıyla rahatlıkla atlatacağımıza olan inancım tamdır. Hürmetle..