Öncelikle hep beraber yaşadığımız sıkıntılı, sancılı günlerin geçmesini dileyerek yazıma başlamak istiyorum.
Evet, kabul etmek gerekir ki; piyasalarda fiyatlar yüksek ve el yakıyor! Peki, bu seviyeye neden geldi? Sebepleri nedir? Bu fiyatların bu kadar fahiş bir seviyede olmasına zemin hazırlayan faktörler nelerdir? Çözüm önerileri nedir? Çalışmalar yapılıyor mu? Sorularına cevap vermeye çalışalım..
Malumunuz tüm dünya bir Pandemi, Covid salgını ile karşı karşıya kaldı. Küresel bir sıkıntıya sebep oldu.
Arz ve talep dengeleri hakikaten sarsıldı ve bu dönemde ÜRETİM yapılamadı. Birçok ülke STOK yapmak zorunda kaldı. Üretim ve tedarik zinciri koptu.
Bunlara ilişkin tam önlemler alınmaya ve artık önümüzü görmeye başlarken, Rusya-Ukrayna denen savaşın olumsuz sürecine tosladık..
Rusya-Ukrayna savaşı önemli, çünkü maalesef dünya HUBUBAT (buğday, un, yağ..) üretiminin % 30-40 oranında üreten bu ülkelerin savaş ortamından dolayı BUĞDAY fiyatları bir anda katlandı..
Türkiye olarak kabul etmek gerekir ki ENERJİDE, PETROL-DOĞAL GAZDA dışa bağımlıyız. Petrol de varil fiyatı 30 dolar iken 120-130 dolar seviyesine sıçradı..
Sadece biz değil, Avrupa Birliği ülkeleri dahil bir çok gelişmiş ülkede buradan ithal ettikleri doğal gazla, gündelik hayatlarını idame ettiriyorlar. Onlar da aynı ekonomik sıkıntıları yaşıyorlar..
Bu durum da yani Petrol ve doğal gazdaki artış dolayısıyla LOJİSTİKTE ( Nakliyede, ulaşım giderlerinde) açılımını yapacak olursak; ürün, hizmet ve insan gibi kaynakların, ihtiyaç duyulan yerde ve istenen zamanda temin edilmesi için kullanılan araçlarda müthiş bir maliyet artışı oldu.
Peki, Biz Tedarik Açısından Ne Durumdayız?
Görebildiğim kadarıyla biz de; ürünlere ulaşmak konusunda asla bir sıkıntımız yok çok şükür.
Fakat, biz de sizler de takdir edeceksiniz ki; küresel anlamdaki enerji, akaryakıt artışı dolayısıyla lojistik maliyetlerinin artışı ile beraber, elde olmayan sebeplerden Fiyatlarda bir ARTIŞA neden olduğu bir gerçek.. Bunun da haliyle piyasalarda yansımalarını görüyoruz.
Piyasalardaki sıkıntılı stok durumunu gören bir takım iyi niyetli olmayan, bugünlerde milletinin, devletinin yanında durması gerekirken doymak bilmeyen samimiyetsiz, stok fırsatçılarının da bunu fırsata çevirdiğini ifade etmemiz gerekiyor maalesef. Bu konuda da devlet tüm denetim organlarıyla sahada gereğini yapıyor. Bu konuda asla gevşememek gerektiğini düşünüyorum.
Mutlaka ama mutlaka Akaryakıt fiyatlarının düşmesi gerekiyor.
Türkiye’mizin başta Sayın Cumhurbaşkanı riyasetinde, ilgili bakanlıkların girişimleriyle bir barış ortamı sağlanması halinde, piyasalara çok olumlu bir hava vereceğini, rahatlatacağını söyleyebiliriz.
Zira çiftçi kardeşlerimiz bir ürünü fiyatlandırırken; Mazot fiyatına, Gübre fiyatına bakacak bir maliyet hesaplaması yapacaktır.
Bu esnada, bereketli bir dönemle birlikte ÜRÜN ÇEŞİTLİLİĞİNİN artacağı, ARZIN artacağını söyleyebiliriz.
Neler yapılıyor? Önerilerimiz..
Atıl araziler için teşvikler, Ekimlerin son sürat devam ettiği ve takip edildiği,
Hali hazırda SERA döneminde olunduğu, TARLALARDAN HASAD dönemine geçilmesiyle FİYATLARIN daha da aşağıya ineceği,
Ülkemizde stratejik, temel ürünlere ilişkin İHRACAT kısıtlaması kısmen de olsa yapılması gerektiği kanaatindeyim. Bu konuda devlet zaman zaman müdahalelerde bulunuyor. Fakat bunun istikrarlı hale getirilmesi gerekiyor. Çünkü Üretici, İhracatçı yanına geldiği zaman cazip fiyatları görünce de ürünü ona verebiliyor.
Özeti; Yurt içi talepler mevcut olduğu müddetçe, ürünlerimiz hassaten temel, stratejik ürünleri yurt dışına vermemenin daha doğru olduğu,
Gübremizi mutlaka ama mutlaka kendimiz üretir hale gelmemiz gerektiği, yani Yerli üretimi başlatmamızın şart olduğu,
Çiftçimizi verilen mazot desteğini artırmamız, yukarıda izah ettiğim üzere atıl boştaki arazileri Tarıma kazandırtıp, Çiftçinin ürünlerine alım garantisi vermemizin daha isabetli olacağı görüşündeyim.
Yeni gelen Tarım Bakanından çok ümitliyim. Ham masa ham saha tecrübesi olan, önerilerde bulunduğumuz, çiftçilerin beklentilerine yönelik hızlı, bilimsel, teknolojiyi dikkate alarak çalışmaları başlattığını görüyoruz.
Türkiye’miz hamd olsun ki; kendi kendine yeten ender ülkelerden birisidir. Üretim, yatırım, büyüme, ihracat ve tabiki istihdamı önceleyen anlayışla algılara, engellere takılmaksızın çalışmalara devam. .Rabbim mahcup etmesin.
Hep beraber bu sancılı günleri de aşacağımıza dair inancımı koruyor, Türkiye’nin hak ettiği güçlü ve müreffeh günleri göreceğimizi tekrar ifade etmek istiyorum. Kalın sağlıcakla