O kadar da önemli değildir bırakıp gitmeler,
Arkalarında doldurulması,
Mümkün olmayan boşluklar bırakmasalardı eğer...
Can Yücel
İnsanın hayata tutunması umudu ile mümkündür. Karşılaştığımız, sevdiğimiz ya da aşık olduğumuz her insana karşı istemsiz bir beklenti içine gireriz. Hele de emek verdiysek...
Beklentileri yüksek olanların hayal kırıklıkları yoğundur. Kontrol edemez, hep isteriz ya da hep emek veririz. Hayatımıza giren insanlar ihtiyaçlarımıza göre değişir. Sevilme, sevme, ilgi, anne-baba, dost... O dönem neye ihtiyacımız varsa hayatımızdaki insanın onu tamamlamasını bekleriz. Bazen çok sinirlenir, manipüle etmeye çalışırız, bazen de sınır koyamaz, haklarımızı yediririz.
Romantik ilişkilerde başlangıç ayrılmak için olmasa da hemen hemen çoğumuz bu ayrılığı tadarız. Nedeninin önemi olmaksızın, ayrılık sonrası sancılı bir dönem başlayabilir. Yoğun duyguların yaşandığı bu dönemlerde kişi için 'ilk defa yaşadığı süreç' ise eğer, duygularını kontrol etmekte zorlanabilir. Hatta ayrılık bazı kaynaklarda ölüm acısı ile eş değer tutulmaktadır.
'Unutmak istiyorum ama olmuyor!' şeklinde başlar, 'Onsuz yapamıyorum!' ile son bulur, acı. Yoğun ve karışık bir dönem olduğundan inkâr, kızgınlık, korku, suçluluk, üzüntü, kıskançlık gibi bir çok duygu ile unutulması zor anılar bırakır sizde.
Hiç üzülmedim diyen; ya hiç sevmemiş, ya da çoktan bitirmiştir. Bu sürecin sağlıklı olması yaşanan yas sürecinin sağlıklı yaşanması ile mümkündür. Her şeyden önce kabullenilmesi gereken asıl gerçek canının biraz da olsa acıyacak olduğunu bilmek olmalıdır. Her duygunun bir ömrü vardır. İyi hissettirenler gibi kötü hissettirenlerde belli zaman sonra hafifleyecek elbette. Bu sürecin yönetimini elden bırakmamalı, bilinçli yaşanmalı her bir duygu.
Asıl mesele; biten ilişkin ardından kendine biraz zaman tanıman, yoğun duygularından kaçmayıp, onlarla yüzleşmen. Bu yüzleşme bazı durumlarda zorlayıcı olabilir. Kabullenilmek istenmeyebilir, böyle durumlarda düşünmeden yapılan her bir adım bedelini ödemekte zorlanılan durumlara dönüşebilir.
Öncelik sıralaması yapılıp, zihni dağıtmak adına farklı sosyalleşme etkinlikleri hayata dâhil edilebilir. Genellikle ayrılmalarda diğer partnerin hemen başka birini bulduğu ve onunla çok mutlu olduğu düşüncesine kapılır kişi. Böyle durumlarda düşünmeniz gereken şey; tanıdığınız kişinin özünü bildiğinizden, başka insanlarla da değişmeyeceği için, mutlu olması ancak karşısındaki kişinin bu şekilde davranmasını kabul etmesi ile mümkündür.
Kaçırdığınız değil, kurtulduğunuz bir karakter! Olaya bakış açınızı değerlendirin. Herkesin sizin gibi düşünmediğini anımsayın. Durumların zorlaşması bazen iki uyumsuz karakterin yan yana gelmesi olabiliyor. Dolayısıyla hatıranda hep acı çektiğin bir anın varsa ve hala o insanla olmak istiyorsan, sendeki şemaların artık değişmesine izin vermen gerekir. Peki, nedir şema? Şemalar; bizi etkileyen uyaranın ne olduğunun anlaşılması ve değerlendirilmesi için oluşturulmuş zihinsel bir yapıdır. Bebeklikten başlayan şemalar zamanla gelişir, yaşam boyu sürer. Kişi için mutlak gerçektir ve kolay kolay değişmez.
Başka bireylerin acısına 'Aman boş ver, geçer!' demek; karşınızdaki kişiye destek değil, köstektir. Acının yaşanmasına da izin verilmeli, yerini başka duyguların almasına da... Her bir deneyim bir tecrübe, her bir bitiş ise yeni bir başlangıçtır. Ayrıca her sonun ardından kendi isteklerin ve beklentilerin değişebilir. Şimdi sıra sende, sıra yeni seni yaratmakta! Bu dönüşüm sürecinde uzman birinden alacağın destek ile ne istediğini daha net görmen ise mümkün!
Gitme gerekir bazen.
Fazla yormadan, daha çok batırmadan.
Eğer vaktiyse, ardına bile dönüp bakmadan.