KİŞİ NEDEN ALDATMAYI SEÇER?
Yapılan araştırmalar; duygusal ilişkilere en çok zarar veren ve araştırılması da bir o kadar zor olan durumun ‘aldatma’ eylemi olduğunu, bununla birlikte bir ilişkide, aldatmaya yönelik hoşgörülü/izin verici tutumlara sahip bireylerin aldatmayı davranış haline dönüştürmeye daha yatkın olduklarını da göstermektedir. Bu durum yalnız evli çiftlerde değil, flört ilişkisi yaşayan partnerlerde de görülmektedir. Peki, aldatma nedir? Aldatma; sadece cinsel paylaşım değil, ilginizin ve alakanızın eşiniz ya da partnerinizin üzerinden başka birine kayması durumudur. Bana göre aldatma diye bir şey yoktur. İnternet kullanımında da aldatma sayılacak birçok eylem yapılmaktadır. Başkaları ile yazışmak (aşk ya da cinsellik hakkında konuşmak) buna en belirgin örneklerin arasında yer almaktadır.
Asıl soru ise; ‘Kişi neden aldatmayı seçer?’ Bu sorunun cevabı, cinsel ve duygusal yönden tatmin olamayan kişilerin aldatmayı seçtiği gerçeğidir. Kişi ihtiyaçlarını gidermek için aldatma yolunu seçer. Genellikle; ‘heyecanım bitti’, ‘partnerimin yanında mutlu değilim’ gibi cümleleri kullanır durur. Derinde yoğun boşluk hissi vardır, bu boşlukla birlikte değersizlik ile yüzleşmek yerine kaçmayı seçer. Ona kendini iyi hissettiren kişileri bulur. Daha seksi, daha akıllı hissettiren bu kişiler ise partnerini aldattığı kişiler olur. Her şeyin yolunda gittiği ilişkilerde de aldatma ile karşılaşıyoruz. Böyle bir durumda da farklı insanlar ile sohbet etme ihtiyacı ya da dürtüsel davranışlardan bahsedebiliriz. Bir nevi haz arayışı da denmektedir.
ALDATILMA İHTİMALİNİ NE ZAMAN DÜŞÜNMELİYİZ?
• Yolunda gitmeyen seks hayatı olduğunda, cinsel tutumlar çiftlerin taleplerini karşılamadığında,
• Her zamanki ilgide (farklı bir problem kaynaklı değil ise) azalma ya da artma olduğunda,
• Artan telefon görüşmeleri olduğunda (her konuşmadan önce başlayan öksürük ile sizin yanınızdan uzaklaşma davranışı)
• Telefonunu sizin elinizde gördüğünde ani büyük tepkiler verdiğinde (telefon tabi ki özel alan içerisindedir, kimse izin almadan eşi dahi olsa telefonuna izinsiz bakmamalıdır, burada bahsedilen durum telefon kurcalama boyutu değildir)
• Sürekli kavga ve huzursuzluk halinde çatışmalarla boğuşma durumunda (kendisini anlayan, ona ilgi gösteren kişilerin arayışına girebilir)
• Aşırı dürtüsel davranışlara sahip olunduğunda,
• Giyim, kuşamına bir anda ilgisi arttığında,
• Artan ‘iş’ seyahatleri ve toplantıları olduğunda,
• Dışarda arkadaşları ile fazla vakit geçirmeye başladığında,
• Bir ortamda telefonunu ters çeviriyorsa ya da farklı bir telefonun varlığı olduğunda,
• Bir gün ayrılırsak gibi cümleler kurmaya başladığında,
• Sizinle ilgili özel günleri ve sorumluluklarını artık unutmaya başladığında,
• Sürekli sizi başkaları ile kıyaslamaya başladığında,
• Sizin ona hesap sorduğunuza dair iddiaları arttığında,
• Sürekli tamam, haklısın gibi kelimeler ile konuşmak ve tartışmaktan kaçındığında…
Hemen hemen her birey yukarıda bahsettiğim durumları yaşamıştır. Yani, her durum sizin aldatıldığınıza ait bir işaret değil, yolunda gitmeyen bir şeyler var şüphenize sadece destek olabilir.
Göz ile görülmeyen hiçbir şey kanıt sayılmaz. Unutmayın ki aldatma bir hata değil, bir seçimdir… Ayrıca hiçbir aldatma hikâyesinde aldatılan kişinin suçu yoktur. Çünkü hiçbir davranış aldatma gibi bir sonuç ile cezalandırılmamalıdır.
Yürümeyen bir ilişkinin hak ettiği ise onurlu bir başlangıçta olduğu gibi ilişkiyi bitirme eylemi olmalıdır. Aldatılmaya yüklenen anlam ne kadar fazla ise sonrasında bırakacağı izde bir o kadar fazla olacaktır. Çoğu kişide aldatılma sonrası travma sonrası stres bozukluğu gözlenmektedir.
Aldatılma süreci neredeyse bir yas sürecine eşdeğerdir. Çünkü çoğu kişi için kayıp ölüm acısı ile aynı değerde görülebilmektedir.
Her aldatılma hikâyesi ayrılık ve boşanma ile tabi ki sonuçlanmayabilir. Aksine bu süreci kriz gibi değerlendirip ikinci şans verdiği partneri ile daha güçlü başlayan yeni sayfalar da açılabilmektedir.