Başardıklarınızın yeterli olmadığını mı düşünüyorsunuz? Hata yapmayı kabullenemiyor musunuz? Sürekli her şeyi kontrol altında mı tutmaya çalışıyorsunuz? Mükemmel anne, mükemmel baba, mükemmel eş, mükemmel arkadaş, mükemmel dost, mükemmel çocuk… Sence de yoğun bir baskı değil mi? Bir insanın kendine yaptığını ona kimse yapamazmış! Peki, neden mükemmel olmaya çalışıyorsun? Gerçekten bir gün mükemmel olabilir misin? Eğer olamayacaksan bu çaban neden? Hadi gelin bu mükemmeliyetçi yapıyı önce açıklayalım, sonrada bu durumdan nasıl kurtulacağımıza değinelim?
MÜKEMMELİYETÇİ KİŞİLERİN ÖZELLİKLERİ
İnsanların kendisi ve başkaları için yüksek standartlar belirlemesi ve mükemmele inanması, bu inanç için oldukça çaba göstermesi mükemmeliyetçilik olarak tanımlanabilir. İnsanın kusursuz olması algısı vardır. Bu kişiler hayatlarında tesadüflere tahammül edemezler. Çünkü ayrıntı severler… Herkesin onları mükemmel olduğu için daha da sevdiğine inanırlar. Onlar için karar vermek oldukça zordur. Her şeyi kontrol etme çabaları ile sıfır hata yapma olasılıklarının arttığını zannederler. Olumsuzluklardan sık sık şikâyet ederler ve olmasına tahammül edemezler. Hele eş bulmak, tam bir işkence gibidir. Çünkü henüz dünyada aranılan kusursuz kişi yoktur. Ayrıca iş konusunda başarısızlıklarının nedenini kendileriyle çok fazla ilişkilendirdikleri için, açığa çıkan yetersizlik ve başarısızlık duygularıyla baş etmekte zorlanırlar. Başarısız olmamak adına ilgilenilen konuyu hayatının merkezinde tutarlar. Bu kişiler karşı tarafında kendilerine mükemmel davranmasını beklediklerinden hayal kırıklıkları yaşamaları ise an meselesidir. Belirsizliğe katlanamadıkları için hayatlarında korku ve kaygı duygusuna oldukça yer verirler… Rekabetin tükettiği bu insanların bir şeyleri fark etme zamanı!
NE YAPMALI!
Kendine kullandığın ‘meli-malı’ cümlelerini fark et! Yapmalıyım, almalıyım, yetişmeliyim… Bu eylemleri yerine getiremediğinde hissettiğin duygu ile nasıl baş edeceksin? Hadi şimdi başlayalım, önce bu ‘meli-malı’ cümlelerini değişelim. Olasılıkların olduğu ‘Yaparsam iyi olur, alırsam iyi hissedeceğim, yetişirsem süper olacak’ gibi yerine getiremediğinde ‘zorunda olmadığın’ cümleleri koyman sana kendini çok daha iyi hissettirecektir. Ya hep ya hiç tarzında ki düşüncelerine de el atman şart! Yaşam doğru-yanlış, var-yoklardan oluşmaz. Bu tarz düşünceler kaygı oluşturur. Griler güzeldir, seni strese sokmaz! İnsan her şeyden önce hata yapabilir. Bu şansı önce sen kendine tanı!
AİLENİN MÜKEMMELİYETÇİ KİŞİLİĞE ETKİSİ
Aşırı baskıcı aileler çocuklarının ilerde mükemmeliyetçi bir yapı geliştirmesine neden olur. Bu aileler kontrolün kendilerinde olduğunu hissetmek isterler. Çocuklarına sık sık nasıl davranmaları gerektiğini anlatırlar ve çocuğun fazla söz hakkı yoktur. Aşırı koruyucu bir tutum da çocuk üzerinde aynı etkiyi bırakır. Çocuğun yapması gerekenleri onlar yapar. Yemeğini bitirmedi diye elinde tabağıyla peşinde dolaşan anneler; çocuğu arkadaşlarıyla, sorun yaşadığı zaman onunla her gün okula giden anne ve babalar gibi… Ailenin çocuktan beklentisi yapamayacağı şeylerden ibaretse geçmiş olsun…
Hayat andadır. İnsan sürekli kendini başkasıyla kıyaslarsa mutsuz olması kaçınılmazdır. Mükemmeliyetçi yapıya sahip kişiler ne andan zevk alırlar ne de var oldukları şeylerden. Ayrıca, bu kişilerde OKB, Yeme Bozuklukları, Öfke, Stres ve Sosyal Fobiye çok rastlanır. İlk adım bu durumu fark etme ile başlar. Ardından gelen ‘başarı anlamını sorgulama’ ile belirli bir noktaya varılabilir. Olumsuzlukları da kabullenmek, hatalar ile yaşayabilmek gerek. Zaman öyle güzelce akıp giderken olasılıklara yer açmak ve “yeterince iyi” yapmak algısına sahip olmak daha iyi hissettirecektir.