Geçmişin belli belirsiz yükünü taşıyanlar, günlük ilişkilerini nasıl etkilediğini çok iyi bilirler. Bazen yüzleşir insan, bezense yüzleşmeye takati olmaz. Zaten kendini yorgun ve bitkin hissederken, geçmişin yükünü sırtında taşımak iyice ağırlaştırır, yorar insanı.
Anlayamadığımız, çözemediğimiz, yüzleşemediğimiz onca bilgiden bahsediyorum. Zannettiklerimiz, yıllar sonra sonuca ulaştıklarımız ve bitmek bilmeyen düşünce hataları... Öyle bir yerleşir ki zihne, kurtulmaya çalıştıkça girdabında boğulmuş hissettirir kendini. Size ait hissettirmez yaşanılan hayatı. Hep bir yabancı olursun kendine. Asıl yoran şey ise bu şekilde nefes almaya çalışmak. Peki, ne yapılmalı? Hayatımızda yaşadığımız her şeyle nasıl barışabiliriz ki?
Yaşadığımız her şeyi unutma imkânımız olsaydı hiçbir şeyden ders çıkaramazdık. Anılar; bizi hayatta tutan ve mücadele gücümüze destek veren asıl bilgilerdir. Düşünsenize biri size ihanet ediyor, siz zamanla bu ihaneti unutuyorsunuz. Size ihanet eden kişiye hiç bir şey yokmuş gibi davranışlar sergilerseniz, o kişiye bu davranışın tekrar, iznini vermiş olursunuz. Oysaki canınız acıdı, zamanla öfkeniz dindi ve duygularınız eskisi gibi şiddetli de değil. Siz, bu durumu yokmuş gibi saymamalısınız. Yapılan hata unutulursa, tekrarı yaşanma ihtimali artar. Böyle bir durumda size ihanet eden kişiyle tekrar iletişime geçme ya da yan yana gelme ihtimalinizde hiç bir şey yokmuş gibi davranışlar sergilemek yerine, mesafeli ve yapılanı unutmayan, sınırlı bir tutum sergilemelisiniz. Böylece karşı tarafında bu durum ile ilgili yaşattığından ders çıkarma fırsatı yakalamasına imkân vermiş olursunuz.
GEÇMİŞİN YÜKÜNDEN UNUTARAK KURTULAMAZSIN!
'Geçmişi affet' diyenler çoktur. Ama affetmek istemiyorsan ağır yüktür, kendisi. Senin hayatında neleri affedip neleri affedemeyeceğine yine 'sen' karar vermelisin. Eğer affetmek yük geliyorsa, henüz sırası gelmemiştir. Amacımız hafiflemeye çalışmaksa, zorla 'affedeceğim' diye yeni bir yüke girmeye gerek var mı? Unutmak kelimesi var bide. 'Geçmişimi unuttum!' der dururuz. Mümkün mü? İnsan yaşadıklarını unutabilir mi? Hele de travmatik bir durumu varsa... Yaşamı yeniden anlamlandırmak unutmak ile değil, yaşadıklarından çıkardığın işlevsel çözüm yollarıyla mümkündür.
Güncel yaşamımızda hatırlatıcılar oldukça aktif. Siz bir insanın yapmış olduklarını unutmaya çalışırken, sürekli sosyal medyada karşınıza çıkıyorsa, sürecinizin zorlaştığından bahsedebilirim. Oysaki belli bir süre olaya, kişiye ait hatırlatıcılar sizin sinirlenmenize neden olur. O yüzden 21 gün kuralını uygularken, kişiye ait hatırlatıcılardan da uzak kalınmalıdır. Böylece hem kendinizden daha emin olur hem de duygularınızı yönetebileceğiniz bir zaman dilimine girmiş olursunuz.
Unutulmamalıdır ki; hayatınızda yaşadığınız olaydan öncesi de vardı. Dolayısıyla 'Bu şekilde nasıl yaşarım?' gibi sizi geri iten cümleler yani kurban dilini kullanmak yerine, sizi daha güçlü hissettiren ve cesaretlendiren kuvvet dilini kullanmanız gerekmektedir. Önceden yaşayabiliyorsan şimdide yaşayabilirsin! Yaşam andadır. Önceden yapabildiğin ne varsa bugünde yapabilirsin. Çünkü başarmışsın ve inanmışsın, olmuş. Yine, inan olacak!
Geçmiş sürekli ileri gitmene engel oluyorsa, yeniden yaz hikâyeni! Sürekli yorgun ve bitkin hissediyor olman geçmişine çok takılman ile ilgili olabilir. Hikâyeni yeniden daha güzel yazmak geçmişten edindiğin tecrübeler ile mümkün. Değer yargılarını, farkındalığın ile geliştirmen de. Hangi olaylara nasıl tepkiler verdiğinde anı'nda. Değişim ve dönüşüm zahmetli iştir. Önce karar ver yeniden yazmaya sonra başla anlamlandırmaya. Her yeni anlamınla geçmişin yükünü hafiflet. Bugün seni sen yapan değerlerine de sahip çık. Hafiflemen; konuya kafanı takmaman ile değil, olayı yeniden sağlıklı şekilde anlamlandırman ile sağlanır.