Hatalı olduğumda da şefkat görmeye değerim...
İnsan başkası hata yaptığında daha kolay affediyor, kendi hatasına kıyasla. Bir yanlışı görmezden gelip, yüksek kredi tanıdığı, birçok dostu varken söz konusu kendi olduğunda oldukça acımasız eleştiriyor oysaki... Ben iyiysem herkes iyi, ben kendime yetersem herkese yeterim, ama ben kendimden vazgeçersem; kimseye faydam dokunmaz! O halde şefkat kurtarıcım olur, kendine şefkat.
Herkesin acıyı yaşama şekli farklıdır. Kimi içine kapanır, kimi ağlar, kimi kaçar, kimi yüzleşir... Peki, ya siz? Siz acıyı nasıl yaşarsınız? Yüzleşir ya da kaçar mısınız? Verdiğiniz tepkileri bilmek, süreci nasıl yönettiğinizdir. Başkasına verdiğiniz tepkiler gibi mi yaklaşırsınız kendinize de? Ağır, acımasızca yaklaşıyorsan sadece, şefkat duymuyorsun demektir kendine. O hâlde şefkati öğrenelim, kendine şefkati öğrenip, kendimizi daha çok sevelim...
Öz-şefkat; kişinin kendine de sevdiği birine davrandığı gibi davranmasıdır. İhtiyacı olan desteği, şefkati ve anlayışı kendine göstermektir. Dalai Lama'nın söylediği gibi "Şefkat bir davranıştır ve eylem içerir." Sözel olarak 'kendime şefkat duyuyorum' dan daha öte bir şey. Kendimizi yargılamak ve eleştirmek yerine kendi kendimize şefkat göstermek, başarısızlıklarla karşılaştığımızda kendimize nazik olmak... Kendinin elinden tutmak belki de! Duygusal olarak destekleyici ve anlayışlı olmak! Bu bizim bağışıklık sistemimizi de güçlendirir.
Mükemmel yanım var bir de her şeyi tam ve eksiksiz yap diyen, sanki her şey benim elimdeymiş gibi. Yapamadığımda bir huzursuzluk kaplar içimi, içime dert olur durur... Peki, ya sonra? Sonrası aynı işte hep bir eksiklik hissi, yetersizlik hissi, affedememe... Sende kendine bu şekilde acımazsızca yaklaşıyorsan şefkate ihtiyacın var bil isterim, hey sen mükemmeliyetçi yanım!
Kendine şefkat anda kalman için kendini daha iyi hissetmen için birçok öneri sunar. Eyleme döktüğün davranışları bekler senden. Hiç bir şey yapmadan olmaz. Sadece sevmek yetmez... İçinde düşman yoksa dışardakiler seni incitemez. Öz eleştiri dediğimiz şefkatin dostumu düşmanımı belli olmayan bir durum daha var tabi. Arada içindeki düşmana dönüşen, arada en daim dostun olup seni geliştiren... Nedir insanoğlunun içinde büyüttüğü, kaybettiği kimliği? Yetiştirilme şekli... Küçüklüğünün nasıl geliştiği ve birilerinin ona kendini suçlaması için fırsat verdiği! Yapma, sen ne anlarsın, öyle giyinme, düzgün davran... İşte tam olarak burada kendine şefkat gösteren bir yetişkin, hayata bakış açısını değiştirir, bakış değişirse duygusu değişir, duygusu değişirse davranışları değişir...
Birçok hastalığın kendine şefkat ile iyileşebileceğini biliyor muydunuz? Stres, mükemmeliyetçilik, gelecek kaygısı, anksiyete... Her şey öz'de başlar. Önce kendimize şefkat duymalıyız ki karşı tarafın bize duyduğu şefkati fark edebilelim. Özelliklede zor zamanlarda kendimize nazik davranarak yargılayıcı olmadan gerekli desteği kendimize sağlamalıyız. Böylece öz-şefkatimiz artar. Eric Fromm'un dediği gibi: "İnsanın kendini dışarıda bıraktığı hiçbir sevgi kuramı erdem olamaz."
Öz şefkat ile her şeyi kontrol etmenin mümkün olmadığını, hayatta zorluklar ve talihsizlikler olabileceğini, yaşadığı durumlar sebebiyle kendisini suçlamamayı ve cezalandırmamayı öğrendiğimiz nice güzel insanlara…